13 Eylül 2014 Cumartesi

ARKAYA KALAN ERTEYE KALIR




Süper Lig’imizin ilk maçları oynanırken, bir çok takımımızda oynayamayan yıldız futbolcu göze çarpmaktadır. Olayın biraz daha derinine inersek, sakatlık sebebinden oynayamayan, transferin neredeyse son günlerinde gerçekleşen epey yıldız futbolcu görünür. Her işimizde olduğu gibi, yumurta kapıya dayanınca işlerimizi yapmaktayız. Ama, bunun bir faizi var ve bazen çok ağır bedel ödemek zorunda kalmaktayız. Hazırlık dönemini takımı ile geçiremeyen, takım çalışma ritmine, ortama alışamayan futbolcular ne yazık ki, 1-2 haftanın içerisinde sakatlanıyor ve takımlarına  katkı yapamıyor. Medyada tartışmalar hem onları, hem de transfer edenleri çok yıpratmasını da ilave edersek, sezon başında transferlerin ne kadar daha karlı oldukları ortaya çıkmaktadır.
İşte, Oscar Cardozo! Belli nedenlerden dolayı geç transfer edildi, Halilhodjic’in çalışma temposuna ayak uydurmaktan zorlandı ve neticesinde sakatlanıp, antrenman yerine tedavi gördü… Bu transfer sezon başında olsa, Oscar takımı ile Avusturya'ya gidip, takım çalışma ritmin ‘’yavaştan-şiddete’’ alışsa, bu sakatlık başına gelmez, takıma katkısı daha fazla olurdu.

Geç transfer politikasını başka iki örneği Beşiktaşlı  Demba Ba ve Ernesto Sosa’dır. Demba Ba Biliç’in 25.06 tarihinde hazırlıklara başlasa, belki de Arsenal maçın gerginliğini kaldırabilecek, ayakta kalabilecekti. Sosa ise, fit geldi, ama neticede yeni bir sisteme, çok yüksek ‘’hızlı trene’’ bindiği için, kasları ona ‘’stop, biraz yavaş ol!’’diye uyarı çektiler. Her iki transfer zamanında yapılsa, çok daha verim alınabilirdi…

Geç transferler dosyamızdan Akhisar spor takımında genç yetenek Saidi Ntibazonkiza ile devam etmekteyiz. Burundi’li yetenek takımı ile temmuz ayı Erzurum kampına katılamamış, daha sonraki Avusturya’daki çalışmalara iştirak etmişti. Neticede, daha ilk resmi maçında gol ve asist yapmasına rağmen sakatlandı ve milli ara olmasa, takımı çok fazla bedel ödeyecekti.

Tabi, yıldız futbolcuların sakatlanmasını sadece geç transfer edilmelerine bağlamak yanlış olur. Diego Ribas örneğinde, sezon başında gelmesine rağmen, antrenman planında dinlenmesi gereken günlerde, Aziz Başkanın müdahalesi sonucu, kendi fiziksel kapasitesini zorladı ve sakatlanmıştı.

Dünyada önde gelen takımlar, Bayern olsun, Manchester United olsun şu veya bu sebepten dolayı geç transfer yapmak zorunda kalmaktadır. O takımlarda futbolcu çok daha araştırılıp, durum tespiti yapılmaktadır. En-ufak bir fiziksel pürüzde, bekletilip, daha sonra maça sürülmektedir. Acele ile hemen ‘’yangına’’ atılanın kaderi bilinmektedir… Ayrıca, sakatlık önlemesinde çalışan çok fazla elemanları vardır.

Aslında, şimdi bir çok kişi  Galatasaray’ın yeni transfer edilen iki yıldız futbolcunun performansı merak etmektedir. Umarız Prandelli gibi bir tecrübeli antrenör Pandev ve Dzemailli’yi hazır , takıma iyice uyum sağlamadıkça, acelesi ile sürmez, hata yapmazdır.

Kavun, karpuz yata yata büyür’müş… 


                                                                                                            Ertan Hatipoğlu

12 Eylül 2014 Cuma

GÜNDÜZ VE GECE MAÇLAR'INA GÖRE UYUM




Ülkemizde tüm liglerin futbol maçları gündüz ve gece olmak üzere ikiye ayrılır. Bundan dolayı, takımlarımız onlara hazırlanırken dikkat edilmesi gereken bazı noktalar  vardır. Daha iyi performans için bu noktaları size değerlendirmeye çalıştık.

                         SAAT 15.00 GÖRE-GÜNDÜZ MAÇI

Saat 6.50  Sabah kalkışlarını her zaman ayni saate ve Güneş'in doğumasının cıvarında olmalı. Buna alışanlar toparlanma ve uyku ile barışık olup, başarının temel şarlarının bir tanesini yerine getirmiş olurlar.
Saat 7.30- Öğleden sonra maçı için kahvaltıda daha fazla protein ve yavaş dağılan karbonhidratlar tüketmelisiniz.
Saat 10.00- Antrenmanlı ve hazır ise takım, sabah ter antrenmanın sakıncası yoktur.
Saat 11.30- Maçtan önce 3-3.5 saat önce olması gerekir.
Saat  13.00- Bazı futbolcular şekerleme yapabilir, ama en geç 13.30-da kalkmalılar.
Saat 15.00- MAÇ
Saat 20.00- Akşam yemekte fazla kaçırmayın. Uyku kaçırır!
Saat 22.00-  Uykudan önce bir duş iyi gelir.

