25 Ocak 2016 Pazartesi

KARTAL’IN ISKALARI





Kartal ıskalar mı, hemen demeyin! Hava şartlarına ve ona bağlı olmayan sebeplerle bir haftanın içinde tam 2 kez ıskaladı. Birincisi Başak şehir stadında, ikincisi ise Trabzon deplasmanında…
Futbolda genelde müsabaka haftaları ‘’az yüklemeli’’ geçer. Takımlar çarşamba gününden sonra kısa, hafif antrenmanlar ile hafta sonu maçlarına ‘’taze’’ girmeleri için hazırlanırlar. Hafta sonunda maç ertelenince, takım, özellikle banko oynayan oyuncular hazırlandıkları şiddeti, fiziksel yüklemeyi alamazlar. Özellikle bu olay bir-kaç kez tekrarlanır ise, takım ritmini kaybeder veya yakalayamaz, futbolcuları forma girmeleri zorlaşır.

Beşiktaş takımı tam iki hafta bu ‘’musabaka haftasını’’ uyguladı, ama iki kez maç oynamadan Nevzat Demir tesislerine geri döndü. Hafta arasında da kendinden zayıf rakibine, Ziraat kupası maçında yedekler ile çıkmış, yine as oyuncularını görememiş, maç yüklenmesi yapamamıştı. Kısacası, takımın asıl unsurları şu ana kadar resmi maç oynayamamış, o fiziksel yüklemeyi üzerlerinde hissetmiş değiller.

Hemen söyleyelim, BJK gibi takım, Süper Lig’te bu durumu avantaja çeviremese de, zararsız atlatabilir. Takım Avrupa Ligi’ne devam etseydi, durum farklı olurdu…
Bu durumların ’’panzehiri’’olarak bilinen, özellikle pazartesi günün her iki antrenmanın çok yüklemeli, maç bileşenlerini çalıştıracak türden olmalıdır. Birisi ‘’çift kale’’ diğeri ise, ‘’sürat ve süratte devanlılık’’ türden tercihlerin en-yaygınıdır. Çarşamba günü de benzer yükleme takımı ‘’maç yüklemesine’’ yaklaştıracak, alınamayanları kısmen de olsa telafi edecektir.
Ertesi gün Sivas Belediyesi maçına yorgun as takım ile çıkıldığında, o yüklemeyi yorgunluk fonun üzerinde atlatılabilse, BJK bu hadiseden az zararla çıkmış üzere olacaktır. Hafta sonu (30-31.1)Ziraat kupasında daha ciddi rakibe karşı da as takımı çıkarılmalı, bu ‘’kabus’’, yüklemeli haftayı rezon dışı, herkesin şaşıracak şeklinde kapatmalıdır!

Tabi, burada toparlanma unsurlarına çok ağır görevler düşmektedir. Futbolcular özellikle bu haftayı tesislerde geçirmeli, antrenmandan sonra, beslenme, toparlanma ve sağlıklı uykulara kendilerini vermelidir.

Beşiktaş takımı için son derece zorlu, tuzaklarla dolu hafta görünmektedir! Şenol Hoca için sezonun en-ekstrem durumudur…  



                                       Ertan Hatipoğlu

17 Ocak 2016 Pazar

LAS ROZAS SAVAŞI




İspanya’da iki futbol devin arasında bu sefer seçim savaşı olacaktır. İspanya Kraliyet Futbol Federasyon Başkanı seçimi iki ezeli rakibi karşı karşıya getirecektir.
Şu anki Başkan Angel Maria Villar önümüzdeki aylarda seçim olacağını açıkladıktan sonra, gözler özellikle iki dev kulübüne yöneldi.

Barcelona her zaman olduğu gibi, yani 8. Kez Villar’ı destekleyecek. Hatırlatılması gerekirse, şu anki Başkan geçen yüz yılın 88. Yılından bu yana başkanlık koltuğunda oturmaktadır! Ayrıca, UEFA ve FİFA-da çok değişik görevlerde yer almış, almaya da devam etmektedir.

