6 Ocak 2016 Çarşamba

İMPORTANTE REZULTATİ







Bu sözler ile, Fatih Hocamız özellikle futbolda meslektaşları için neyin önemli olduğu açıkça ifade etmektedir. Netice alamayan hiç bir antrenör görevinde kalamaz, ayrılış biçimi sadece bir teferruattır.

Real Madrid 3 senelik anlaşması olmasına rağmen, hocası Benites’e 7 ayda kapıyı gösterdi. Ondan önce ayni kaderi Brendan Rodgers ve Jose Mourinho paylaşmışlardı. Onların da uzun anlaşmaları vardı, ama çabucak kovuldular. Van Gaal’ın durumu malum…

Futbol’da başarısızlıklara karşı alerji çok ciddi boyutlardadır. Bizim hocalarımız bunu anlasalar, ‘’mesleğimiz ayak altına alınıyor!’’gibi inlemeleri keser, bir sonraki görevlerinde çok daha başarılı olurlar. Sonra, onların şikayetleri çok objektif sayılmaz. Yenebilirsen, zaferlere koşabilirsen, antrenör mesleği oldukça güvenli ve garantilidir. Kaybeder, kontrolü elinde tutamazsan, istikrarı unutman gerekir.
Adın Jose, Brendan, Rafa da olsa... 



                                                                                                                         Ertan Hatipoğlu

5 Ocak 2016 Salı

ARTIK YIL




Bu yıl her dört yılda bir olan artık yıldır. Astrolog, falcı, yıldız sayanlar bu yıl neler olacak tahmin etmekteler, ama dünyanın bildiği Olimpiyat, olacaktır!

Eskiden olsa, hemen madalya tahmininde, ülke sıralama bahislerinde bulunurduk, ama madalya çok zor kazanmaya başlayınca, onların da aslında artık anlamı kalmadı…

Madalya depomuz halter bitti, artık B ve C gruplarda, egzotik ülkeler ile yarışmaktayız. Güreş, boks gibi mücadele sporlarda Avrupa ve Dünya şampiyonalarında aldıklarımız 1-2 madalya, çözemediğimiz nedenlerden dolayı Olimpiyatta gelmiyor. Atletizm ve yüzmede çeyrek ümidimiz olsa da, Olimpiyat pistinde ve havuzunda yok olmaktadır. Jimnastik malum...      

Ülkemizin en-popüler sporunda, bayan voleybolunda daha vize alamadık, erkeklerimizin adı bile geçmemektedir. Bayan basketbolda Olimpitata direkt değil, elemelerine katılma hakkı kazanmış, erkeklerin ise, o şansı da bulunmamaktadır.

Eskiden olduğu gibi, çıkılıp: ‘’Bu Olimpiyatta 5 altın, 5 gümüş ve 5 bronz madalyası bekliyorum!’’diyen de yok.

O zaman bize düşen:’’Madalya istemiyoruz!’’ Her okulun salonu, her mahallenin oyun parkı olmasını istiyoruz. Beden-eğitimi derslerin haftalık 4-5 olmasını istiyoruz. Çocuklarımız sağlıklı büyüsün, diye!



                                                                                                            Ertan Hatipoğlu

3 Ocak 2016 Pazar

AKILLI OLMAK, HESAP ZAMANI - 2





Futbolda sıkça duyarız: ‘’80% oynasın, ama her maç oynasın!’’, diye…Bu sözler ülkemizin en-yüksek seviyede bulunan futbol hocalarımızın ağızlarından da çıkmaktadır!? Belki, kısmen sezonun lig maçları için denilebilir, bir ortalama performans değerlendirmesi olarak ele alınabilir, ama özellikle Euro 2016 için son derece geçersiz, başarıdan milyonlarca ışık yılı uzak bir düşüncedir. Avrupa şampiyonasında, o bir aylık dönemde futbolcularımız sportif formun zirvesinde olmaları gerekir. Ne kadar çok formda futbolcu ile gidersen, o kadar başarılı olma şansın artmaktadır. Oralarda ‘’80%’’ gibi ‘’antrenmanlı’’ durumlar son derece yetersiz kaldıkları aşikardir. O tür organizasyonlarda sadece ve sadece ‘’formda’’durumlar karşı takımlara etkili olabilir.

Millilerimizin sportif formu bu sezon üçüncü kez tavan yapmak zorundadır. Bu gerçek daha ilk algılandığında zor olduğu anlaşılması ile birlikte, asla imkansız değildir!

Birinci ‘’kalkışları’’ güz döneminde, hem kulüplerin başarısı, hem de Milli takımımızı finallere gitmesi için gerçekleşmişti. İkinci kez forma girmelerin temelleri şu anda ligimizin 2. Bahar dönemi için atılmaktadır. Bir çok milli futbolcularımızın kulüplerinde şampiyonluk ve diğer hedefleri vardır. Burada çok önemli bir ayrıntıyı belirmek zorundayız; O hedefler ne kadar çabuk gerçekleşirse,  onlara o kadar yılın en-önemli forumuna hazırlık, konsantre zamanı kalacaktır. Kısacası, şampiyonluk ve diğer lig klasmanları en-geç Nisan ayı sonunda belli olursa, millilerimiz Avrupa Şampiyonasının ilk maçlarına daha hazırlıklı ve formda girme şansları artacaktır.

