Top yuvarlaktır, diye bir klişe var, sık sık kullanılır…
Her şey Hollanda’lı hoca Rinus Michels’in total futbolunla
başladı. 70-li yılların toplu hücum,toplu müdafaa sistemi futbolda ihtilal
yapmıştı.Daha sonra onun en-büyük öğrencisi Yohan Cruyff bu total futbola, topa sahip olmayla ilgili,
futbolu daha da değiştirecek bir şeyler söyledi. Ona göre, topa ne kadar
çok sahip olursan gol yeme
ihtimalin o kadar azdır. Barcelona’da bu felsefe yavaş yavaş Louis Van Gaal ile ağırlıklı olarak
yerleşmeye başlamıştı. Daha sonra Frank Rijkarad ile devam ediyor, hocaları
Cruyff’un yolundan gitmeye devam ediyorlardı. Sistemin tam oturması Pep
Guardiola gibi, kulübün içinden çıkmış birisi göreve gelmesi ile gerçekleşiyordu. Pep
takımın futbolcularını ona göre transfer eder, sistemin tam oturmasını
sağlıyordu. Takımın temeli de buna çok müsaitti. Sonunda Guardiola ‘’millahtan önce-millahtan sonra ‘’ gibi çağı açacak bir sistemin babası oluverdi.
Başarılar gelirken, çok enteresan rastlantı olarak, futbol
kuralları da değişime başlamıştı. Futbolun patronlarına göre, Büyük oyunda hücum
futbola prim verilmesi, korunması gerekirdi. Offside gibi kurallar yumuşatıldı,
‘’yıldız futbolcuları koruyalım!’’ felsefenin arkasından gidilirken, hücuma
defans hesabına ödünler verilmişti. Herşey şov’a, oradan da TV ve diğer
gelirler için yapılıyordu.
Kısa zamanda moda tüm dünyaya yayılırken, maç grafiklerinde
topa sahip olma oranları çok önemli olmuştu.
Farklı düşünen, başka yola başvuranların sayısı bir elin
parmağı kadar nadirken, Mourinho gibi biri öne çıkmaya başlamıştı. Newton’un 3.
Yasasını örnek alırcasına, yani ‘’her tepkiye eşit ve zıt bir tepki vardır’’,
Jose’ye göre topa sahip olma oranı maçı kazanmasıyla hiç ilişkili değildi. Bu
konuda Portekizli teknik adam ilk arayışlarını yapan, felsefesini yerleştiren
değildi, ama en-parlak örnekti. Real Madrid macera sırası ‘’maçı daha az hata
yapan takım kazanır’’, ‘’topa sahip olan hata yapma ihtimali daha fazladır’’
gibi felsefeleri çok duymuştuk. Tüm bunların yönünü değiştirirseniz, Guardiola’nın
felsefelerine denk getirirsiniz.
İşte, futbol sistemlerin kavgası, birisi diğerini yok edecek,
hükümdarlığını ilan edecektir. Onlar tam zıt ve birbirinden nefret
edendir.Tıpkı Guardiola ve Mourinho gibi…
Oyun kuraları değişimi de karşıt tepki, yani Newton
kanunlarına yol açmıştı. Hücum futbol arzusu, suni yapıldığından darbe alıyor,
çöküyordu. Şampiyonlar Lig’ine bir bakarsanız, manzarayı net görürsünüz. Kontra
atak futbolunu benimseyen, sağlam defansı olan iki takım finalde, biri de yarı
finale gelmiş bulunmaktadır. Geçen yıl ayni tarz Bayern ve Dortmund’u başarılı
kılmıştı. Chelsea’nın bundan önce şampiyonluğu…
Newton’un dahilliği tartışılmaz, ama onu anlaman, benimsemen
gerekir!
Ertan
Hatipoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder