7 Ekim 2016 Cuma

MİLLİLERE TEŞHİS VE TEDAVİSİ

               




Akşam maçı için teşhis net - yüksek rakım ve kıta iklimine bitmemiş uyum süreci! Bu teşhisin tüm belirtileri, tüm çıplakları ile akşam görünmekteydi. Tempoyu yüksek tutan rakipti.Sadece skor avantajı ve geleneksel son dakikalar çekilme durumlarda, bastırıyor gibi görünmekteydik. 

Bunun sebebi YORGUNLUK ve birçok ''kardeşleri'' uykusuzluk, yüksek nabız, baş ağrıları, iştah kaybı, koordinasyon bozukluğu, karışıklık, yavaşlamış düşünce, bazen de nadir de görünse, mide bulantısı. Bunlar az veya çok miktarda takımımızda vardı. Yanlış paslar, top kayıpları, kaotik şutlar, topu genelde rakipte bırakmalar…Gerçekten giden, kaybedilen puanlara üzülmemek mümkün olmuyor.

Tüm filmi geri alırsak, Milli takımımız için farklı secenek vardı, ama farz edelim yok ise, ne yapılmalı?

Konya’ya ulaşır ulaşmaz 2-3 adaptojen  kullanarak, içilen sıvı miktarını normalinden 2 misli artırmalıydı. Böylece kuru kıta ikliminde ve yüksek rakımda artan solunum ile giden sıvı miktarını tamamlamış olunurdu. Yeşil yapraklı sebzeler, enginar, salatalık, sarımsak, kereviz, kuşkonmaz, marul, pancar, kabak gibi idrar söktürücü gıdalar tüketilmeliydi. Bunlar böbreklerden bikarbonat serbest bırakırken, kanda asitleri artırırlar. Böylece bozulan nefes ritmi normale daha çabuk dönerdi. Kısacası, bazı tedbirler alınarak, 3 günde 1000m. rakım ve kıta iklimine uyum sağlanabilirdi.

Aslında tüm bunlara, onca zahmete gerek yoktu. Takımı pazartesi günü Konya’da değil, Riva Kamp-Eğitim Merkezinde toplanırdı. Çarşamba sabah antrenman, öğle özel uçak ile Konya’ya gidilir, hem maç, basın toplantısına, hem de akşam 20-20.30 gibi, istenilirse statta ter antrenmanı yapılabilirdi. Takımı hiç bir sürece sokmadan bu Ukrayna’yı yenip, moralimiz yüksek, İzlanda maçına konsantre olunurdu.

İzlanda maçı dedik, iyi haberimiz var… O maçta uyum sıkıntısı çekmeyeceğiz! Allahtan...
  



Ertan Hatipoğlu

5 Ekim 2016 Çarşamba

İŞİMİZ YİNE O’NA KALDI…

    







Ulusal futbol takımımız yarın Konya’da çok önemli Ukrayna sınavına çıkıyor. Bu tür turnuvalarda, ‘’kendi evinde puanlar kaybetmeyeceksin!’’prensibi her zaman geçerlidir. Saha içi ve dışında hataları asla kaldırmaz, takımın tam odaklı olması mühimdir.

Saha içine daha girmeden, dışında maalesef hatalar ile başladık. Takım pazartesi günü öğleden sonra Konya’da otele kampa alındı. Hem daha iyi konsantre olmak , hemde Konya’nın 1000 metre rakımına ve kıta iklimine uyum sağlamak için…Niyet güzel, ama bilim açısından son derece sakıncalı, hatta affedilmez bir hatadır! Kadroya baktığımızda, tüm futbolcuların deniz seviyesinde ikametgah ettikleri görünmektedir. 3 günün içinde, yani perşembe maç gününe kadar, adapte olamayacakları her konuya vakıf olan bilmektedir. Kısacası, perşembe akşamı futbolcularımız bir değil, iki süreçle mücadele etmek zorunda kalacaklardır. Birincisi, maçın getirdiği fiziksel yükleme, ikincisi-organizmaların rakıma ve iklime adapte olmak için devam eden süreç ile.

Yanlış anlaşılmasın, rakiplerimizi Konya gibi bir yere getirmek isteyen düşünceye karşı asla olmadık! Hatta bu silahı kullanmanın taraftarıyız, ama bunları yaparken, rakiplerimize karşı üstünlük güderken, bilim ile yapmamız gerektir. Böyle, pata-küteler ile değil!

En son Konya’da yendiğimiz İzlanda maçı bizi yanıltmasın. O maçtan önce yine ayni hatayı yapmış, ama İzlanda takımı da bunu yapmıştı…Onlar da Konya’ya şaşırtıcı bir şekilde 2 gün önce gelmiş, uyum sürecine girmiş, maça çıkmışlardı.Maçı hatırlarsak, her iki takım, fiziksel açıdan, neredeyse yerinden kıpırdayamıyor, son dakikalarda Selçuk İlhan’ın o füzesi olmasa, puanları oracıkta bırakmıştık.

Şimdi işimiz çok daha zor olacak. Şevçenko’nun takımı Konya’ya çok akıllı bir şekilde son anda, yani bugün sokulmaktadır. Onların futbolcuları uyum sürecine girmeden, yarın akşam maçlarını oynayıp, kaçacaklardır. Onlar Konya gibi deplasman maçı gidiş için iki opsiyondan birini seçip, doğruyu yapmış durumdalar. Biz ise, ikisinin tam ortasındayız…

Allah yardımcımız olsun!


Ertan Hatipoğlu

3 Ekim 2016 Pazartesi

DOĞAL OLARAK SEVİYESİNİ YÜKSELTİN!

   










Elit sporda testosteron seviyesi yüksek olması bir çok avantaj sağlamaktadır. Toparlama süreci azalırken, günlük antrenman hacim ve yoğunluğu artırmaktadır. Ayrıca, antrenman neticeler yüksek olunca, moral açıdan da pozitif yansımaktadır. Doğal olarak testosteron seviyenizi yükseltebilir, yapmanız gerekenlere dikkat etmeli, ısrar etmeniz yeterlidir.

Birinci adım daha fazla yağı ve kolesterol tüketmekten geçer. İşte, size belki de bilmediğiniz bir şey: kolesterol doğanın steroididir! İnsan beyni onunla doludur ve sayesinde görevini sürdürmektedir. Son araştırmalar erkeklerde kolesterol ve yağlar, testosteron  normal oranı ile, denk geldiklerini göstermiştir.Sabah kahvaltıda yumurtalı pastırma tüketmeniz bu konuda ihtiyaçlarınızı rahat karşılayacaktır. Tahıllı ve susamlı yiyecekleri biraz kenara itip, dedeleriniz gibi beslenmeye başlamalısınız!


Testosteron seviyesi düşmesi için başta neden yanlış vitamin tükenmesidir. Alınması gereken üç maddeyi sıralanması gerekirse, şöyle sıralanılabilir: Vitamin D, Magnezyum ve  çinko. Bazı antrenmanlarınızı dışarıda, doğal ortamda yapmanız, Vitamin D tüketim açısından faydalı olaşacaktır. Diğer iki madde gereken gıdalardan temin edilebilmektedir.

Şeker vücutta insülin seviyesini yükseltirken, testosteron seviyesin düşürmektedir. Şeker tüketiminden 2 saat sonra testosteron seviyesi oldukça düşer. Ondan uzak durmaya özen göstermelisiniz!

BCAA tipli amino asitler kesinlikle testosteron oranını yükseltirken, antrenman neticelerini de arttırmaktalar. Doğal, yani peynir çeşitleri olarak tüketmeniz yeterlidir.

Güzel uyku çok önemlidir. Stres ve uykusuzluk kortizon seviyesini artırır ve testosteronu düşürür. Gece 6 saat uyku makuldür, 7 çok daha iyidir, ama 8 ise, süper sayılır.

Son olarak, antrenmanlarda genel kuvvet çalışmalarınızı ihmal etmeyin! O tür antrenmanları genel hazırlık dönemlerde ağırlık olarak yapılır, ama diğer dönemlerde de, özellikle maçlardan sonraki günlerde, ara dönemlerde ihmal edilmemeli. Bu tür çalışmalar testosteron oranını yükseltmektedir. Bunun sebebi daha fazla kas dokusu  yükleme altında tutulmasıdır. Çalışan kas sayısı yükselince, vücutta testosteron uçuşmaya, dans etmeye başlar…



Ertan Hatipoğlu

1 Ekim 2016 Cumartesi

UYKUSUZ DEMEK...

                       












Son bilim kongre, antrenör seminerlerinde uykunun spora etkisi daha fazla mercek altına alınmaktadır. Toparlama, büyüme hormonu salgılama, bunları geçtik, son zamanlarda uyku eksikliğinden kaynaklanan kesin verileri ve buluşları aktaralım:

1.     Reaksiyon zamanı 17% yavaşlıyor.
2.     Karar alma zamanı gecikiyor.
3.     Motorik işlevler gecikiyor
a)    uykusuz gece=beden toksinleşmesi
b)   4 gün boyunca günde 4-5 saat uyku=uykusuz gece=beden toksinleşmesi
c)    10 gün boyunca günde 4-5 saat uyku=2 uykusuz gece

4.     Sakatlık riski ciddi artmaktadır.
a)    eğer uyku < 6 saatten ise,  yorgunluk sebebi ile sakatlık riski artar.
b)    uyku günde < 8 saaten ise, genel sakatlanma riski 1.7 misli artar.


Yukarıdaki araştırmalar  çok net şeklinde günlük uyku miktarını belirlerken, özellikle elit sporcuların ona çok dikkat etmesi gerektiğini vurgulamaktadır.


Uykunuz tam olsun!

28 Eylül 2016 Çarşamba

UYGUN KOŞU RİTMİ NASIL BULUNUR?











Koşu ritmi veya Afrika dilleri ile adı‘’kadens’’, koşunun 1 dakikada yapılan adım sayısıdır. Ritmimiz yüksek olması, daha çabuk ve pürüzsüz koşma ihtimalimizi arttırır..
Ritim denilince, akla gelen 180 rakamdır. Bu rakam koşu ile ilgili bir çok yazılan, çizilenlerde mevcuttur. Nereden geldi, çok mu önemli, bakalım!

Geçen yüz yılın 80-li yılarında bir çok üst düzey antrenör ayni  düşünmekteydi. Onlar için elit mesafecilerin ritmi ortalama dakikada 180 adım çıvarındaydı. Onlara göre, daha az olanı makbul değil, ancak 180 ile, uygun itiş ile ileri koşulur, düşünülmekteydi. Elit olmak isteyen her mesafesi bu ritme ayak uydurması gerekiyordu.

Koşunun temposu adım sayısına bağlıdır, profesyoneller bile 10.000m. koşarken daha düşük tempo koşmaları için dakikada 30 çıvarında daha az adım atmaktadır.
Dakikada en-azından 180 adım atılması için frekans çalışması kaçınılmazdır. Nasıl yapılır?

İlk önce değişik mesafelerde kendi ritminizi belirlemeniz gerekecektir. Daha sonra, uygun koşu parkurunda gittikçe artan tempo ile ısınmaya başlayın! 3.-4. Kilometreden sonra kendi temponuzu yakalarken, 30 saniyede attığınız adım sayısını sayın ve 2 ile çarpın! Ayni işlemi 10, yarı ve maraton koşu temponuza uygulayın. Dinlendirici jok temponuzun dakikada adım sayısını bilmeniz de önemlidir. Yukarıdaki işlemi stat(tur) ortamında da değişik mesafelerde yapılabilir.

Koştuğunuz mesafelerin tempo verilerini tespit ettikten sonra, sıra yeni hedeflerin belirlemesine gelmektedir. Yeni hedefler daima 5% fazla olmalıdır! Bize göre, bu hedef koşunuzun teknik ve konforunu artıracaktır. Örneğin mevcut durum 165 ise, yeni hedef  173 adım olacaktır.
Kendi ritminizi ve hedeflerinizde zorluk çekiyorsanız, telefon uygulamaları mevcuttur. Koşu temponuzu arttırmak için bazen hafif yokuş aşağı koşmanız iyi gelecektir. En-önemlisi, artırmaya çalışırken acele edilmemesidir! Bazen haftalarca ayni yerde kalmayı normal görmelisiniz. Bacaklarınız kendileri istemesi gerekir.

