13 Eylül 2018 Perşembe

FİZİKSEL AKTİVİTENİN ÖĞRENCİ OKUL PERFORMANSINI YÜKSELTTİĞİNİ GÖSTEREN BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR








1. Fiziksel aktivite çocuklarların konsantrasyon becerilerini artırıyor.

    Özellikle test zamanlarda konsantre beceriler çok önemlidir. Araştırmalar neticesinde, test öncesi fiziksel aktivite, beynin bazal ganglion bölümünü, yani konsantre, dikkat bölgesini aktive ediyor.

2. Fiziksel aktivite çocukların dikkat kapsam ve sürelerini artırmaktadır.

     Fiziksel aktiviteli çocuklar her çözüm üzerinde dikkatini daha uzun tutar, özellikle matematik derslerde daha başarılı olmaktalar.

3. Fiziksel aktivite hafızayı geliştiriyor.


    Güçlü hafıza çok önemli olup, araştırmalar fiziksel aktivitenin bu yönde pozitif neticeler ile sonuçlandırılmıştır.

4. Fiziksel aktivite güveni artırmaktadır.

     Kendine güven ve saygı her problemi daha kolay çözer. 

5. Fiziksel aktivite stres ve endişeyi düşürüyor.

     Başaramazsam ne olur? Her şeyi unutursam? Bu tür endişeler neredeyse yok olmaktadır.

6. Fiziksel aktivite yaratıcılığı arttırıyor.

      Alternatif düşünce ve yaratıcılık bir çok vazifelerde başarılı kılıyor. 

7. Fiziksel aktivitenin avantajları zaman geçince artmaktadır.


     Fiziksel aktivitenin kısa olmakla beraber, uzun faydaları var. Uzun vadeli psikolojik faydalar daha büyüktür. Hareketler öğrencilerin nöroplastitesini arttırırken, beyinlerinde daha çabuk öğrenen yolları açılmaktadır.


Ertan Hatipoğlu

İZİ, İZİ, TAMAM, TAMAM..


7 Eylül 2018 Cuma

FORM KİLOLARINA KAVUŞMAK İSTEYENLER









                                   



Form kiloları hiç kuşkusuz her spor dalı için önemlidir. Performans, işlevsel sporlar için olmazsa olmaz bir gerçek olup, sportif form ile kardeş durumdalar. Yüksek seviyeye ulaşmak için her iki durumda oluşumları yakalamak gerekir gerekir.

Form kilolara ulaşmak bazen oldukça zor, meşakkatli bir süreçtir. Sporcular antrenman yapar, vitesleri arttırlar, ama o arzulanan vücut ağırlıklarına kavuşamaz, hedefleyen dereceler bir türlü gelmez olurlar.

Arzulanan kilolara ulaşmak için bazı besleme tedbirleri almanız gerekecek. Antrenman veya antrenmanlar arası 4 saat süre ile karbonhidrat tüketilmez ise, yağ oksitlenmesi ve tüketimini sınırlamış olunur. Bu özellikle yüksek glisemik karbonhidratları etkiler-insülin lipozun etkisini azaltır ve yağ oksitlenmesini sınırlamış olur.

Burada problem daha az karbonhidrat tüketilirse, ayni şarlar altında aminoasit oksitlenmesinin artmasıdır. Diyet yapılır ve yoğun antrenman yapıldığında kilo kaybı ile beraber kas kütlesi kaybedilmektedir. Bu durumdan anlaşıldığı gibi, elit sporcular en-çok korkarlar. Güç kaybı hiç bir sporda başarı getirmez...

Başka enteresan tarafı, özellikle uzun antrenmanlarda, yağlı asitlerin oksitlenmesi artarken, karbonhidrat tüketimi azalmaktadır. Bilindiği gibi, yağlar antrenman sırasında aktive olur, ama karbonhidrat takviyesi eksik ise, iyice coşarlar. Buna rağmen, protein emilimi mümkün olduğundan, tüketilmesi şiddetle tavsiyemizdir.

Antrenmanları bölerek, daha fazla yağ yakılabilir. Yağ depolama zaman ile görülen bir gerçek, ama 2. özellikle geç saatlerde antrenmanlar ile, ‘’savaşı’’rahat kazanılır.
Sabah erken, aç karna, orta şiddetli antrenmanlar ile, yağ yakılır. Antrenman öncesi karbonhidrat tüketilmez ise, düşük kan şekeri ortamı, kasların yükleme uyumunu artırırken, yağ oksitlenmesini hızlandırır.

Toparlayalım:

Yağ yakmak istiyorsanız, antrenman saatleri etrafında karbonhidrat tüketmeyin!
Yağ yakmak istiyorsanız antrenman yoğunluğu düşük tutmalısınız! Yoksa kas kütlesi kaybedersiniz. 
Kas kütlesi kaybını önlemek için kazein proteini veya BCAA, antrenman esasında alabilirsiniz!
Çift antrenman yaparak vücudunuzdaki yağların kümelenmesini önleyebilirsiniz!
Sabah antrenmanları daha hafif, günün ilerleyen saatlerde, enerjiniz arttığında, daha şiddetlisini yapın!

Ertan Hatipoğlu

22 Ağustos 2018 Çarşamba

SEN GİT MARTA GELSİN!


