Özellikle elit
sporda antrenman kadar önemli kaliteli bir toparlanmadır. İşin sırlarından bir
tanesi de, budur. Yoksa, bir çok sporcu, belli dönemde deyim yerindeyse, torbayı
kafasına geçirip, ''ölümüne'' çalışabilir, ama sonuçta hedefine ulaşanlar sadece
bazılarıdır... İşte, o az olanlar başarıya giden formüllerinden belki de
en-önemli olanını bilirler. Ne kadar antrenman-o kadar toparlanma, yani çok
antrenman, ama karşılığında - denk toparlanma!
Kas-beyin
hücrelerin toparlanması sadece elit sporu değil, normal sağlık için
çabalayanların da ilgisini çekmektedir. Onlar da bir sonraki güne daha diri,
zinde çıkmak, bir sonraki dönemlerin zorlaştırılmış vazifelerini daha kolay
geçmek peşindedir.
FLOATİNG – son
yıllarda başvuruları fazlaşılan bir toparlanma aracıdır. 45 dakikalık bir seansta 5-8 saat uyku çekmesine
denk gelmektedir.
Floating ‘’suyun
üzerinde yüzme’’ anlamına gelen bir ingiliz termindir. Kendini bir egzotik denizin, sandal üzerinde sırt
üstü yatarak hissi vermektedir. Sadece deniz yerine havuz veya kapsül, sandal
yerine de sırt üstü rahat yatan sporcu...
Rahat yatmasını
sağlayan suda yüksek ingiliz tuz konsantresidir. Ölüdeniz'den daha fazla
olduğundan, batmak mümkün olmamaktadır. Suyun ısısı 34 derece cıvarında, hafif
müzik veya tam sessiz bir ortam...Duygu, görsellik, duyum, dokunma, koku
dinlenmektedir. İnsan uyku ve uyanmanın tam ortasındadır...
İngiliz tuzun
başka özellikleri var. Tüm tuzlarda olduğu gibi sodyum değil, magnezyum
içermektedir. Deri yumuşak ve esnek olurken, kaslarda laktik asit oluşumu durdurmaktadır. Bundan dolayı
kas ağrıları yok olurken, toparlanma hızlanarak, daha sonraki antrenmanlara
daha duru çıkılmaktadır. Özellikle kas büyümeyi arzulayanlara şiddetle tavsiye
edilir!
Beyin hücre
yenilenmesinden dolayı yoğun, stresli çalışanlar için de çok isabetli bir
yöntemdir. Ülkemizde, büyük şehirlerde floating git-gide daha fazla popüler
olmakta.
Kalp hastaları,
kulak rahatsızlıkları olanlar, enfeksiyon olanlar, epilepsi, kapalı ortam
korkusu( kapsül için) alkol ve uyuşturucu etkisinde olanlara tabi ki,
sakıncalıdır!
Ertan Hatipoğlu