Asıl mesele, bu çocukların sezonun 3. kez  forma girmesindedir. Sportif form, bilindiği gibi, en-çok iki ay sürer ve kesinlikle, ondan sonra kaybolmaktadır. Fiziksel niteliklerin düşüşü ile birlikte, sportif form düşer. Onu yeniden kazanmak, çanlandırmak için en-azından 3-4 haftalık bir ‘’ilave’’, ‘’yükseltme’’sürece ihtiyaç vardır. Fransa’da ilk maçlar 10 Haziran’da oynanacak, lig maçları ise, 22 Mayıs’ta bitmektedir. Bir hafta geriye alınsa, millilerimiz için çok daha rahat çalışma, kamp zamanı yaratılacaktır. Muhtemel sakatlıkların geçmesine imkan tanınacak, lig heyecanı unutulup, hedefe kilitlenilecektir.

2. Yarı itibarı ile, TFF teknik kurulunca yapılacak bazı hamleler vardır, onları ve 3-4 haftalık ‘’ilave’’ve süper forma girme döneminde ne gibi antrenmanlar, toparlanma metotlar kullanılır, önümüzdeki yazılarımızda kaleme alacağız.



                                                                                                Ertan Hatipoğlu

30 Aralık 2015 Çarşamba

AKILLI OLMAK, HESAP ZAMANI

           



2016 yılında, hiç kuşkusuz futbol hayatımızın en-önemli forumu Avrupa Şampiyonası olacaktır. Biz türkler, Avrupa Şampiyonalarına başka bakmakta, fazladan önem vermekteyiz.Oralarda başarılı olmak, bize ekstra keyif pompalar...
Milli takımımız bu savaşta hem saha, hemde kulis mücadelesi vermek zorunda. Aslında bunlar birbirinin ayrılmaz parçalarıdır, ayrı tutarsan, birini ihmal edersen, başarılı olman imkansız gözükmektedir.

Saha savaşının en-büyük kozu, iyi hazırlanmaktır. Süper ligimizin son maçları 22.mayıs'ta oynanacaktır. Bu son maçlar 1 hafta geriye alınırsa, Milli takımımız için 10 hazirana kadar daha rahat bir hazırlık, daha doğrusu son detaylari daha net belirleme şansı yaratılacaktır.

Saha savaşında başarılı olmak için ikinci kuralı, güçlü ve geniş kadro ile gitmektir. Son gittiğimiz Avrupa Şampiyonasını hatırlamamız yeterlidir. Dar kadro yüzünden finale çıkamadık, elimize gelen şansı harcadık…İşte burada kulis çalışmaları ile bağlantılar olmaktadır. Bir Fernandao’yu örneğin, türk statüsüne geçirmek için, sadece vatandaş yapmak yetmiyor. FİFA-dan onay da gerekiyor.

Grup elemelerimizde son 4-5 maçımızı hatırlayalım! Eğer o maçların sadece birisinde çok net bildiğimiz ‘’katil’’hakem gelseydi, biz 2-3 gün yazar, çizer, daha o kadar örneğin fransız mallarını boykot edip, unuturduk. Tabi, Avrupa Şampiyonasını da…

Michel Platini’nin gitmesinden sonra, futbolun her alanında yolumuz açıldı ve bu bizim için net bir işaret olarak algılanmalı. 26.şubatta yapılacak FİFA Başkanlık seçimlerden önce rüzgarın esiş yönünü çok net algılamalı ve gereken hamlelerle yeni Başkan’ın yanında yer almalıyız. Rüzgarın yönünü dedik de, onu artık ilk okul çocuklar bile algılamış durumda. USA ve İngiltere’de öğrenim görmüş Ürdün prensi Ali bin El-Hüseyin hiç kuşkusuz Dünya futbolun yeni başkanı olacaktır. Onu desteklemek ve yanında olmak bizim futbol konforumuzu çok etkileyecektir.

Çinli’ler ne iyi demişler: ‘’Değişim rüzgarları esince, aptallar duvar örer, akıllılar ise, yel değirmenleri yaparmış’’



                                                                                                                    Ertan Hatipoğlu

27 Aralık 2015 Pazar

EVİNDE ANTRENÖRLE YAŞAYAN YILDIZ




Beşiktaş’ın genç futbol yıldızı Gökhan Töre sportif hayatının belki de en-doğru hamlesini yapıp, Almanya’dan kendine özel bir antrenör getirtti. Bu olay kendi takımında futbolcu arkadaşları tarafından şakalara neden olsa da, özellikle Gökhan için son derece akıllı bir hamleydi. Self kontrolü oldukça gerilerde biri için, günde 3-4 saat antrenman zamanı gözetimi çok yetersizdi…Geri kalan kocaman 20 saati de kontrol altına almak, özellikle geçen yıllarda yaşanan bar, otel ve bilinmeyen onlarca tehlikeli hadiseden sonra, yapılacak en-mantıklı hamle bu gözükmektedir.
Bakalım özel koç neleri raylarına sokup, düzeltiyormuş!