Zaman zaman 5 km. koşu temposu ile 30’’-1’-2’ bir çok sayıda koşular yapın! Aralarında jok ile, bir sonrakine hazır olup, adım sayınızı saymaya unutmayın!
Ayak bileklerin yere daha hafif ve az süre ile basması için, güçlendirmek  amacı ile, hafif tepeye karşı ip atlamanız(çift ve tek ayak) iyi gelecektir.


Kendi ritminiz  uygun olsun!

      Ertan Hatipoğlu

26 Eylül 2016 Pazartesi

FUTBOLDA İTME KIZAK ÇALIŞMASI










Futbolcuların fiziksel niteliklerini yükseltmek her antrenörün önde gelen vazifesidir.Bu amaçla yapılan çalışmalarda, son yıllarda fazla çeşitleme gözetlenmektedir. Takım kondisyonerlerin başvurdukları çalışma metotları atletizm ve jimnastik gibi temel sporların hazinelerinden alınmaktadır. Oralardan alınan çalışmalar anatomik analizler doğrultusunda, futbolculara da faydalı olmaktadır.

Kızak itme çalışması böyle, hem ilginç, hem heyecan katan bir aktivitedir. Genelde çim sahanın üzerinde, ama toprak, patika, tartan, kısacası her yerde yapılır. Aletin kendisi 3-4 kg ağırlığı geçmezken, ilave disklerle, zemine, çalışanların seviyesi ve çalışma amacına göre, istenilen kiloya ulaşılabilir. Sporcu kendi elleri ile, öne eğik pozisyonda kızağı iterek ilerler.

Kızak itme çalışmasının en-önemli faydası, koşuyu temsil eden temel kas grupların güçlenmesidir. Öne eğik pozisyondan dolayı, Gluteus kas grupları çok aktif çalışmak zorundadır. Onlarla birlikte Quadriceps Femoris ve Kalf'ler de aktif rolleri üstlenmekteler. Aktivite sırasında vücudun hemen, hemen tüm kasları en-azından mobilize durumda olmak zorundadır. Karın, omuz, sırtlar izometrik rejime yakınlar. Çalışmanın temel amacı sürat ve özellikle deparı yükseltmek, futbolcuların maç boyunca hem fazla, hem de daha hızlı deparlar attırmaktır.

Genelde çalışmalarda 10x20-30m. 2’ ara ile yaptırılır, ama kontrast metodu ilave edilerek, daha iyi neticelere, bambaşka boyutlara ulaşılabilmektir. Kontrast metodunda, genelde 12x30m. bir boşta,  bir iterek şeklinde uygulanmaktadır. Dinlenme araları yine 2’-3’ civarındadır. İlerleyen çalışmalarda seri metoduna geçilerek  3(5x30m) daha fazla depar çalışma fırsatı bulunur. Burada koşular arası dinlenmeler ayni kalırken, seriler arası dinlenme süreci 5’ bulmaktadır.

Futbolda fakat, amaç sadece deparı yükseltmek değil, ayni zamanda sürat-kuvvet devamlılığı da ileriye taşımak olduğundan, 10x30m. 1,5’(bir buçuk dakika!) ile kontrast metodu kullanarak yapılmaktadır. Bu çalışmada ilk 4-5 deparda sürat arttırırken, daha sonraki deparlarda kuvvet fonun üzerine süratte devamlılık aranmaktadır. Daha uzun mesafe itmelerde neredeyse sadece devamlılık terbiye edildiğinden, futbolda kullanım bulunmamaktadır.

Bir takımın çalışması için 2 kızak yeteridir. Takım dörde ayrılır ve 2-er gruplar şeklinde, karşılıklı iki kızak ile, belirlenen sürelerde çalışmalar yapilmaktadır.
Çok ilginç, heyecanlı, ferdi vazifeleri güden, tam bir ekip çalışmasıdır.


Şiddetle tavsiye edilmektedir!

       Ertan Hatipoğlu

24 Eylül 2016 Cumartesi

FUTBOL'DA DOPİNG KONTROL NASIL YAPILIR?

                         






DOPİNG kelimesi sporda son zamanlarda en-kullanılan, moda olan kelimedir. Sporda derken, futbol spor olarak, bu konuda biraz uzak kalma bir yanı vardır. En-azından, büyük skandallardan kendini uzak tutarken, futbolcuların maç sonrası kontrole girdiklerini öylesine, rutin belirtilmektedir.

