25 Haziran 2016 Cumartesi

PRİM OLAYI

  

                



Euro 2016 devam ederken, bizim oralarda eksik olmamızın nedenlerden bir tanesi hiç kuşkusuz şu prim meselesi, daha doğrusu kavgasıdır. Peşinen söyleyelim, bu olay sadece bizim başımıza gelmiyor, örneğin Hırvatistan takımında da benzer kavga çıkmış, restler çekilmişti, ama sağduyu galip çıktı, takım zaten çok hazır, kılıçlar zamanında yere gömüldü.

Bir kere, prim olayı her şeyden önce şeffaf ve anlaşılır olması gerekir. Örneğin: ‘’Gruptan çıkılırsa, oynayan, oynamayan futbolcuya-500.000$ prim…’’ veya:’’Gruptan çıkılırsa-tüm maçları oynayana-500, eksik oynayana 300, yedek girene-100, hiç oynayamayana -50…verilecektir!

Birinin takdirine bu olay bırakılırsa, kavga olma yüzdesi yüksektir.

Prim olsun mu, olmasın mı, bir başka tartışma konusudur. Olmazsa’nın artıları takıma girmek isteyecek kendini gösterme arzusu ile tutuşan, genç futbolcular olacaktır. Ayrıca, bu tür kavgalar olmayacaktır. Takım ruhu ve yardımlaşmada zorluk çekilmeyecek. Eksisi ise, bazı ‘’yıldız’’ futbolcuların isteksiz, bahaneler üretip, takımdan afını isteyecek durumlar ile muhakkak karşılaşılacaktır. Her ülke bu konuda kararını kendi vermektedir, fakat bizim ülkemiz, gelenek, görenekler, durum, kısacası her şey PRİMSİZ sistemin daha uygun olduğu aşikardır. Primli sistemde de Ömer Toprak gibi yıldız futbolcular böyle veya şöyle takıma giremiyor…

Bir de Milli takım antrenörüne  prim, hatta maaş verilsin mi, verilmesin mi tartışması var. Maaş verilsin’in en büyük motivasyonu ‘’Hoca ayni ücrete kulüp takımı çalıştırır, bize gelmez!’’
 Gelmesin! Gelen, gelsin…4-5 adet ‘’milli ara’’ ve Euro 2016 öncesi 2 hafta çalışma için bunlar yapılır mı? Milli takım kazanç kapısı değil, kendini gösterme, piar kapısıdır. Sembolik ücrete çalışacak bir çok antrenör bulunur. İzlanda’nın koçu finale çıkarsa, şimdiki kazancını kaça katlar?
Yine ülkemiz için SEMBOLİK ücretli hoca modeli daha uygun gözükmektedir. Öbür modelde, büyük organizasyonlarda popomuza fazla eksik yazıldı, çünkü...
Ayrıca, üstün başarılarda devletimizin nişanları ne güne bekler? Başarılı hocalarımızın isimleri statlara veriliyor...Primin lafı mı olur?


Erkekler 2 nedenden kavga ederlermiş: kadın ve para! Bir tanesi yok edilirse, diğerine çözümler bulmak kolaydır.


                                                                                                       Ertan Hatipoğlu

21 Haziran 2016 Salı

BALKANLARDA-BİLDİĞİNİZ GİBİ…








Balkanlarda insanlar ve davranışları o kadar benzemektedir ki, sadece ufak-tefek ayrıntılar bizi ayırmaktadır. Her yerde benzer problemler, ani, genelde fevri kararlar, kavgalar…

Romanya’lı futbolcular işler kötü gidince, soyunma odalarında kimler sigara içmiş ispiyonlamaya başlamışlar. Her kaybedilen maç olar için muhakkak ‘’şikedir’’. 
Arnavutlar’da ise, hükümet devreye girmiş, onlar yönetmekteler!? Devlet bütçesinden 1 mln. Euro futbolculara dağıtılırken, insan ‘’siz ne kadar zengin ülkesiniz!’’ dalga geçmemesi mümkün görünmüyor.

Hırvatlar bile, kendi federasyonuna küsmüş, akıllı insanlar gibi anlaşacaklarına, Fransa’daki maçlarını durdurmakla tehdit etmekteler.

Bizi anlatmayım, malum…


Bismarck zamanında ‘’Balkanlarda saatler bile ters gitmekteler’’ boşuna dememiş.

