20 Ocak 2014 Pazartesi

KARTAL'IN PROBLEMİ





        Biz problemleri sadece antrenman-eğitim açısından tespit etmeye gayret göstermekteyiz. Orası en-önemli, neticeleri direkt etkileyen, hataları kabul etmeyen ve ağır bedel ödettiren bir yerdir.

   BJK takımı çok eğitimli, genç, hırslı bir teknik direktöre, modern futbolun gerekenlerini karşılayacak bir teknik ekibe sahiptir. Antrenmanlarını izleyen her futboldan anlayan ilk dediği şudur:’’ Sağlam, çağdaş ve çok yönlü, çeşitlemesi bol antrenmanlar yapılıyor!’’Televizyondan izleyenler bile lastikler, kızaklar, kasalar ve 7:7, 6:4, 3:2 gibi pres taktikli antrenmanlarını rahatlıkla görebiliyor. Bilic’in yanında Miljenko Rak gibi başarılı eski atletizm hocası var. Miljenko’yu kendisinin de inanamayacağı kadar yakından tanıyoruz; Slobodanka Colovic ve Sinisa Ergotic gibi atletlerin yanında Olimpiyat şampiyonu kayakçı Jan
ica Kostelic’in de kondisyonerliğini yaptı.

   Neticede, takımın koşu mesafesi göze batar kadar arttı. İkili mücadelelerde kuvvet eksiği hala hissedilse de, erkek sporcularda o nitelik biraz yavaş gelişmekte olduğunu hatırlatmak istemekteyiz.Hiç kuşkumuz yok ki, bahar aylarında bu eksik de kapanacaktır!
Kısacası, bu ekibin antrenman hataları yapması, örneğin takımın genetik uyum kapasitesini,genel uyum potansiyelini veya genel uyum rezervini yanlış tespit edilmesi, oradan da yanlış antrenman verildiğini İNANMIYORUZ!

   Nedir problem?

   Antrenman-eğitim sürecin ne kadar kaliteli olursa olsun, toparlanma hareketleri denk yapılması gerekir! Bize göre, burada bir boşluk olabilir…Bilic’in elinde olan ‘’pedagoji’’ denilen toparlanma türünü çok iyi kullandığını gördük. Takıma süper tamlama fırsatı dinlenme aralar ile, olanak verdiğini tespit ettik. Futbolcularına hem mesajlar vermek, hem de arkadaşlığı pekiştirmek adına bowling oynamaya bile götüren bir hoca… Ama diğer toparlanma prosedürleri daha fazla futbolcuların elindedir; yemesi, içmesi, ergojenik yardımı, masajı, saunası ve s. hem futbolcuların elinde, hem de ‘’avrupalı’’güvene bırakılmayacak kadar önemli bir konudur.Yakından kontrol şarttır!

  Siz istediğiniz kadar kaliteli antrenman yapın, onu destekleyecek denk toparlanmanız eksik ise, antrenmanın antrene potansiyeline ulaşamazsınız!

Tercümesi karışır diye, sırpça söyleyelim dedik: ‘’OKO da VİDİ!’’

                                                                                                                       Ertan Hatipoğlu


18 Ocak 2014 Cumartesi

HİNDİSTAN DAMBIL'I


  

         Hindistan dambılın(İndian Club) çok eski tarihi vardır.Bugünkü uygulaması (Clubbell)reklamı fazla olması ile birlikte, fonksiyonel antrenman aracı olarak bizi de ikna etmiş durumda.

   Bugünkü dambıllar genelde çelikten yapılır ve kiloları 2-16 olarak değişir.Bu dambıllar ile antrenman, değişik istikamet ve teknik ile, onları sallamaktan geçer.Tüm bunları başka hareketler ile,mesela çömelme veya split squat ile kombine edilir.

   Hindistan dambıl antrenmanların en-büyük özelliği, ağılık merkezinin değişmiş olmasıdır.Tutulan yerden uzak olması çalışanların eklem ve bağlarını korumasına yol açmaktadır!Dambıl kaldırılmaz, sadece belli yönlere sallandırılmaktadır.Uzun olması, tutulmasına ve parmaklara muhalefet etmezken,tüm konsantre kaslara yönelmektedir.

