5 Aralık 2016 Pazartesi

MONACO’DA DEĞİŞİM AGONİLERİ

           





Monaco’da yapılan Olağanüstü Kongre ve  büyük çoğunlukla alınan kararlar,  sporların kraliçesi olan atletizmin durumunu iyice ortaya koymaktadır. Değişim rüzgarlarına el kaldıran 182 ülke temsilcileri, ‘’sporların anası’’na, özellikle son 15-20 yılda gidilen yola ‘’stop!’’ dediler. O eski, romantik, dikkat çekici, asil atletizmi geri getirmeye kararlı görüldüler!

Aslında, Başkan Seb Coe’nin önderliğinde onaylanan reform paketinde neler vardı?

Atletizmin yönetmesinin daha ‘’merkezli’’daha ‘’özerk’’olmasını amaçlayan çift aşamalı bir plandır. 2017 yılında yürürlüğe girecek bir  geçici Anayasa ile başlanacak, daha sonra, 2019 yılında asıl, yepyeni Anayasa ile devam edilecek.

IAAF yeni Anayasanın nihai hedefleri arasında, Başkanların tek taraflı karar alma yetkilerini yok etmek, Monaco’ merkezin finansal istikrarı, imaj temizliği gibi, hamleler var.

İlk önce, artık o eski ‘’dinozorlar’’ dönemi bitecek. Artık her başkan en-çok 3 dönem(12 yıl) görevde kalabilecek. Konsey üyesi ve Komisyonlarda yer alma süresi 20 yılla sınırlanmış olacaktır. Merkezde onurlu davranış kurallarını ihlal edenlere Disiplin Mahkemesi kurulmaktadır. Sistemde faaliyet gösteren değişik Komisyonlarda cinsiyet ayrımı tamamen kaldırarak, eşitlik esas olacaktır. Tüm Dünyada üye ülkelerden eşit olarak, görevler dağıtılacak, bugünkü görüntü yok edilecektir.

Bakalım Lord Sebastian Coe ve ekibi bünyesinde kalan o eski ferdi çıkarlı, düne kadar  sporu yönetenleri aşabilecek mi! Bakalım sadece reformlarla nereye kadar gidilecek. Bakalım, siyaset kendi emellerine ulaşmak için atletizme daha ne kadar zarar vermeye izin verilecek. Bahis, İddia gibi finansal kaynaklardan uzak kalarak nasıl parasal istikrar, refah getirecek, bakalım! Asalak, iki yüzlü, malum o kuruluştan ne zaman kurtulacak, görelim...

Ama, yine de, bir yerden başlanmalıydı…



Ertan Hatipoğlu

4 Aralık 2016 Pazar

BERDEVAM VİTAMİN KULLANMAK ZARARLI MI?

           




Sporcular çevresinde yukarıdaki sorunun net cevabını almak oldukça zordur. İnternette bir takım ‘’uzmanlar’’çelişkili görüşler vermekteler.
Genelde iki cephe oluşurken, HAYIR diyenler, vitaminlerin zararlı olmadıklarını ve devamlı alınması gerektiğini savunurken, EVET diyenler ise, dışarıdan, suni olarak alınan vitaminler bırakın faydayı, sporculara zarar veriyor, düşünmektedir.

Doğrusu nedir?

Doğru günlük beslenenler, vitaminlerini direkt tükettikleri gıdadan alırlar. Onlara vitamin takviyesi gerekmez. Yanlış, eksik beslenenler ise, korkmadan vitamin kullanmalı! Sentetik vitaminlerin molekülleri natüreller ile tıpatıp ayni. Sadece vitamin A ve D doz aşınımları sakıncalıdır, ama reçete talimatlara riayet edilirse, bir zarar gelmez.


