Kızılderililerin ‘düşeş‘ rüyası

Atletico Madrid’in 2 lakabından ilki “Döşekçiler”dir...

                ERTAN HATİPOĞLU

Geçen yüz yılın ortalarında moda olmuş kırmızı-beyaz çizgili döşeklerden dolayı, takımın formasına benzerliğinden yapıştırılmış. İkinci lakapları ‘’Kızılderililer’’ ise o zamanlarda çok sayıda G.Amerikalı futbolcu transfer ettikleri için yakıştırılmış. Statları ‘’Vicente Calderon’’ Mansanares nehrinin  viraj kıyısında yapılmış. Bilindiği gibi Kızılderili  kabilelerinin evleri hep nehir kıyılarında yapılmıştır…
Şimdi de başlarında bir Güney Amerikalı antrenör, Diego Simeone var. Takımdaki tüm pozitif oluşumların mimarı. Dış görüntüsü bir Kolombiyalı kaçakçı ağasından farksız olsa da karakter olarak tam bir çelik.
Herkes ona “Cholo” diye, sesleniyor, takımına bu kadar sahip çıkmasına, onları bu kadar birleştirip, başarıya taşımasına, saygı ile karşılık veriliyor. Jurgen Klopp ile birlikte yeni nesil ‘’Çınarlar’’ı temsil ederken, kahramanca  takımlarını çok mütevazı bütçeler ile başarıdan başarıya taşıyorlar.
Takımın tarihsel manzarasına bakarsak, duygusallık ve heyecan ile eş anlamlı dolu olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Hemen hemen tüm kritik, önemli finalleri hep kaybetmiş, bunu gelenek hale getirmiştir.
Simeone’nin gelmesiyle  ‘’şeytanın bacağı kırılmış’’, kupalar kazanmaya başlanmıştır. Takıma Arda’nın katkılarını özellikle Barcelonalı yıldızların ağzından duymak, bizim için ayrı bir mutluluk.
Atletico aynen Sid Lowe’u dediği gibi ‘’Zenginlerden çalan Robin Hood’’ gibidir. Sadece kendi taraftarlarının sevgilisi değil, tüm dünyadan çok hayranları olmuştur. 120 milyon euroluk bütçeleri ile, sadece kendi ülkelerin büyüklerinin yanında ‘’döşekçiler’’gerçekten mütevazı kalmakta. İşte bu gerçekle onlara taparcasına bakan, onlara saygı duyan milyonlarca futbol sever var.
Mütevazı  ama büyük oranda La Liga şampiyonu ve en önemlisi Avrupa Şampiyonlar Lig'i şampiyonu olma şansı oldukça yüksek. Tarihinde ilk defa! Düşeş bir tavla terimidir ve ‘’iki altılık’’ aynı zamanda bir başarı sembolüdür. Şimdi final zamanı, şehrin ‘’kabadayısına’’ ders verme fırsatı. Haydi Arda, düşeş atma ve tarih yazma zamanı!

Akşam gazetesi