   Fonksiyonel kapasiteyi yükseltmesi, kolların koordinasyonunu ve kuvvetini arttırması,süratin ve patlayıcı kuvvetin ilerletmesi, statik kuvvetini olumlu etkilemesi, kuvvetlendirmeyi dengeli, sakatlık riskinden uzak yapması ve sporcunun vücut merkezini, yani karın ve bel kaslarını ‘’çelik’’gibi yapması, bir çok spor ve değişik dönemlerin başvurdukları bir antrenman nedeni olmuştur.Örneğin, futbolda çok önemli olan o ‘’ikili mücadele’’leri kazanmak için, şiddetle tavsiyemizdir.

   Elit sporcular ve yeni başlayanlar için uygun bir  çalışmadır.Tek fark çalışılan dambıl  ağırlıklarıdır.Yeni başlayan erkekler için 2x 4 kg.  veya iki kolu birlikte için 1x 9 kg. uygun gördük.  Elit erkek sporculara 2x6,8 kg ve 1x 15,9 kg.  olarak tavsiye etmekteyiz. Kadın sporcularımıza  ortalama 2-4 kg daha hafif dambıllar öneririz.
   Seviyeniz ne olursa olsun, kendinize uygun  dambılı bulun ve teknik olarak doğru uygulayın!

    मेरे भाई शेक!

                                                                                                                             Ertan Hatipoğlu

16 Ocak 2014 Perşembe

KANSIZ MUCİZE


   


            KAATSU  Japon bir antrenman metodudur, daha doğrusu çalışan kası bloke eden band’ın adıdır. Dahası, kaatsu bir egzersiz tekniğidir.Bant ile kan akışını keserek çalıştırılmak istenen kas gruplarında,’’kansız’’ ortamda yapılan yüklemeler,normal ‘’kanlı’’kaslardan çok daha az sayı ve yoğunlukla arzulanan neticeye gitmek amaçlanmaktadır. Sakatlık geçiren sporcuların şiddeti düşük olan antrenmanlar ile kas kütlelerini korumak ve geliştirmek için sık kullanılan yöntemdir.

   Kan dolaşımı problemlerine yol açar düşüncesi tamamen yanlıştır, aksine kalp problemleri olan insanlara iyi geldiğini bilinmektedir.

   Bu tür çalışmalardan sonra laktık asit, büyüme hormonu, büyümenin insülin benzer faktörü ve noradrenalin seviyelerinde artış gözlenmektedir. Kuvvet, kas hacmi ve dayanıklıkta ciddi gelişmelere şahit olduk. Ayni zamanda vücudun kas büyümesine engel olan myostatin seviyesinde azalış tespit edilmektedir!

   Ağırlıklı olarak el, kol ve bacaklar, yani biceps, triceps, ön kol, quadriceps, kalfler  gibi bölgeler çalıştırılıyor. Ağırlıklar maksimalden 20-30% olup, haftada en-az 10 antrenman ve en-az 2 hafta yapılmalıdır. Bloke bant tüm antrenmanda çıkarılmazdır.

   Eklem problemleri olan sporcular, sakatlık ve ameliyat sonrası dönemleri geçirenler, fıtık problemliler için şiddetle tavsiyemizdir. Kuvvette dayanıklılık arayan elit sporcuların denemelerinde sadece fayda var düşüncesindeyiz.
Japonya’da yüzlerce  kaatsu antrenman merkezler olduğu hatırlatmamızda sakınca yoktur sanıyoruz. Son olarak , uzun Uzay yolculuklarda bedensel körelimi azaltmak için astronotlara kaatsu antrenmanları uygulanmaktadır.

  よくやったね!