    Ertan Hatipoğlu

29 Kasım 2016 Salı

3 ONLİNE-ANTRENMAN SİTESİ








İnternet eğitim hayatımıza hızla girerken, spor sektörü etkilenemeden nasibini almış durumdadır. Artık cep telefon yardımı ile antrenman alabilir, neredeyse canlı koçunuzun alternatifi oluvermiştir. Neredeyse derken, yine de unutmayalım, hiç bir online program sizin hareket tekniğinizi, yapılan hatalarınızı henüz düzeltemez. Yanlış teknik beraberinde sakatlıklar getirir, hatırlatırız.Henüz diyoruz, çünkü her an insanoğlu bunun gibi ayrıntıların üstesinden gelecektir.

FREELETİCS  kendi ağırlığınla, yoğun, dairesel antrenman programıdır. Standart program 15 hafta sürerken, Youtube resmen haftadan haftaya çalışanların fiziksel değişimini yayınlamaktadır. Çalışanların seviyesi ve cinsiyetine göre, antik kahramanların isimlerini taşıyan kompleks hareketler son derece iyi düşünülmüştür. En-göze çarpan tabi ki,  APHRODİTE kompleksidir.
3 aylık abone ücreti 26 euro gözükürken, ücretsiz versiyonu da mevcuttur, fakat orada bir çok hareket görünmez olacaktır. Android ve IOS sistemlerde mevcuttur.
Şuradan ulaşılır: https://www.freeletics.com/en

COUCH TO 5K bir koşu antrenman sitesidir. Yeni başlayanlar için…Program süresi 9 hafta olurken, sıfırdan başlayanlar için eğitim verir. Program bitiminde en-az yarım saat durmadan koşturmaktadır. Program ücreti 2.99$ Android ve IOS sistemlerde vardır.
Şuradan ulaşılır:  http://www.c25k.com/

SEVEN  zaman olarak kısa, ama yoğun antrenman programları içerir. Günde 7 dakika, 7 ay devam eden bir programdır. Online koçunuz size daha az kilo, süper kas konforu ve çekici bir görünüm vaat etmektedir. Sadece IOS-de!


Ertan Hatipoğlu

28 Kasım 2016 Pazartesi

KASLARIN BÜYÜMESİ İÇİN GEREKEN…




            



Antrenman biter bitmez enerji toparlanmasına ihtiyaç başlar. Bundan dolayı karbonhidrat tüketime ihtiyaç duyulur.

Antrenman sırasında vücut ve özellikle kaslar ihtiyaçlarını glikojenden karşılarlar. Glikojen kas ve karaciğerde depolanır ve glikozun türevidir. Stokları karbonhidrat tüketerek dolmaktadır. Kas arttırmanın tek yolu, antrenmandan önce ve sonrası karbonhidrat tüketmektir.

Antrenman ardından  kaybolan enerjiyi, yarım saatin içinde tüketilen tüm kaloriler ile hem geri alınır, hem de kasların büyümesini sağlamaktadır. Bu arada gereken enerji alınmaz ise, kasların erimesi başlamaktadır. Bu yarım saat çok önemlidir ve ‘’karbonhidrat pençeresi’’ olarak adlandırılır. Önerilen çabuk karbonhidrat türleri şeker ve nişasta olurken, tavsiye edilen miktar ise, 60-70 gramdır.

Karbonhidrat dışında vücuda protein gerekmektedir. Çabuk emilimi olan aminoasitler en-uygun seçenektir. Toz veya kapsül şeklinde tüketilirken,  BCAA örneğin, isabetli seçim sayılır. Protein tozların emilimi uzun olduğundan antrenmandan önce alınmalı, antrenman sonrası ise, aminoasit kapsüller kullanma imkanı yoksa, protein şeyk türü tüketmek hiç yoktan iyidir...

  Ertan Hatipoğlu

23 Kasım 2016 Çarşamba

SAKATLANINCA - SOĞUK MU, SICAK MI?









Sakatlık durumda ne zaman sıcak, ne zaman soğuk uygulanır çok önemli bir sorundur. Bir çok sporcu sakatlanınca buz uygularken, tereddüt eder, sıcak tedaviye ne zaman geçilir, bilmezler. Bakalım!

