17 Aralık 2014 Çarşamba

İTİRAF EDİYORUM...



                 Spor Bakanı-Akif Çağatay Kılıç’a  açık mektup, 1. bölüm


Sayın Bakanım, Size ulaşmaya denedim, ama nasip olmadı...Göreve  yeni sayılır geldiğinizden,  patron olduğunuz TÜRK sporunda yaşanan bir çok olayı gözünüzden kaçmış olabilir refleksimle, daha net bilmeniz için, Size yazılı olarak vermeye, itiraflarda bulunmaya karar verdim.

Her şey kasım ayı 2011 yılında başladı... TMOK Doping Kontrol Komisyon'u ile  Atletizm Federasyonu arasında bir protokol imzalandı. İmzalar dönemin malum başkanı  değil, ben imzalamıştım! Protokol'ün içeriği, doping ile müşterek savaşa yolu açmış olduğundan kerhen imzalasam da, kendi bildiğim yoldan yürümeye, başarılı olmaya kafamdan hiç çıkarmamıştım.

Mayıs 2012 İzmir’de sezonun ilk yarışı olan Kulüpler arası Süper lig yarışlardan önce, protokol gereği gelen doping görevliler ile malum nedenlerden dolayı, ‘’yarın gelin!’’ ‘’hiç gelmeyin!!’’ gibi pazarlıkları Başkan değil, ben yapmıştım. İmzaladığım protokolü yüzüme sokarak, gitmedikleri gibi, görevlerini yapmaya başladıklarında, yanıma gelen ve malum mazeretlerini öne süren sporculara, ‘’Yarışa girin, korkmayın!Ben hallederim!’’ diyen de bendim, Başkan değil. Daha sonra dopingli oldukları anlaşılınca, onlara 8 ay boyunca ceza vermekle zorlanan da bendim, başkası değildi.

İki hafta sonra, Ankara’da yine Doping yetkilileri geldiklerinde, bu sefer onları tartaklatmaya, ne pahasına olursa olsun, görevlerini yapmamaları için emri veren yine benim, Sayın Bakan...
Sporculara ‘’Olimpiyat barajı geçin,  doping kontrol yok!’’ diyen  Başkan değil, benim, Olimpiyatta ise, Kerin Melis Mey malum nedenden dolayı finale çıkmayınca, merak eden tüm basın mensuplarına o pişkin yalanı söyleyen de benim, kusuruma bakmayın, artık!

Olimpiyat şampiyonu olmuş, tarihimizde ilk defa bunu başarmış bir sporcuyu, başı derde girince, süreci iyi yönetemeyen de benim. Yaklaşık bir yıl boyunca çöpü halının altına süpürdüm, adamların sinirleri ile iyice oynadım. Ve neticede türk atletizmine ‘’haç seferine’’ davetiye çıkartmıştım... Resmen elimi, yüzümü bulaştırdım, sonuç yükünü şimdi siz bizzat omuzlarınızın üzerinde taşımaktasınız.Papa Masata Diack ile sporcu kurtarma pazarlık(rüşvet!) masasında ben vardım, ben İstanbula davet ettim, Başkan Mehmet'in oralarda gölgesi bile yoktu... :)

Akdeniz oyunlarından önce, Avrupa Milletler Kupasında, bir elit sporcumuz Londra’da ölüm yatağındayken ve nedenini tüm Dünya öğrenmişken, Başkan sonuna kadar, kafile başkanı olarak yanında kaldı. Kaçan, Mersin'e gelen yine bendim, diğer sporcularımız yokluğumda koşamazlar, madalyaları alamazlardı, çünkü...

2013 yılında bir kaç ayın içinde 55-e yakın sporcumuzun yakalanmasında suçu antrenör ve sporculara atan benim, Başkan kendini kurtarması için öyle şeyler yaptığına inanmıyorum!

Zar zor istifa etsem de, paçayı kurtardım, şimdi  Akdeniz sahilinde eski federasyon kankalarımla birlikte ‘’Koşu city’’ adında lüks villalar inşa etmekteyim. On yıllığına, aylık 10.000 TL bağlattığım eski sekreterim de mevcuttur. Çip-çip yapıp, mangallar yakmaktayız. Attığım taşları siz hepiniz çıkarmaya devam edin, benim keyfim yerinde, yarın öbür gün yine volelerimi vurmak için moral ve kuvvet topluyorum. Kendimi de temize çıkardım, yıllarca hizmet eden hocaları köpekler yesin! ''Ömür boyu spordan men'' cezası az bile, ahirette de devam etmesi gerekirdi...

Sakın şu İAAF-nın son skandalından, The Telegraph  gazetesinin açıkladığı 150 yakalanmış, ama rüşvet ile kurtarmış, aralarında 2 türk de bulunan atletlerle ilgili herhangi bir soru eski  Federasyon Başkanına sormayın! Onun haberi yoktur, bana sorun, ben bilirim, sayın Bakanım...O konu çünkü en-kısa zamanda kapınıza dayanacaktır ve sizin hiç bir sorumluluğunuzun olmadığı takdirde, yine taşları kuyudan çıkarmak zorunda kalacaksınız...

Sayın Bakanım,  mektubumun 2. bölümünde tam altınızda, yani Atletizm Federasyonun tam tepesinde neler olmuş  ile bir sürü itirafım olacak, adını da ‘’Teşkilat’’itirafları adı altında, Size yazmayı düşünmekteyim.

Şimdilik sağlıklı kalın, hürmetler, efendim!

                                                                                                Ertan Hatipoğlu- torbacı!? :)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En okunanlar