Real Madrid ise, adaylığını açıklamış, Villar’ın karşısına dikilebilecek Jorge Perez’i desteklemektedir. Perez şu an Futbol federasyonun genel sekreteri olarak görev yapmaktadır.

Bakalım önümüzdeki aylarda eski kurt Villar, Barca destekli, mutfaktan birine, yani Real Madrid arkasına alan Perez’e uzun yıllar adeta yapıştığı koltuğu kaptıracak mı? Bakalım bu büyük kulis savaşında galip kim çıkacak, ezeli rakibine karşı maçlarını soyunma odasından 1:0  kimler başlayacaktır!




                                                                                                           Ertan Hatipoğlu

13 Ocak 2016 Çarşamba

FİNANSAL FAİR PLAY






2009 yılında Michel Platini ve sağ kolu Gianni yeni uygulamadan bahsederlerken, kimse olayı anlayamamış, ‘’olur-geçer’’ diye, düşünmekteydi. Ama geçmedi, tam tersine 4-5 yılın içerinde bir çok kulüp ceza, bir çoğu ise kısıtlanıyordu. Kısacası, finansal fair play kulüplerin sonu bitmeyen, dev transfer harcamalarını durdurmak, futbolcularına transfer taksitlerini ödemek için başlatıldı. Yorgan ayağı göre uzatılsın diye, yapılıyordu.Yapılıyordu, ama bunları yürürlüğe sokan Platini bu gün futbolda yok.Hem de, 2 milyoncuk, minacık bir rakam için…Oysa ki, gönlünde ne arslan yatmaktaydı… 

Şimdi bakıldığında, herkes  finansal pair play’ı çok iyi ‘’ugulamaktadır’’. Bazıları bir tek futbolcu için hala 100-e  yakın milyon euro verirken, diğerleri ‘’Ada’dan eşek’’ getiremiyor.

Böyle ikiyüzlülük Dünya futbolu hatırlar mı, bilinmez, ama ne güzel söylemiş Hz. Mevlana: ‘’İkiyüzlü insanlar getirdikleri sözleri ile yararlı olabilirler, ama götürdükleri ile zarar getirirler’’


                                                                                                Ertan Hatipoğlu

10 Ocak 2016 Pazar

AKILLI OLMAK, HESAP ZAMANI-4





Euro 2016 yaklaşırken, TFF Teknik Kurul'un bir önceki yazımızda ele alınan hususlarda tedbirleri aldıktan sonra, en-önemli konu gelmektedir-takım sportif formun zirvesine nasıl ulaşacak? Özellikle, bir çok futbolcumuzun bu sezon 2. kez bunu yaptıklarından sonra…

Bu konu iyice anlaşılsın diye, Oğuzhan’ı örnek alalım. Kardeşimiz bu sezon ilk devrede Milli takım ve kulübü BJK başarılı olması için forma girmiş, süper performans göstermişti. Önümüzdeki haftalarda, takımı şampiyon olması için bunu 2.kez yapmak zorunda! Bilindiği gibi, sportif form sonsuz bir durum değildir, en-fazla  2 ay sürdükten sonra, kaçınılmaz olarak düşer. Bundan dolayı, Oğuzhan kardeşimiz Haziran-Temmuz aylarında, Milli takımımızın başarısı için, bu sezon 3. kez sportif forma girmesi gerekecektir. Nasıl yapacaktır?