İki tip sakatlık vardır- akut ve kronik. Akut olanlar, spor esnasında ani oluşurken, daha çabuk geçerler. Kronik ise, zamanla artar ve daha uzun vadelidir.
Akut sakatlıklar ani olup, hemen veya birkaç saat sonra meydana gelirken, beraberinde oldukça fazla ağrı getirmekteler. Genelde, sakatlık nedeni net bellidir. Ayrıca akut sakatlıkların net belirtileri gözükmektedir- ağrı, şiş, kızarıklık, inflamasyon.
Kronikler yavaş oluşurken, bazen fazla ağrı hissettirmeden, gelip, geçerler. Genelde, fazla yüklemeden meydana gelirler, ama eski, yanlış  veya tam bitmemiş tedavi  neticesi olarak nüks edip, karşımıza ‘’dikilirler’’.

Akut sakatlıklara buz tedavisi şişmeyi ve ağrıyı azalttığı için en-uygun tedavidir. Hala…Buz kan akışını daraltarak engellerken, olay yerinde iç kanamayı durdurur. Buz ince havluda iyice dövülür ve sakatlık bölgesine 10 dakika çıvarı uygulanır. Sonra deri kendi ısısına dönmesi için fırsat verilir ve 2., 3. kez buz uygulaması  tekrarlanır. Günde birkaç kez 3 gün boyunca böyle!

Buz tedavisi sadece akut değil, kronik vakalarda da iyi sonuç vermektedir. Elit veya sağlık koşucular örneğin, her koşudan sonra diz eklemlerinde ağrı hissediyorlarsa, buz uygulayabilirler. İltihabı engellemek için…Asla antrenmandan önce buz uygulanmaz!

Sıcak uygulanmalar iltihap ve şişlik olmayan kronik sakatlıklara yapılmaktadır. Tutukluk hissettiren, devamlı kas veya eklem ağrısına sıcak en-iyi gelir. Kronik sakatlıkları olan sporcular problem yerlerine ısıtıcı pomatlar sürmeli, eklem veya bağı elastikiyetini kan akışını çabuklaştırıp, arttırmalıdır. Kas spazmların gevşemesi için sıcak en-doğru çözümdür. Hemen antrenmandan sonra, kronik vakalarda sıcak asla uygulanmazken, buz en-uygun yoldur.

Sıcak kompres 15 dakika çıvarında uygulanırken, sıcaklık kaynağı ile deri arasında mesafe ve izolasyona dikkat edilmeli! Deri yanmalarına yol açılmasın…
Nemli sıcaklık çok etkidir ve bir nemli sıcak havlu çok şeyi değiştirmektedir.

Daha ciddi ve 2 gün geçmeyen sakatlıklarda, mutlaka uzman doktora başvurulur.


Ertan Hatipoğlu

20 Kasım 2016 Pazar

KOŞU TEKNİĞİ

           







Koşu tekniği hem elit sporcular, hem de sağlık için uğraşanlar için son derece önemlidir. Kötü koşan elitler hedeflerine ulaşmakta zorlanırken, ‘’sağlıkçılara’’bacak ağrıları ve sakatlıklar getirmektedir. Sert zeminde yanlış ayak basmaları ve sakatlık korkuları insanları gittikçe bisiklet ve makineli aletlere itmektedir. Her harekette olduğu gibi, koşunun da kendine ait tekniği var. Yeni, pahalı ayakkabı giymekten, çok fazla teknik ayrıntılar mevcuttur. Biraz dikkat ve değişimler ile, herkes açık havada antrenmanlarına başlayabilmektedir.

Her şeyden önce, koşarken önde bacağı altınıza çekmeli. Bir çok kişi bacağını çok ileriye atıp, ileriye gitmeyi zorlaştırmaktadır. Her adımda bu ‘’frenlemenin’’ faizi fazla birikmektedir.

Dikkat edilmesi başka bir husus ise, ayağın orta ve ön kısmına basmaktır. Bir çok kişi yere ilk önce topuk yaslamakta ve neticede vücudunu ve özellikle eklemleri fazla yüklemektedir.
Genelde, yukarıdaki iki hata ‘’kardeşler’’. Birlikte yapılırken, düzeltilmesi için biraz dikkat, biraz da koşu dirilleri iyi gelecektir.

