Dünya spor tarihi, futbol dahil 3. Evresine girdiğini
defalarca yazılmış, taşlar yeniden oturduğunu, beraberinde ezberler bozulmaya
başlamıştı. Özellikle futbol endüstrisinde yeni çareler, pazarlar, metotlar
devreye girmiş durumda. Bu çerçevede en-aranan şey ucuz yetenek olmuş, tüm
dünyaya dağılan Scout'lar tartışmasız işini çok iyi yaptıkları, nokta vuruşlar
ile hedeflerine gittikleri bir gerçektir.
Yetenek seçimi bir sporun kalkınmasında en-önemli koşul
olduğunu herkes tarafından bilinmektedir.Bu konuda ülke futbolunda hiç bir
problemi olmadığı, tam tersi fazlalığı vardır, diye haykırmaktadır. Bugün
bakıldığında ülkemizde yetenekli genç futbolcudan fazla ne var ki?
Antrenman-eğitim sistemi herhangi bir sporun gelişmesi için
2. önem taşıyan faktördür. İşte burada biz bariz bir şekilde geri kalmakta,
özellikle Avrupa’daki futbolculardan uzaklaştığımız noktadır. Yaklaşık 10
yıldan beri esen yeni rüzgar, eski ezberlediğimiz sistemi süpürürken, bizi tam
anlamı ile, dört yolda kararsız ve bilgisiz yakaladı. O yetenekli çocuklarımızı
bir yere kadar yetiştirir, daha sonra oldukları yerde bırakmak zorunda
kalınmaya başlanmıştı. Kısacası, biz zirve futbolcu yetiştirmekte son derece
zorlanmaya başlamıştık!
Bu durumu gözleyen avrupalı simsarlar, ‘’beyaz karnımızı’’
yakaladılar ve Süper lig’imizin genç, yetenekli, ama ayni zamanda ucuz
futbolcularımızı transfer listelerinin başına koymaya başlamışlardı. Bu süreç
Arda Turan ile başlamış, Diego Simeone gibi teknik adam, kalitesine
kalite ilave ederek, Barcelona’ya satmış durumda! Biz kendimiz yetiştirip bunu
yapsak, ne iyi olurdu, diye insan düşünmemesi mümkün değildir…
Bir diğer ‘’şaşırtıcı’’ transfer hiç kuşkusuz 18 yaşındaki
Bursa’lı forvet Enes Ünal’dır. Manchester City gibi bir Dünya devine transfer
olması güzel, gurur verici bir olaydır. Kabullenmez tarafı ise, kendi kulübünde
ufak ve günlük hedefli hocalara
denk gelmesi ve oynatılmamasıdır. Neticede, 20-ye gideceğine, 4-5-e bırakılmasıdır.
Benzeri durum 21 yaşındaki dev stoper Atınç Nukan için
geçerlidir. Nasıl da bir hoca çıkıp da, 3-4 maçı ‘’riske’’ edip, delikanlıyı
oynatmadı? Bu kadar neticeye odaklı mı Süper ligimiz? Oynatmayanlar şampiyon mu
oldular, diye insanın isyan etmemesi mümkün değildir…
Avrupa'ya transfer olan diğer genç futbolcularımız Batuhan
Altıntaş, Kerem Dinçer, Doğan Erdoğan, Sezer Özmen’i biz yetiştirip, daha sonra
satar veya satmaz olsaydı, çok daha faydalı olmaz mıydı? Ama bunu yapmak için
bilgi, sistem ve emek ister…Bir an önce yeni sisteme uyum ister.
O zamana kadar kulüplerimizin kasaları boş, sportif başarılar unutulmuşa mahkum olacaktır, maalesef!
Ertan
Hatipoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder