Bakü’de 1. , büyük ihtimal tarihinde son Avrupa Oyunları sessiz sedasız sona erdi.
En-azından bizim için…Oysa ki, bu Oyunların ev sahibi sayılırız. Büyük ihtimal
son derken, yarışları organize edecek, en-azından 5-6 milyar dolar harcayacak
başka bir ülke bulunamaz, diye düşünülmektedir. Azerbaycan bir takım nedenler ile
yaptı, ellerine sağlık…İlham Aliyev milli gururunu okşadı, kendi insanlarını
mutlu etmeyi başardı, bu başka bir konu. Tabi, tüm bunları yaparken Olimpiyat
ruhuna ne kadar yakın yapıldı, ayrı bir meseledir…
Türkiye bu Oyunlarda madalya sıralanmasında 14. olurken,
önünde ‘’cüce’’ sayılacak ülkeleri gördü. Azrebaycan’ı pas geçersek, Sırbistan,
İsviçre ve Belarus gibi ülkeler bizi sollamış, bizi adeta ‘’eşofmanlı
turistler’’ kategorisine sokmuşlardı.
Olimpiyat sporu olmayan karate madalyaları çekersek, durumumuz daha net gözükmektedir.
Judo, tekvando ve güreşte bile umduğumuz madalyaları alamazken, seneye Rio’da
ne olacağı bilmek için bakıcı olmamız gerekmiyordur.
Güreşte kulis arkasında konuşulanlar;‘’Biz son baharda Dünya
Şampiyonasına göre hazırlık yaptık!’’
gibi bahaneler çok naïf kalmaktalar. Evet madalya sayısı fazla olabilir,
ama sadece 1 altın ile yetinmek, ev sahibi sayılır bir yerde ve eksik rakipleri
düşünürsek…
Boks’ta her zaman iddialı olan sporcularımız sadece iki
madalya ile koskocam turnuvayı tamamlamış oldular. Belki de en sevindirici
olay, jimnastikte gelen o çok değerli, İbrahim Çolak madalyasıdır. Oralarda bir
kıpırdanma, yılların pası atıldığını herkes tarafından hissedilmektedir.
Bayan voleybolda gelen altın madalya kimselere sürpriz
olmazken, 80 milyon nüfusumuzun
kız sporcuları en-popüler sporu için, normal karşılanmaktadır.
Lafımız bazı işini iyi yapan federasyonlara değil, biz Milli
takımlarımızın seyahatlerini adeta bir turizm seyahat acentesi gibi görenlere,
sadece gezmeyi başarabilenlere yöneliktir. Kısacası, dünyanın parasını harcayarak kendi evinde 14. olmak epey ''zor'' bir iştir...
Bu gibi ''eşofmanlı'' gezilere kim ve ne zaman ''DUR!''diyecek?
Ertan
Hatipoğlu