           




İngilizlerin futbolu keşfettikleri bir gerçek, galiba...Adamlar bu oyunda kullanılan bir çok termini tüm dünyaya kabul ettirmiş, katkıları hakkında yazılırsa, çok usun boylu olacaktır.

Özellikle son yıllarda, bizim futbolumuz açısından bakılırsa, bir terminleri var ki, insanı fazla düşündürmekle beraber, haklı olduklarını göstermektedir. İngilizler takım başındaki teknik direktörlere ‘’SELECTİONER’’derler...Anlamı ise, seçmek, seçici, selekte yapandır. Bizde ise, ayni kişilere ‘’TEKNİK DİREKTÖR’’, ‘’ANTRENÖR’’, ‘’ÇALIŞTIRICI’’, ‘’HOCA’’ derler. Anlamları ne olursa olsun, İngilizlerin kullandıkları terminden oldukça uzaktır.

Bizim futbola bakılırsa, özellikle son yıllarda, takımların başındaki kişiler, çoğunlukla İngilizlerin kullandıkları termine daha yakınlar. Onlara ‘’antrenör’’, ‘’çalıştırıcı’’ demek çok komik düşer, zira onlar sadece, bıkmadan, usanmadan ‘’transfer değirmeni’’ile uğraşırlar. Daima ellerindeki futbolcular yetersiz, formsuz, yeni transferler ile ilgilenirler. Daima Avrupa'yı hedef gösterip, yeni futbolcular peşindeler. Bir çoğu daima başarısız olurlar, ama seneye yine , bazen daha iyi takımların başında görmekteyiz.Genelde suçu başka yerlere atarak...

Yarım asırda bir başarı geldiğinde de, ‘’biz yaptık, biz yarattık, yetiştirdik!’’diye, övünüşle kalmayıp, bizim medyayı da bu yönde kanalize etmekteler. Oysa ki, o takımlarda çok sayıda asıl kahramanlar, gerçek yetiştiriciler var...Yardımcı antrenörlerden tutun, kondisyon, bireysel performans hocaları, masörler, diyetisyen, psikolog...

‘’Sen git, o gelsin’’ çok kolaydır, bunu her takımına gönül vermiş taraftar görür, yapar da...Kolay olmakla beraber, takımların kasalarını boşaltan, borçlara sokan, çoğunlukla Milli menfaatine yaramayan döngüdür. 

Sakın yanlış anlaşılmasın, bizim takımların başlarında ‘’çalıştırıcılar’’yok mu, var. Onları her yazın ortalarında, takımı bayırlarda koşturduklarını, yüksek yaylalarda çift kale oynattıklarını görmekteyiz. Onlar var gücüleri ile ‘’git, seni istemiyorum!’’yerine ‘’olacak oğlum!’’dedikleri duyulmaktadır. 

Onlar gerçek çalıştırıcı, hocadır!

Ertan Hatipoğlu

5 Temmuz 2018 Perşembe

TOPARLANMAK İÇİN BASİT YAPACAKLARIN


                             








Toparlanmak yüklenmek kadar, belki de daha önemli bir süreçtir. Her antrenmana daha büyük, daha sağlıklı ve taze dönmek için toparlanmayı bilmelisin. Toplamda fark atman için..

Özellikle çok yüklemeli antrenmanlardan sonra vücudu soğutmalısın. Kas dokuların toparlanması, şişliklerin gitmesi ve laktik asit dağılması için 5-6 dakikalık yavaş koşu ile deneyebilirsin. Kontrast duş veya çok sıcak duştan sonra buzlu küvetle devam eder, keyfine de varırsın.

Düşük glisemi endeksli gıdalar gün boyu enerji vermelerine rağmen, yüksek glisemiler, beyaz ekmek, kuru üzüm, kavun gibiler antrenmandan sonra tüketilirse, kana fazla glikoz girecektir.

Antrenmandan 30 dakika sonraya kadar, protein ve karbonhidrat kombine edilmesinden faydalanmalısın. Karbonhidratlar insülini yükseltirken, o görevini yerine getirerek, proteinleri ihtiyacı olan kas hücrelerine gönderecektir. Proteinler toparlanmanın fazladan ihtiyacı olan maddelerdir. Karbonhidrat ve protein oranı olarak 4:1 uygun görülmektedir.

Antrenmandan hemen sonra, sıcakken, esnetici hareketler yapılmalı, kasların sertliğini gidermeli ve vücudunu temizlemelisin. Kediler gibi...

Antrenmandan sonra masaj kas ağrılarını giderirken, gerginliği azaltır ve kas liflerin onarılmasını sağlamaktadır. Masajını ihmal etme, vaktim yok deme!

Masaj rolerler üzerinde yuvarlanırken, değişik kas gruplarını rahatlatır, omurganı uzatırsın.
Kiraz suyu antioksidan etkisi ile, intihaplanmayı durdurma özelliği ile, toparlanmak için tek başına bile bazen yetecek durumda! O biçim, yani...

Antrenmandan 2-3 saat sonra, vücut ilave sudan ihtiyaç duyar. Antrenmanlarda kaybedilen sıvıdan 1,5 misli kadar fazla tüketmelisiniz. Her antrenmandan önce ve sonra kantara binmeli, ne kadar sıvı ihtiyacın var, kendin görmelisin.

Antrenman herkes yapabilir, ama toparlanmayı sayılı sporcular becerir. Onlar da yıldız veya adayı...


 Ertan Hatipoğlu

En okunanlar