2. yarı Lig maçları bir hafta erkene çekilirse, Euro 2016-ya tam 4 haftalık mikro hazırlık yaratılmış olacaktır. Bu dönemin amacı futbolcuların azalmış olan motorik niteliklerini şarj edip, yükselterek yeniden forma sokmaktır. Dönemin ilk bölümünde antrenman hacmi artarken, yoğunluk azalır, ikinci bölümde tam tersi uygulanır. Yükleme dalgası futbolcuların verimini artırarak, onları daha yüksek seviyelere taşımaktadır. 1. Haftada dikkat edilmesi husus, futbolcuların ferdi olarak, sezonu yoğun geçip, geçmemesidir. Yoğun geçen sezonun ardından 1. Hafta şarj dönemi daha hafif, bol genel kuvvet ve dayanıklılık hareketler uygulanmalı, subjektif veya objektif nedenler ile çalışmalarında kesintisi olanlara ise, daha sert, hacimli antrenmanlar yapılmaktadır. 2. haftanın son ve 3. haftanın ilk bölümünde maksimal yüklenmelere geçilmeli, ani yükleme dalgalardan kaçınmamalı. 4. haftada model denilen, ritimli girilmeli. Yüklemeleri düz bir şekilde değil, dalgalı indirilir, böylece takım maç ritmine çok daha uyumlu girecektir.

Bundan başka, maçlara sokulurken, dikkat edilmesi gereken bazı durumlar vardır. Eğer takım çok antrenmanlı ve formda ise, maç sabahı antrenman yapılmasında sakınca yoktur. Bu konuda en-ufak bir şüphede, o antrenman yapılmamalı! Takım son hafta kendini çok yorgun hissederse, 2-3 gün dinlenme ve hafif ''ter'' antrenman verilir, maçtan 1 gün önce ‘’ter’’ değil, ‘’kamçılayıcı’’antrenman uygulanır. Takım son haftada kendini çok iyi, hatta ‘’sabırsız’’hissederse, o zaman kısa, ama yoğun antrenmanlar ile, durum maça taşınır.


Çok kısa olarak, takımımızın Euro 2016 formda, güçlü, ayakta kalacak yollarını altını çizmeye çalıştık. Bu modelin çok fazla teferruatları var, ama hiç kuşkusuz, uygulayacak seviye bunları çabuk söker.  


                                                                                                                     
Ertan Hatipoğlu

8 Ocak 2016 Cuma

MIKNATIS ETKİSİ





Premier Lig ne kadar çekim merkezi olsa, o kadar da tehlikeli yerdir. Özellikle kariyerli hocalar için bubi tuzakları ile dolu bir ormandır.    

Premier Lig’te, prensip olarak, Dünya’nın her liginden daha fazla maçlar oynanır. Belki bu konuda sadece Brezilya ligi yetişir, ama tempo ve efor yönden İngilizler uzak fark yaratmışlardır. Premier Lig’te neredeyse Yeni Yıl kutlama gününde maçlar oynanır, lig arası verilmeden heyecan devam eder. Bu gerçek beraberinde takımların antrenman içeriği ve planlanmasında bazı değişiklikler, zorunlu yapılması gerekenleri emretmektedir. Bunları unutan, eski refleksleri ile davranan hocalar, başarısız olmaktan kurtulamıyorlar. Er veya geç Ada’ya ‘’Bye-Bye!’’demek zorunda kalmaktalar. 

Jürgen Klopp yukarıdaki gerçekleri en-son anlayan kariyerli hocalardan biridir. Eski refleksleri ile çocuklara ‘’önde, her yerde pres’’ve ‘’heavy metal’’ futbolu ile, takımında neredeyse sakatlanmayan adam bırakmadı. Sezon başı gelse, hazırlıkları ona göre yapsa, bir yere kadar anlaşılır, ama Jürgen 11. haftada gelerek, ‘’eski köye-yeni kurallar’’koyup, gemisini sakin sulara ulaştıramıyor.

Premier Ligi’nde futbolcular zaten fazla maç oynamaktalar. Antrenmanlarını da sağlam ve sıkı tutan, özellikle toparlanma türlerini az da olsa ihmal ederse, ki ediliyor, sakatlıklar kaçınılmazdır. Çok ısrar edilirse, peşini surantrene, isteksizlik ve bıkkınlık takip eder. Ayni hataya, şu ana kadar Van Gaal da düşmektedir. Bundan dolayı, Jose Mourinho sadece bir sezon ‘’dans edebildi’’…

Manchester City hocası Pelegrini bu gerçekleri görmüş, ona göre daha fazla fitness, bol toparlanma  ve en önemlisi antrenman dozunu minimuma indirmiş durumda.Maçlar arasında toparlanmayı hızlandıran, nitelikleri kısmen tutturabilen genel kuvvet çalışmalarına başvurmaktadır. Ada’da başarılı, ama Avrupa’da hüsranlar yaşatmaktadır.

Önümüzdeki sezon Pep Guardiola da Ada’lı olacaktır. Bakalım ‘’taktik manyağı’’ Pep, Bavyera’dan yeni edinmiş alışkanlıklarını buraya taşıyacak mı? Bakalım takımını hem Premier, hem de Şampiyonlar Ligi’nde başarılı yapabilecek mi?

Tüm bunları toparlarsak, yıldan-yıla, gittikçe artan tempo ile, aslında Sir Alex Ferguson’un ne kadar büyük olduğu ortaya çıkmaktadır. Ondan çook şeyler öğrenebilir…

Kitabını dikkatli okudunuz mu?


                                                                                                                Ertan Hatipoğlu 

7 Ocak 2016 Perşembe

AKILLI OLMAK, HESAP ZAMANI-3





Sadece 5 ay sonra ülkemiz Euro 2016 futbol heyecanı ile hop oturup kalkacaktır. Çok zor , biraz da şansımızın yardımı ile final biletini almayı başardık, kıymetini bilelim ve gerekenleri yerine getirmeliyiz. Çünkü, orada çok daha sert rakipler, formda takımlar karşımıza dikilecektir.

Bu gerçek bizi de daha akıllı, disiplinli ve bilimsel olmaya zorlamaktadır. TFF hiç kuşkusuz, modern savaşa gereken tedbir ve hamlelerini planlamış, yürürlüğe sokmuştur. Az zaman kalması ile birlikte hem antrenman bilimi, hem de bilimsel açıdan çözülmesi gereken vazifeler vardır. Bunların tüm amacı Milli takımımızın futbolcuları o 1 ay sürede formda, sağlıklı ve zinde olmalarıdır.

İlk yapılacaklar listesinde, aday kadroda ve özellikle banko futbolcularımızın antrenman ve tıbbi takibidir. Kulüplerimize bu işi bırakmak son derece saf, gerçeklerden uzak bir yaklaşım olur. Onların çıkarları bir yere kadar Milli’ler ile paralel gitmektedir…Bundan dolayı Milli takımlar teknik kadroda yer alan tüm hocalarımıza büyük görevler düşmektedir. Takip üç ana cepheden, yurt dışı, İstanbul ve Anadolu takımlarında yer alan her milli Fatih Hocamızın gönderdiği antrenöre gereken çalışma ve hamleleri yapmak zorunda olmalıdır. Her türlü kan tahlili, sağlık problemi, sakatlıklar çabuk bir şekilde rapor edilmeli ve merkeze ulaşmalıdır. Antrenmanda eksik görülen taraflar, sakatlıklardan koruma tedbirleri, toparlanma ve ergojenik yardım gibileri not edilmeli ve en-kısa sürede, müsait anlarda giderilmesi gerekir. Kan tahlillerde tespit edilen en-ufak bir pürüz hemen giderilmeli, futbolcunun özellikle Hgb, Hct, demir depo doluluk oranı, demir bağlama kapasitesi gibi göstergeler, sıkı takibe alınmalıdır. İstanbul ve Anadolu takımlarında yer alan futbolcularımızı TFF-ye bağlı çalışan 36 bölge hocalarımız takip eder, yurt dışındakileri Fatih Terim’in teknik kadrodan vekalet ettiği hocalar yapacaktır. Tüm bilgi hamle ve veriler merkeze, Türkiye Futbol Direktörü’ne anında ulaşılacak, yeni kararlar ve uygulamaların emri oradan çıkacaktır.