                                                                                            ERTAN HATİPOĞLU



                  

14 Ocak 2014 Salı

İP ATLAMA


     





 İp atlama karmaşık, bacak, el ve gövde
kasların iştirak ettiği bir aktivitedir.Atlamanın süresi uzadıkça merkezi ve çevresinde sinir sistemlerinin aktivitesi artar.Bunun nedeni vücudun değişken ortamlarda her an dengede kalması gerektiğindendir.Miktarı iyi ayarlanmış bu tür yüklenmeler kas, kalp ve sinir sisteme pozitif etkisi vardır.
   Özellikle boks antrenmanlarında hem denge, hem de ‘’dans’’etmek niteliklerini ilerletmeye yönelik bir çalışmadır.Alt yapılarda görev alan hocalarımızın ip atlama antrenmanları, genç sporcularımızın ‘’aşağıdan-yukarıya’’gelişim prensibinden kaynaklanmaktadır.Gençlerimizin ilk önce ayak bilekleri, daha sonra baldırlar, korse bölümü, kollar gibi kuvvetlendirme sıralamaları ile doğru bir şekilde gelişmelerine yol açılmaktadır.

   İp atlama, her şeyden önce, anaerob ve aerob kapasitelerini artırır. Bacakların patlayıcı kuvvetini ileri götürürken, alan koordinasyonunu yukarı çeker.İşte bu etkileri takım sporların ona bakışını tamamen değiştirdi.Çeviklik niteliğini de ilerletiyor olması, bir futbolcunun hemen ip’e ‘’sarılması’’ için yeterli sebeplerdir.     

   Durun, faydaları daha bitmedi!

   Sürat niteliklerini geliştirirken, ortalama koşu süratini de ileriye götürmektedir.
Atlama tekniklerine gelince, burada da çok fazla seçenek ve çeşitlenme var.Öne-geriye makas, ayaklar içe ve dışarıya dönük, ağırlığı sağ veya sol ayağa verme, ayakları çapraz yapma, kolları çapraz yapma gibi teknikler sporcuların antrenmanlarına hem heyecan hem de klas katacaktır.Çok ileri gidenler için dakikada kaç ip dönüşü gibi kavramlar önem kazanır.Fazla yoğun ve elit sporcu dakikada 200-270, orta seviyeliler ise 100-160 dönüş yaparlar.

Yeni başlayanlar için her gün azar atlamak, haftada bir gün 2-3 saat atlamaktan daha gerçekçi yoldur.10 dakika boyunca, dakikada150-170 dönüşlerle atlamayı başardığınız an, siz artık ilerlemiş sayılır, daha üst programa geçmelisiniz.

Gördüğünüz gibi ip atlama antrenmanı çok yönlü, faydaları sayılması uzun bir aktivitedir.

Malzemeci, spor mağazasından 50 adet ip  alıver, daha fazla zaman kaybetmeyelim!

                                                                                                                 Ertan Hatipoğlu

13 Ocak 2014 Pazartesi

FUTBOL'DA KUM ANTRENMANLARI





   Özellikle 2. yarı hazırlık kamplarında futbol hocaların başvurdukları bir antrenman türüdür. Avrupa kulüplerinde son günlerde neredeyse moda olmuş, Antalya, Belek, Alanya, Barcelona, Marrakech ve Kanarya adasının doğal kum sahillerinde koşan, çift kale oynayan futbolcular ile doldu, taştı…Aslında ayni manzarayı Rio-Copacabana, Varadero ve Cape Town sahillerinde, daha farklı dönemlerdede de görülmektedir.

   Kum antrenmanı zorlaştırılmış şartlarda yapılan bir aktivitedir. Kumun derinliği, sertliği ve düz olmayışı, sporcuların daha fazla enerji kullanmasına yol açar. Futbolda gereken denge ve ‘’ikili mücadele’’gibi nitelikleri ilerletir. Sabah erken saatlerde yapılan antrenman, iyodin buharların eşliğinde yapılmış olurken, solunum yollarında ve tiroid bezdeki problemlerine derman bulunur! Koşunun yerle temas ve özellikle itiş anlarını ilerletir. O, zor çalıştırılan ayak taban altı kaslarınızı, sizi de şaşırtacak şekilde çabuk ve ‘’çelik’’gibi yapar. Dikkatli bakılırsa, kum üzerinde en-fazla iz bırakan baş parmaktır. Bunun nedeni, yerle temas ve itiş anlarında ekstra görev üstlenmesinden kaynaklanmaktadır. Normal sıçrama ve diğer kuvvetlendirme metotlarıda ayak altı bölgesi ‘’pasif’’kalmaktadır. Kumda ise - asla!

   Sanıldığından aksine, kum antrenmanında sakatlık riski azdır. Bunun sebebi sürat faktörün olmamasıdır.
 Ayrıca, iyi bir ısınma ve basamaklı çalışma ile, ufak tefek yan basmalar, ayak rotasyonları gibi problemler de kolay çözülür.

   Metot olarak, normal şartlarda yapılan her şey uygulanabilir. Düz koşu, kros, interval, sürat serileri, yatay ve dikey sıçramalar, çift kale, 5-2, kısacası her şey yapılır, fakat özellikle miktara dikkat edilmelidir. Kumda, yani zorlaştırılmış şartlarda çalıştığınızı unutmamalısınız. Bu dönemde haftada 2-3 kez, toplam 6-7 kez çalışmanız tavsiyemizdir. Çift kale antrenmanın ilk bölümü kumda, ikincisi ise normal çimde devam edilmesi, kontrast metodun ağababası olur ve futbolcuları çok farklı hislere ve seviyelere taşır. Bu antrenmanın süre ve sayı olarak artması, ilerideki hedeflere daha yaklaşılmış anlamına gelir.
   Kumda yapılan durarak 3 adım sıçramalar deparı, 10 adım ''kanguru''lar ise, maksimal sürati ilerletecektir. Seriler şeklinde intervaller ve kroslar maçlarda koşu mesafelerinizi şaşırtacak şeklinde arttıracaktır.Saha artık size mini halı saha gibi gelecektir...

   Çocuklar, kolay gelsin! 

                                                                                                                    Ertan Hatipoğlu

12 Ocak 2014 Pazar

FATİH HOCA'NIN DEVRİMİ





         3 ay önce ‘’Reformist’’ başlıklı ‘’Akşam’’ gazetesinde yayınlanan yazımızda belirtmiştik
…Bu iş sadece reformlarla olamayacağı, daha fazlası gerektiğini vurgulamıştık. İşte, akşam TSYD seminerinde futbolun teknik patronu tüm hatları ile, yapacaklarını anlattı.’’Devrim’’kelimesini vurgulu söylemedi, ama tüm yapacaklarını anlatınca, nihai niyeti ortaya kendiliğinden çıkıverdi. Fatih Terim’in anlattıkları kesinlikle bir devrimin ağababasıdır!

   Fatih hoca kendisine yüklenen bu yüce misyonun sadece reformlarla olmayacağını çok çabuk anladı.’’Aptallığın en-büyük kanıtı,bir şeyi defalarca yapmak ve farklı sonuç beklemektir’’zanederiz her şeyi çok net anlatıyor…’’Ahbap-çavuş olayı buraya kadar!’’sözleri ise, modern futbolda her işin erbabından faydalanması gerektiğini, masörden tut, doktoruna kadar kaliteli elemanların çalışması gerektiğini altını çizdi.’’Eğitim seferberliği başlatacağız’’ sözleri ile, eğitimin sadece yazar çizerlerle değil, ONLİNE çok daha masrafsız ve etkili metotlarla yapacaklarını vurguladı. Biz bu sözleri, tüm liglerin teknik kadroların eğitimini yukarılara taşımakla neredeyse yeminli gibi, algıladık.Türk futbolunda önümüzdeki yıllarda daha fazla bilim, veri ve faydalı metotlar hakim olacağı kesin gözüyle bakmaktayız. Bu konularda Fatih hocanın hamlesi tam zamanındadır, zira Dünya futbolundan uzaklaşmaya başlamıştık.

   ‘’Söylemle eylemi eş zamanlı götürmeye kararlıyım’’derken, yapanların NASIL yaptıklarına, yapamayanların NEDEN yapamadıklarını bakarak bir yol haritası çizdiğini öne sürmekte. Denetim ve kontrol, her aşamada herkese uygulanacaktır.