                                                                                                     Ertan Hatipoğlu

17 Haziran 2016 Cuma

BOY AYNAYA BAKMAK

                     








 Euro 2016 sayesinde  bizim ayaklarımız yere  basmasa bile, kendimizi dev aynada görmeyi geçici de olsa, kesmekteyiz. Daha doğrusu, sporda hangi çağda yaşadığımıza bakabiliyoruz. 
Hayır, kesinlikle Avrupalı’ların yaşadıklarında yaşamıyoruz. E, Avrupa Birliğine giremedik, ama kıtayı bir tarafımızdan ‘’ısırmaktayız’’… Buna rağmen her şeyimiz farklı, spor kültürü, anlayış, teknoloji gibi kavramlarda binlerce ışık yılı geride, futbolun kendisinde o kadar olmasa da uzaktayız.

Erkek gibi kavga bile edemez, yüz-yüze onlar gibi  çarpışamıyoruz.

İzlandalı’lar yılda 10 ay buzlar içinde yaşayıp, Adapazarı kadar nüfusu ile, bizden çok, ama çok ileri gitmişler. Arnavutluk futbolda bizden çok daha modern, yürekli durmaktadır. Düne kadar Enver Hoca’larına güler fıkralar üretirdik…
Bir tek gelen taraftarlar renkliliği açısından onlarla baş eder, onlar gibi tribün manzaraları görebilmekteyiz. Burada büyük katkı Avrupa'da yaşayan insanlarımızdadır.

Biz ise, Passolig yanında her maçtan sonra hakemler ile uğraşmaktayız. 80 milyon nüfuslu ülkemizin en-yetenekli erkek çocukları futbolda olmasına rağmen bu manzara,  gerçekten bizi derinden yaralamaktadır.

Doğru, biz hangi çağda yaşamaktayız?

                                                                                                Ertan Hatipoğlu

7 Haziran 2016 Salı

AKILLI OLMAK, HESAP ZAMANI-5 (KAMP YERİMİZ...)











Büyük açılışa bir kaç gün kala, Euro 2016 futbol şampiyonasına katılacak takımların kamp güzergahlarına geçerken, milli takımımız da kendi seçtiği kamp yerine yerleşmiş durumda. Takımımız Güney Fransa’da Cote D’Azur bölgesinde, Marsilya’nın 50 km. dışındaki Dolce Fregate Provence Otel’de kalacak.

Böyle uzun kalma süreçte, özellikle küçük detayların maç sonuçlarını etkilediğini düşünülürse, kamp kurma yerlerin çok dikkatli, her taraftan düşünülmüş olması gerekir.

Birinci öngörülen husus iklim olanaklarıdır. Sporcuların geceleri klima kullanılmadan serin, çok önemli uykuları sağlıklı olmalıdır. Deyim yerindeyse, geceleri yorgan ile yatmalılar! İyi bir toparlanmanın ön koşulu derin ve sağlıklı uykudur. Marsilya'nın Akdenizinde bu zamanda maalesef bunları gerçekleştirmek, klima kullanmadan yapmak, imkansız gibi gözükmektedir.

İkinci düşünülmesi gereken husus ise, oynanacak maçlardan uzaklığı ve iklim benzerliğidir. Paris ve Lens hem çok uzak, hem de neredeyse kıta iklimine sahipler. Sadece Nice ise yakın ve iklimsel olarak uygun bir yerdir. 2. ve daha sonraki aşamaların maç yerleri kıta iklimi hakim olacağı düşünülürse, bu açıdan millilerimizin seçimi çok uygun gözükmemektedir.

Takımımız bir ay çıvarında kalacağı düşünülürse, boş zamanları dolduracak, onları olaylardan, gerilim ve stresten biraz olsa uzaklaştıracak yerleşim yeri olarak kaldıkları yer uygun gözükmektedir. Antrenman sahaları ve kondisyon çalışma yerlerinde bir sorun yoktur. Denizin tuzlu suları her maçtan sonra millilerimizi toparlayacak, çok kalabalık olmayan yerleşim kasabası sosyal ihtiyaçları karşılayacak seviyededir.

Euro 2016 kamp yeri seçiminde tüm yukarıda sayılan temel şartları barındıran çok uygun bir yer var -Annecy! Üstelik, şehrin yüksek bölgelerinde kalınsaydı, yaklaşık 1000m. rakımı takımımıza o silahı bonus olarak verecekti…Annecy Alpler'in eteklerinde, İsviçre sınırına çok yakın bir kasabadır. Havalimanı mevcut, takım her maçına son anda gider, vurur, hemen geri dönerdi! Böylece, iklim ve rakımsal uyuma gerek kalmaz, herkesin gizli veya açık takdirini alırdı. Bilimselliği, zekası, performansı milyonlarca hayran kazandırır, maçlarına 1:0 önde çıkardı…


Hiç şüpheniz olmasın!

                                                                                                           Ertan Hatipoğlu

En okunanlar