Şampiyonlar Liginde takımların ani doping kontrole tabi tutuldukları haberleri bile, kimsenin umurunda olmamaktadır.

Futbolda doping kontrol hakkında bilgili olanlar azınlıkta oldukları, bir gerçektir. Bir çok taraftar için böyle bir kontrol, neredeyse UEFA futbolculardan şüphe ediyor, zannedilmektedir. Aslında neler oluyor?

Doping kontrol denilince, ilk akla gelen UEFA-nın kontrolü gerçekleştiren memurlarıdır. 40 adet denetçi federasyona bağlı, WADA kontrolünde çalışmaktadır.

Futbolda iki temel doping kontrol türü yapılmaktadır. İn competition testing (ICT)-müsabaka içi (sonra) ve Out of competition testing (OOCT)-müsabaka dışı olarak gerçekleşmektedir. Geniş kitle için birinci tür çok daha tanıdık, ikincisi ise,  antrenman sürecinde, ani olarak yapılmaktadır.
ICT maçlardan sonra, kural olarak her takımdan kura sonucu 2-er futbolcu alınmaktadır. Kura maçın devre arasında çekilirken, belirlenen 2-er kesin ve daha 2-er ‘’yedek’’futbolcu numaraları şeffaf olmayan zarfa konulur. Zarflar tam maçın 75 dakikasında açılırken, kurada çıkan futbolcuların soyunma odalarına girmelerine izin verilmemektedir. Onlar doping evraklarına imza atarak, doğru özel odaya yetkili kişilerle gitmekteler.
Böylece, süreç başlamış olur. Eğer, herhangi belirlenen futbolcunun başına sakatlık veya başka bir sağlık problemi çıkmış ve hastaneye gitmesi gerekiyor ise, karar UEFA doping kontrol yetkilinin elindedir. Bundan dolayı bu yetkililer Doktordur! Kontrole giren her futbolcu  en-az 90 ml idrar vermesi gerekir.Bundan 60ml A, 30ml B numunesine ayrılıyor.
Kontrol görevlileri erkek futbolculara-erkek, kadın sporculara ise, kesinlikle kadındır!

OOCT resmi maçlar dışında, antrenman sürecinde yapılır. Şampiyonlar Liginde grup aşamasında olan her takım en-az 1 mecburi OOCT tutulmaktadır. Pazartesi günü 19.09 UEFA yetkilileri BJK Nevzat Demir tesislerine gelmiş, takımdan 10 futbolcuyu teste tutmuştur (target group). Herhangi bir nedenle antrenmana katılmayan, ama teste tutulması gereken futbolcu, en geç 1 saate kadar tesislere gelmek zorundadır!
OOCT hem idrar, hemde kan alınabilir. Sadece idrar kontrolü ise 2, kan da alınırsa 3 görevli olmaktadır. Eskiden görevliler antrenman başladıktan 1 saat sonra kendilerini tanıtırlar, süreci antrenman sonu başlatırlardı, şimdi ise, antrenmandan 1 saat 45 dakika önce bunu yaparlar ve antrenman başlayana kadar işini bitirmeye hedeflemekteler.

Avrupa ve Şampiyonlar liglerin ön eleme maçlarında sadece ICT uygulanır. Grup aşamasına, her maçtan sonra doping kontrol yapılması mecburi değildir. Avrupa liginde OOCT prensip olarak yapılmaz, ama UEFA isterse her an herkese yaptırabilmektedir. FİFA ve UEFA sisteminde her takım fiilen her zaman yoklanabilir. Geçen yıl hiç Avrupa turnuvalara katılmayan Rostov takımına ani doping kontrol uygulanmıştı…


Doping görevliler  her ülkede, kendileri otel ve oto aracı temin etmekteler. Yerel federasyondan bırakın yardımı, selam bile istemezler. Her şey gizlilik içinde yapılmaktadır. Alınan numuneler kargo ile değil, uçakta elde taşınmaktadır. 48 saatin içinde numuneler gereken laboratuvarlara ulaşmak zorundadır. Kan örnekleri özel buz konteynerler ile gider. Doping görevlileri her zaman özel UEFA elbiseleri ile görev yapmakta, sivil giysi yasaktır.

Resmi konuşulan ve geçerli dil İngilizcedir.

  Ertan Hatipoğlu

En okunanlar