Böylece, futbolcularımızın form analizleri ve yönleri konsantreli olarak  haziran ayına, yani Euro 2016 yönelik olacaktır. Bu sistemde hayal kırıklığına uğratan futbolcu, hazır olmayan ''askere''yer yoktur.Bu sistemde kötü sürprize, B, C planına gerek kalmaz, geçen Euro'da yaşadıklarımız sıkıntıları yaşamayız.Burada rakiplerini sabırsızlıkla bekleyen 20-ye yakın arslan vardır!
Bundan sonra, antrenman bilimi olarak daha bir bir engel kalmaktadır. Futbolcularımızın büyük bir bölümü bu sezon 3. kez forma girmek zorunda olması, bir takım antrenman ağırlıklı hamleleri yapılmak zorunluğunu getirmektedir. Nasıl yapılır, bir başka yazımızda ele alacağız.


                                                                                                                Ertan Hatipoğlu

6 Ocak 2016 Çarşamba

İMPORTANTE REZULTATİ







Bu sözler ile, Fatih Hocamız özellikle futbolda meslektaşları için neyin önemli olduğu açıkça ifade etmektedir. Netice alamayan hiç bir antrenör görevinde kalamaz, ayrılış biçimi sadece bir teferruattır.

Real Madrid 3 senelik anlaşması olmasına rağmen, hocası Benites’e 7 ayda kapıyı gösterdi. Ondan önce ayni kaderi Brendan Rodgers ve Jose Mourinho paylaşmışlardı. Onların da uzun anlaşmaları vardı, ama çabucak kovuldular. Van Gaal’ın durumu malum…

Futbol’da başarısızlıklara karşı alerji çok ciddi boyutlardadır. Bizim hocalarımız bunu anlasalar, ‘’mesleğimiz ayak altına alınıyor!’’gibi inlemeleri keser, bir sonraki görevlerinde çok daha başarılı olurlar. Sonra, onların şikayetleri çok objektif sayılmaz. Yenebilirsen, zaferlere koşabilirsen, antrenör mesleği oldukça güvenli ve garantilidir. Kaybeder, kontrolü elinde tutamazsan, istikrarı unutman gerekir.
Adın Jose, Brendan, Rafa da olsa... 



                                                                                                                         Ertan Hatipoğlu

5 Ocak 2016 Salı

ARTIK YIL




Bu yıl her dört yılda bir olan artık yıldır. Astrolog, falcı, yıldız sayanlar bu yıl neler olacak tahmin etmekteler, ama dünyanın bildiği Olimpiyat, olacaktır!

Eskiden olsa, hemen madalya tahmininde, ülke sıralama bahislerinde bulunurduk, ama madalya çok zor kazanmaya başlayınca, onların da aslında artık anlamı kalmadı…

Madalya depomuz halter bitti, artık B ve C gruplarda, egzotik ülkeler ile yarışmaktayız. Güreş, boks gibi mücadele sporlarda Avrupa ve Dünya şampiyonalarında aldıklarımız 1-2 madalya, çözemediğimiz nedenlerden dolayı Olimpiyatta gelmiyor. Atletizm ve yüzmede çeyrek ümidimiz olsa da, Olimpiyat pistinde ve havuzunda yok olmaktadır. Jimnastik malum...      

Ülkemizin en-popüler sporunda, bayan voleybolunda daha vize alamadık, erkeklerimizin adı bile geçmemektedir. Bayan basketbolda Olimpitata direkt değil, elemelerine katılma hakkı kazanmış, erkeklerin ise, o şansı da bulunmamaktadır.

