22 Kasım 2018 Perşembe

BİZ DİLETTANTE, YA SİZ SAYIN LUCESCU?










Dünya modern spor tarihin 3 dönemi vardır. Birinci dönem 2. Dünya savaşına (1939), ikincisi Berlin duvarı yıkılmasına(1991) kadar uzanmaktadır. Üçüncüsü ise, WADA denilen dönem, 2000 yılların başlarında günümüze kadar devam edenidir. Her dönemin ayrı dinamikleri, kural, adet ve uygulamaları vardır. Spor dalı olarak, futbol ve bilinen birkaçı daha, hala üçüncü döneme girmiş değildir, ama sıkıştırmalar, ''doğum sancılar'' neticesinde, şimdiki futbol adetleri, asla ikinci dönemindekilere benzemez...Kısacası, futbol bir ara dönemi yaşamaktadır. Tüm sevabı ve günahları ile...

Mircea Lucescu, hem futbolcu, hem de antrenör kariyeri olarak, tamamen ikinci dönemin temsilcisi, adamıdır.O dönemin kural ve uygulamalarına tamamen adapte olmuş, en-büyük başarılarına o dönemin gerekimleri ile, imza atmıştı. Gerçi, Shakhtar ile UEFA kupasını 2007/8 yılında kaldırmış, ama yukarıda belirtiğimiz gibi, futbol asla yeni döneme girmemiş, üstelik, o yıllar ara dönemin ilk yılları sayılmaktadır.Takip eden yıllarda, kariyeri hızla geriye gitmiş, ilk önce yuvasını terk etmek zorunda kalmış, daha sonra Zenith fiyaskosu ile, devam etmişti. Gerek ilerleyen yaşı, çıkan dedikodular, gerek yeni ara dönemin zorlukları, Luce'ye kaliteli ekip bulmakta yokuşa sürdürmektedir.Futbol ve mesleğin acımasız kuralları kendisini yoğun kulüp hocalığından gittikçe artan tempo ile uzaklaştırırken, Türkiye’den kendisine adeta ‘’hayat öpücüğü’’ayarında bir teklif gelmişti.Mircea Lucescu, torunların geleceğini garanti almışken, onların çocuklarını da alma düşüncesi, teklifi cazip görmüş, kabul etmişti.

Daha sonrası, herkes tarafından daha net bilinmektedir. Büyük Hoca, Süper Lig’de oynayan bir kısım, hala eski dönemde yaşayan futbolcuya adeta sırt çevirmiş, Avrupa’da yeni ara döneme adapte olmuş veya en-azından, olmaya çalışan çocuklar ile, takım yapmaya kollarını sıvamış, adeta Amerika’yı yeniden keşfetmeye çalışmaktaydı.Normal olarak, bu futbolcular gerek yaş, gerek takım olmakta zorlanmasından, oturmuş takımlara ufak teferruatlar yüzünden, epey maç kaybettiler.

Seçilen futbolcular, kendi kulüplerinde oynadıkları futbolu, Milli maçlarında çok az yansıta bilince, kötü sonuçlar kaçınılmaz oldu. Yetersiz ekibi, subjektif kontrol ve seçme, Luce’yi iyice kariyerin dibine götürüyordu. Maçlardan sonra kısa ve iğneleyici konuşmalar, maçlar aralarında o büyük zaman içinde hiç konuşmadan kaybolmalar, biten enerjisi...Onu eleştiren medya mensuplarına ‘’dilettant’’muamelesi, geçmişteki başarılarından bahsetmesi, kısacası her şey, teşhisi koyulmasına yetiyor, da artıyor, aslında...

Evet, dilettante insanlar, Lucescu kadar çözüm yollarını bilemezler elbette, ama durum tespitine güçleri yetmektedir.

Durum ise, çok DİLETTANTE!

Ertan Hatipoğlu

14 Kasım 2018 Çarşamba

YAĞ YAKARKEN KAS KÜTLESİ NASIL KORUNUR?


                    




Vücut yağlarından kurtulayım derken, kas kütleni korumak önemlidir. Nasıl? Yağ birikilmesi ve yakılması, kas kütlesini büyütmekten çok daha kolaydır. Her iki süreci birlikte yürütmek isteniyorsa, en-iyi yol, yağ yakılırken, kasları büyütmek değil, korumaktır.

Bu süreçte kilit iş, yetersiz kalori akıllıca tüketilirken, antrenmanların doğru yapılmasıdır. Tüketilen kaloriler fazla yetersiz olursa, antrenmana harcayacak enerji düşer. Bu durumda yılmadan, devam edilirse, o his uzun sürmez, başarılır.

Önemli olan, antrenman ve diyeti öyle ayarlamak ki, birkaç hafta sonra pes edilmemesin. Çok kolay, ama biraz matematik bilgisi gerekir...

Protein - vücut ağırlığın her kilosuna 2-er gram
Yağlar - tüm kalorilerden 20%

Diğer alınacak kaloriler karbonhidratlardan alınır. Protein ve yağlardan tüketilmesi geren kaloriler hesaplandıktan sonra, kalanlar karbonhidratlara bırakılır.

1. hafta - kendi ağırlığını tutturacak kadar kalori alınmaya dikkat edilmelidir. Kaloriler sadece kaliteli gıdalardan temin edilmeye özen gösterilmelidir. Kendi ağırlığını korumak için tüketilmesi geren kalori hesabi bir çok etkene bağlıdır-yaş, cinsiyet, aktivite seviyesi, genler ve s., ama akılıca bir başlangıç için - kendi ağırlık X 30, isabetli olur.

2 hafta sonra, hiç kilo kaybedilmemiş ise, daha az kalori tüketime geçilir. Kilo kaybı durumunda, daha 1 hafta eski durumda kalmak zorunludur! Yine kilo kaybı devam ederse, o kalori rejimde devam edilir. Fakat, haftalık 3 kg. fala zayıflamak sakıncalıdır.

Kantar 1-2 hafta ilerleme kayıt etmez ise, yeniden kaloriler azıtılmalıdır. Arzulanan sonuç gelinceye kadar, ayni şekilde devam edilir.

Kolay gelsin!

Ertan Hatipoğlu

En okunanlar