16 Şubat 2018 Cuma

NORVEÇ'İN ASTIMLI ORDUSU

                              









     Savaşçı ve cesur bir halk olan Vikingler, Norveç kültürünün önemli bir parçasıdır. Yılın büyük kısmını denizlerde geçiren, 8-11’inci yüzyıllar arasında Avrupa’nın bir çok bölgesini fethetti. Bu fetihler cesur olduğu kadar, zeki ve kurnaz savaşçılar ile mümkün olmuştu...

Bu günkü dünyada ülkelerin savaş arenaları gibi algılanan Olimpiyatlardır. Oralarda gerçek modern savaşları sergilenmektedir. Her ülke madalya sıralanmasında yer alması, diğerlerinden üstün olduğunu göstermek için ellerinden geleni yapmaktadır.

Norveç Krallığı takımı PyeongChang 2018 için yaptıkları gerçekten her şeyi anlatmaktadır. Takımın neredeyse yarısı astım hastası olarak yarışlara katılmaktadır. Vikinglerin torunları ‘’yasal’’yolunu bulmuş, istedikleri gibi kanlarına yasaklı maddeleri, ‘’tedavi’’ amaçlı pompalayabiliyorlar. Yıllar boyunca...

Olimpik astımlılar her kurumdan izin alarak kendilerini ‘’tedavi’’ etmekteler. İlk önce, bu izin üye oldukları uluslararası federasyonun sağlık kurulundan alınmaktadır. Daha sonra, sporcuların sağlığını düşünen!? WADA onayı gerekmektedir. Tüm bu bürokrasiyi ‘’halletmek’’için epey organizasyon, lobi ve daha neler gerektiğini tahmin etmek zor değildir.Bireysel çabalar bu muazzam manzarayı getiremez, herhalde...Devletin desteği, en-azından teşviki açıktır.

Spor kılıklı uyanıklar olayı çabuk sökmüşler, hem ilaçlar alınırken rakiplerine karşı avantaj sağmaktalar, hem zararlı yan etkisi olmadığını öğrenmişlerdir. Elit sporun performans eşitliğinde solunum düzelmesi, anabolizan ve lipolitik etkisin ilave edilirse, sonucu tahmin etmek zor olmaması gerek.

İşin ilginç tarafı, skandalın büyümesi için Norveç’in kendi NRK TV neden olmuştu.Öyle ya, her ülkede dürüst gazeteciler hala mevcuttur! Onlara göre, Norveç kafilesi kocaman 6.000 (altı bin!) astıma karşı ilaç dozu Olimpiyat köyüne sokmuşlardı. Artı, büyük rakam nefes alma aleti beraberinde...Takım doktorun savunması hem çok komik, hem de her şeyi anlatmaktadı: ‘’109 kişilik kafilemde 43 kişi astım hastasıdır, ondan...’’

Astımlı ve diğer hastalar o kadar çok oldular ki, insan şakasına da olsa, onları Paralimpik Olimpiyatlara kaydırmak daha akıllıca olmaz mı, diye sorması gelmektedir.


Ertan Hatipoğlu




6 Şubat 2018 Salı

CENK TOSUN MESELESİ

                                             









Cenk Tosun ülkemizde yetişmiş sayılan, en-azından buralarda gelişen nadir futbolcularımızdan biridir. Özellikle, Beşiktaş takımına transfer olduktan sonra, hem fiziksel, hem beceri, güven olarak gelişimin epey noktalarına gelmişti. Sadece fiziğine bakılırsa, gerçekleri görmek, fazla uzman olunması gerekmez. Üstelik, Şampiyonalar Liginde sıraladığı gollerin birkaçı şaheser sayılabilir. Everton takımına rekor transfer olması hiç tesadüf değildir...

Ada’ya gider gitmez tereddütlü oyunu bir çok futbol severe tuhaf gelmesi, normaldir.Beklentiler fazla, ama bazı antrenman bilimi kuralları çiğneyip gidilmez, işte!
İlk önce Cenk’in son bahar yarı sezonu çok yoğun ve başarılı geçtiğini hatırlanmalı...Süper Lig, Şampiyonalar Ligi, Milli mesailer derken, aralık ayında özellikle, normal olarak, formdan düşmüş, bazı maçları pas geçmiş veya yedek çıkmaktaydı. Antrenman bilimcilere göre, bir sporcu sportif formun zirvesinde en-fazla 8 hafta kalabilir, diye bilmekteyiz. Bize göre, o rakama ulaşmak bir çok meziyet istemektedir.Sporcu kabiliyeti, yaşı, kendisine bakma ve tabi ki, bazı antrenman metotlar, önemlidir. Formda kalma süresinde fazla durmadan, onu kaybetme süreci kaçınılmaz, normaldir, diye vurgulamak gerekir.

İşte, böyle bir form kaybetme süreçte aralık ayı geçti ve Cenk Tosun yeni takımına transfer olup, daha 3. gün kendini maçta buluverdi. Yorgun, bitik, formsuz...Ayni zamanda eski takım arkadaşları yaklaşık bir ay zaman bulup, yeni yarı sezonu için ‘’bataryalarını şarj’’etmektelerdi.Yeni sportif formlarına kavuşmak amacı ile, sportif niteliklerini yeniden yükseltmeye uğraş vermektelerdi. Kısacası, Cenk’in formsuz oluşunun en-büyük sebebi zamanlama ve gittiği Lig’in neredeyse ara dönemsiz olmasıdır.

Peki, Premier Lig’in futbolcuları bu problemi nasıl çözmekteler?

Aslında bu konu büyük tartışmalara neden olmuş, bir çok uzmana göre, kesintisiz Lig, İngiltere’ye, özellikle Milli takım düzeyinde bir çok hüsrana neden olmaktadır. Onlara göre, kesintisiz Lig programı, yani ‘’bataryaları şarj’’ etmeden yapılması, neticede hem fazla sakatlık, hem de özellikle yaz aylarda futbolcuların isteksiz olmalarına meydan açılmaktadır.

Ama biz asıl probleme dönersek, Premier Lig’inde oynayan futbolcular bu problemi çok basit sayılan bir yöntemle çözmekteler. Ara dönemi gibi ‘’uzun şarj’’yerine Lig boyunca, haftalar içersinde ‘’kısa şarjlar’’ile çözmekteler. Milli aralar, oyuncu rotasyonları, kart ceza süreleri, kısacası, orada her an bir ‘’şarj’’fırsatıdır. Tabi, iyi bir teknik kadro elemanları ile...

Tüm bunlar göze alınır, mantıklı düşünülürse, Cenk kardeşimiz en-kısa sürede oranın ‘’şarjlarına’’ adapte olacak, yeniden ağları havalandırmaya başlayacaktır.

Olan yine Milli takımımıza olacaktır...


Ertan Hatipoğlu

En okunanlar