Koşuda yapılan bir başka hata ise, fazladan yukarıya ‘’zıplamaktır’’. Koşanlara dikkatli bakılırsa, yukarı-aşağı fazla ‘’hoplayan’’ kafalar görülmektedir. Koşunun amacı ileriye gitmek, aşağı-yukarı ‘’zıplayarak’’ boşuna enerji kaybına uğramak değildir. Bacağı çabuk yerden çekmeye odaklanmak gerekirken, acil yerle teması sağlayan kaslar güçlenmelidir.

Vücudu dik tutmak önemli bir başka hatadır. Dik, ama hafif ileriye verilirse, koşu boyunca yer çekimini ileriye gitmekte kullanılır. Böylece, çok enerji kazanılır. Bunu başarmak için yine dikkat ve acilen sırt kaslar güçlenmelidir. Koşu boyunca  bakış  genelde 10 m. ileride olmalı.

Son olarak, kollar omuzdan ileriye-geri, dirseklerde fazla açı oluşmadan gitmelidir. Omuzların sabit tutulmamasının faturası  oldukça ağırdır. Kaburga arası kasların fazladan oksijen tüketmesi sonucu erken yorulma meydana gelmektedir.

Sadece koşanlar bilir…



Ertan Hatipoğlu

30 Ekim 2016 Pazar

FUTBOL'DA KEMİK TERBİYESİ








Futbolcuların son yıllarda, özellikle kemik kırık ve çatlaklara maruz kalmaları ister istemez, futbol endüstrisini rahatsız etmektedir. Her sezon yüzlerce futbolcu kemik kırılmalar, çatlamalar gibi sakatlıklar yüzünden takımlarını eksik bırakarak, kulüplerini maddi, manevi zarara uğratmaktadır.

İskelet, kemik terbiyesi daha altyapılarda başlar. İrlanda'lı bilim adamlara göre, genç futbolcuların kemik yapısı ve güçlenmesi günlük yedikleri meyve miktarına bağlıymış. Günlük  en-az 200gr. meyve tüketen gençlerde kemik sağlamlığı iyi durumdaymış. Meyve tüketilmesi diğer besinlerden salgılanan asitleri yok eder ve calcium maddesi kemiklere rahat ulaşır. Kısacası, özellikle genç futbolcuların her gün özellikle narenciye tüketmesi gerekir.

Olgun yaşlarında futbolcular soya ve soya proteini tüketmeleri, kemik sağlığı açısından çok önemlidir. Ayrıca kabak tüketilirse, çinko, magnezyum, calcium maddelerini almış olurlar. Çinko sadece kemik sağlamlığı değil, savunma sistemine da katkısı vardır. Çinko maddesini besin ilavesi olarak alınırsa günlük 100mg. aşmaması gerekir! Aşırı dozlar prostat hastalıklarına yol açmaktadır…

Süt ve süt ürünlerinden en az biri her öğünde, her gün tüketilmelidir! Lahana ve brokoli özellikle sıkça menüde olmalılar, balık yemeyi sevmiyorsanız, futbol oynamayı halı sahada bile unutun! Kısacası, çok calcium, ama vitamin D ile birlikte alınmalı. Calcium'u bağırsak duvarlardan hücrelere  ulaştıran vitamin D kendisidir. Günlük ihtiyaç 400IU cıvarındadır. Akşam, yatmadan önce bir kase yoğurt veya bir bardak gerçek süt kemik dağılma sürecini kesin durduracaktır. Bu süreç akşam 3 sularında en-aktif  aşamasındadır.


Son olarak, tuz tüketimi kesilmeli! Kemik sistemine en-ağır darbeyi aslında aşırı tuz tüketimi vurmaktadır. Tuz calcium emilimi durdurmakla kalmıyor, ayni zamanda vücuttan bir çok faydalı mineralleri attırmak gibi, ''marifetleri''vardır.

                                                                                                                                 Ertan Hatipoğlu


En okunanlar