   ‘’Uzun yılları kapsayan bir çalışma yapmak istiyoruz’’sözlerinin altında bize göre şunlar var; Avrupa şampiyonasına çok rahat gideceğiz, önemli olan Dünya şampiyonasına gitmek ve orada en-azından madalya almak! İşte Fatih hoca’nın gönlünde yatan ‘’arslan’’. Kariyerinde her türlü başarılara imza atmış, ama Dünya şampiyonasında ‘’kılıç sallamak’’nasip olmamıştı…İşte fırsat, Hocamız bu düşlerimizi gerçekleştirmek için her şeye sahip- deneyim, hırs, bilgi, maddi destek ve en-önemlisi- kendini yenme kabiliyeti!

   Tabi, Fulya yengenin desteğini unutmayalım, zira her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır…

   Yolun açık olsun, Hocam!

                                                                                                                  Ertan Hatipoğlu

11 Ocak 2014 Cumartesi

ERSUN YANAL'IN 3 HATASI





           Her antrenörün kariyeri boyunca öğrenme süreci devam etmektedir.Yapılan hatalar devamlı olacaktır,önemli olan onları tekrar etmeden, asgariye getirmektir. İşte kariyeri başarılarla dolu FB yeni teknik direktörü Ersun Yanal! Takımı tartışmasız farklı lider olmasına rağmen, öyle hatalar yaptı ki, kendisi bile geri baktığına ‘’bunları nasıl yaptım?’’diye, hayretler içinde olacaktır.

   Sıra ile gidelim…Hatırlayacaksınız sezon başında temmuz başı ‘’Topuk yaylası’’kampı yapmıştı.Tabi kamp dememiz için bin şahitten fazlası gerekecek, zira Ersun hoca takımını sadece 12 gün orada antrene etti. Bir kere Dünyada başka bir takımın yüksek rakımda, sadece kendisine ait bir tesisi olmadığını vurgulamamız gerekir! Kalındığı süre ise sadece 12 gün?! Peki ne yapmalıydı?
Temmuz ve ağustos aylarında orada kalıp, hazırlık, lig ve ŞL maçlarına helikopter otobüs ile gidip, maçını oynayıp, geri gelinmeliydi. Bize kalırsa orada eylül ayına kadar, ilk ‘’milli ara’’ya kadar kalınmalıydı. Böylece hem faydalı antrenman, sağlıklı uyku ve problemlerden biraz da olsa uzak kalınırdı.

   Gelelim Konya maçına!Maçtan önce ‘’basit hata’’denilen hata yapıldı. Hatırlayacaksınız Ersun hoca takımını Konya’ya 2 gün önce götürmüstü…
1000 m. rakıma  karşı bunu yaparsan, 3 puan ceza ile ödersin! Futbolcuların organizmaları yükseklik  uyum sürecine girmelerinden dolayı, performanslarına konsantre olamadılar ve 3 puan gitti. Bir gün geç gidilse...

   İlk devrenin üçüncü hatasını Ersun Yanal aslında sezon başında yapmıştı.Takımda yedek oyuncularını yüksek sesle beyan edemedi, stratejilerini ise şu klişe ile sınırlı kıldı-‘’ner maça hazır olun!’’. Aralık ayında da bunun faturası ağır çıktı; Karabük maçı kaybedildi ve kupaya ‘’kusura bakma!’’denilmek zorunda kalındı! Kısacası, yedek futbolculardan verim alınamadı, Allah’tan Emenike geç forma girmiş ve golleri ile kasım ve aralıkta bazı maçları kurtarmıştı. Caner, Egemen ve Gökhan’ın sezon başında kart, sakatlık gibi sebeplerden dolayı, maçlarına biraz geç başlamaları, aslında form açısından FB takımı için bir şanstı…

FARABİ der ki, önce doğruyu bilmek gerekir, doğru bilinirse yanlış da bilinir, ama önce yanlış bilinirse doğruya ulaşılamaz!



                                                                      Ertan Hatipoğlu

En okunanlar