Eskiden olduğu gibi, çıkılıp: ‘’Bu Olimpiyatta 5 altın, 5 gümüş ve 5 bronz madalyası bekliyorum!’’diyen de yok.

O zaman bize düşen:’’Madalya istemiyoruz!’’ Her okulun salonu, her mahallenin oyun parkı olmasını istiyoruz. Beden-eğitimi derslerin haftalık 4-5 olmasını istiyoruz. Çocuklarımız sağlıklı büyüsün, diye!



                                                                                                            Ertan Hatipoğlu

3 Ocak 2016 Pazar

AKILLI OLMAK, HESAP ZAMANI - 2





Futbolda sıkça duyarız: ‘’80% oynasın, ama her maç oynasın!’’, diye…Bu sözler ülkemizin en-yüksek seviyede bulunan futbol hocalarımızın ağızlarından da çıkmaktadır!? Belki, kısmen sezonun lig maçları için denilebilir, bir ortalama performans değerlendirmesi olarak ele alınabilir, ama özellikle Euro 2016 için son derece geçersiz, başarıdan milyonlarca ışık yılı uzak bir düşüncedir. Avrupa şampiyonasında, o bir aylık dönemde futbolcularımız sportif formun zirvesinde olmaları gerekir. Ne kadar çok formda futbolcu ile gidersen, o kadar başarılı olma şansın artmaktadır. Oralarda ‘’80%’’ gibi ‘’antrenmanlı’’ durumlar son derece yetersiz kaldıkları aşikardir. O tür organizasyonlarda sadece ve sadece ‘’formda’’durumlar karşı takımlara etkili olabilir.

Millilerimizin sportif formu bu sezon üçüncü kez tavan yapmak zorundadır. Bu gerçek daha ilk algılandığında zor olduğu anlaşılması ile birlikte, asla imkansız değildir!

Birinci ‘’kalkışları’’ güz döneminde, hem kulüplerin başarısı, hem de Milli takımımızı finallere gitmesi için gerçekleşmişti. İkinci kez forma girmelerin temelleri şu anda ligimizin 2. Bahar dönemi için atılmaktadır. Bir çok milli futbolcularımızın kulüplerinde şampiyonluk ve diğer hedefleri vardır. Burada çok önemli bir ayrıntıyı belirmek zorundayız; O hedefler ne kadar çabuk gerçekleşirse,  onlara o kadar yılın en-önemli forumuna hazırlık, konsantre zamanı kalacaktır. Kısacası, şampiyonluk ve diğer lig klasmanları en-geç Nisan ayı sonunda belli olursa, millilerimiz Avrupa Şampiyonasının ilk maçlarına daha hazırlıklı ve formda girme şansları artacaktır.

Asıl mesele, bu çocukların sezonun 3. kez  forma girmesindedir. Sportif form, bilindiği gibi, en-çok iki ay sürer ve kesinlikle, ondan sonra kaybolmaktadır. Fiziksel niteliklerin düşüşü ile birlikte, sportif form düşer. Onu yeniden kazanmak, çanlandırmak için en-azından 3-4 haftalık bir ‘’ilave’’, ‘’yükseltme’’sürece ihtiyaç vardır. Fransa’da ilk maçlar 10 Haziran’da oynanacak, lig maçları ise, 22 Mayıs’ta bitmektedir. Bir hafta geriye alınsa, millilerimiz için çok daha rahat çalışma, kamp zamanı yaratılacaktır. Muhtemel sakatlıkların geçmesine imkan tanınacak, lig heyecanı unutulup, hedefe kilitlenilecektir.

2. Yarı itibarı ile, TFF teknik kurulunca yapılacak bazı hamleler vardır, onları ve 3-4 haftalık ‘’ilave’’ve süper forma girme döneminde ne gibi antrenmanlar, toparlanma metotlar kullanılır, önümüzdeki yazılarımızda kaleme alacağız.



                                                                                                Ertan Hatipoğlu

En okunanlar