İlk önce, sporcunun hedef ve amaçlarına göre bir günlük antrenman, beslenme, toparlanma ve özel hayat planı yapılmaktadır. Anatomik, sağlık ve hematoloji raporlara göre, gereken düzenlemeler uygulamaya sokulur. Beslenme, sakatlık önleyici hareketler onların en-çok bildikleri yerlerdir. Yapılan futbol antrenmanların analizleri, zaaf yerleri, fazlalıkları tespit edilir, işlevsel durumlar kontrol altında tutulur. Yıllarca gelişimi duran bazı fiziksel niteliklerinizin bu durumdan çıkıp, ilerlemesini sağlanmaktadır. Özel koç sporcunun hedefine giden en-kısa yolu tarif edip, kontrol etmekle görevlidir. Motive etmek onun öbür adı olup, kendi ilerlemenizin görmenize ve daha önemlisi sabırlı olmanızı terbiye etmektedir. Kısacası, özel koç her gün kendinizi yenme dersleri vermektedir. Acılara her gün olmasa da, sıkça sarılabilmeyi öğretmektir.

Bu meyanda, Gökhan Töre tüm yıldız futbol adaylarına örnek olacak bir sporcudur. Beşiktaş ve Milli takımızın hedefleri doğrultusunda paralel hareket eden bir futbolcu herhalde, Fatih Terim gibi bir pedagog ve üstadın gözünden kaçmayacaktır!


                                                                                                                    Ertan Hatipoğlu

15 Aralık 2015 Salı

FENERBAHÇE YOLU





Başka yazılarımızda defalarca vurguladığımız gibi, Fenerbahçe takımı hocasını geç belirledi, ön elemeli sezonuna geç ve telaşlı başlamıştı. Bunun yanına antrenman, kamp yeri ve kalım süreci gibi hatalar yapılınca, takım Shaktar engelini aşamadı ve Şampiyonlar Ligi'ne merakla kurduğu o kadroyu mundar ediyordu. Temeli olmayan, aceleci, yanlış hazırlık takımı ancak maçtan-maça ‘’antrenmanlı’’ duruma getirirken, arzulanan ‘’formda’’ durumdan eser yoktu…

Kasım ayın ikinci bölümünden itibaren takımda gözle görülür canlılık gelmiş, Süper'de liderlik ve Avrupa Ligi'nde başarı geliyordu. Bu başarının altında takım için şanslı sayılacak bir kaç etken vardır.
Birincisi, Gökhan Gönül’ün erken sakatlanması ve yaratılan rahat hazırlık ortamı. Yıldız futbolcu takımın gereksiz telaşlarından uzak, yaklaşık iki ay ferdi çalıştı ve geri geldiğinde, takıma katkısı ile, herkesi büyüledi. Bu konuda benzer örnek Alper Potuk olayıdır. Alper takıma uzun bir süre giremedi, rahat  hazırlandı ve kendi saatini sabırla bekledi. Sonrası malum…
İkinci etken
takıma sonradan katılanlar, yani hazırlıklarını başka takımda, telaşsız hazırlananlardır. Volkan Şen ve Ozan Tufan gibileri…
Üçüncü etken ise, takımın kendi yüksek performans potansiyelidir. Kimse için şüphe yok ki, bu takım iyi hazırlansa, Şampiyonlar Lig’inde başarılı olurdu. 

Olanlar olmuş, zararın neresinden dönersen kardır, demişler. Teknik Direktör Pereira dolaylı da değil, yukarıdakilerini direkt itiraf etti! Kabullenmiş günah, yarım günahtır misalı, ne yapılması gerekir?

Birincisi, ikinci yarıya çok kaliteli, gerçek hazırlık yapılmalı. Yaklaşık, sadece 3 hafta ara olduğundan, bu süre uzatılması gerekir. İlk yarı sonuna kadar kalan 2 maçta 2 puan kaybetse bile, hazırlıklarını hemen başlaması gerekir. Böylece, hazırlık süresi 3 değil, 5 hafta olup, arzulanan sportif forma girilecektir. Yani, son Gençler deplasmanı ve Sivas maçına antrenman ‘’kesmeden’’, yüklü girilmesi gerekir. Bize kalsa, 2 devre ilk Eskişehir maçını da bu sürece ilave edilmesi gerekir. Böylece, hazırlık dönemi 2 aya kadar uzar ve o zaman takımı kimseler tutamaz!


Yıldızlar bile…

                                                                                                           Ertan Hatipoğlu


En okunanlar