                                       SAAT 20.00 GÖRE-GECE MAÇI

Saat 6.50- Muhakkak kalkın! Gece maçı olması rejiminizi bozmayın.
Saat 7.30- Hafif bir kahvaltı, kan şekerinizi yükseltmeyin.
Saat 10.00- Hazırlar için antrenman, antrenmanlı olmayanlara sadece bir gerdirme ve cimnastik. 
Saat 12.30-  Ciddi bir yemek...
Saat 14.00-  2 saat çıvarında bir uyku çok iyi gelir.
Saat  16.00- Gezme veya hafif ısınma kaslarınızı akşama iyi hazırlar. Az miktarda çabuk öğütülen gıda da alınır.
Saat 20.00- MAÇ
Saat  12.00- Gece maçların en-kötü yanı rejiminizi bozmaktadır. Maçtan sonra fazla yemek isteğiniz olabilir,adrenalin de yüksektir... Geç yatacaksınız, ama bir papatya çayı size iyi gelecektir.



                                                                                                                 Ertan Hatipoğlu

9 Eylül 2014 Salı

BUZLU SAUNA

                                               



Elit sporda, özellikle futbolda toparlanmanın önemini herkes bilir. Yoğun maç trafiğinde bir sonraki maça toparlanmış çıkman, maç aralarında o antrenman günlerin kalitesine bakar. O kalite de çabuk toparlanma, antrenmanlara ‘’taze’’ çıkmana bağlıdır…

Kısacası, modern futbolda çabuk ve kaliteli toparlanma çok önemli bir silahtır. Aslında, toparlanma denilince akla bir çok  türleri gelir-oral, mekanik, pedagojik  ve s. Oral ve pedagojik toparlanmadan çok yazıldı çizildi, ama mekanik bölümünde özellikle PTT ve Süper Lig takımlarımız hala o ''Balkanlar harbinden'' kalmış  ‘’2-3 masör’’ ile toparlanma problemlerini çözmüş zannediliyor. Oysa ki, o bölümde çok süratli gelişmeler ve araçlar devreye girmiş durumda.

Lafı daha fazla uzatmadan, son yılları modası, Cristiano Ronaldo gibi yıldızın evine alacak kadar faydalı bir aletten bahsetmekteyiz- KRİOSAUNA!

Kriosauna adından da belli, saunanın soğuk versiyonu olmaktadır. Maç ve  ağır antrenmanlardan sonra, 3' kadar girilir, ısı ise 150-200 dereceye kadar kullanılır.Tabi, eksi dereceler söz konusu!
Birinci faydası vücut çok süratli bir şekilde karşı koymaya adapte olur ve savunma gücünü mislilerle artırır.

Deri kalitesini artırırken, deri altı yağlarını yok eder. Ronaldo’nun vücuduna dikkatli bakanlar, fazla yağ görmüyorlardır…

Sinirli halinizi yok eder, depresyon, uyku problemleri yanına bile yaklaşamazken, grip ve nezleyi unutursunuz! Elit futbolcular için çok önemli. diye söylememiz bile gerekmez…

Kriosauna’ya girildiğinde, kaslar doğal olarak küçülür ve kan akışı daha derin kas tabakalara, yani kemiklerin yanına yönelir. Sebebi ise, 150-200 eksi derecelik ortamdan koruma içgüdülerinde saklıdır. Daha sonra, kriosaunadan çıkıldığında, kaslara giren yeni, taze kan laktık asit gibi zararlı maddeler içermemektedir. İşte bu mucizevi olay, antrenmandan ve maçlardan sonra toparlanma sürecini hızlandırmaktadır.

Futbolda ve diğer branşlarda kulüpler bu aleti bir an önce  bünyesindeki sporcuların hizmetine sunmak gerekir! Fiyat olarak 45.000 euro cıvarında, verdiği fayda ise paha biçilemez…

 Son olarak , kriosauna’ya girildiğinde endorfin hormonun devreye girmesi ile birlikte son derece hoş bir duygu hissedilmektedir. Yöneticiler de futbolcular kullanmadıkları zamanlarda devreye girebilirler...
 

Bağımlılık yapar, bizden söylenmesi!


                                                                                                Ertan Hatipoğlu

MAÇ GÜNÜ NE YAPMAYIN


Maç günü ne yapmayın

Ertan Hatipoğlu

İşte, yine bir maç günündesin. Akşama her şey takımın hazırlık ve deneyimine bakar. Önemli olan, kendi kuvvet ve rezervlerini hissetmek ve zafere inanmaktır.
Hayat tecrübeleri, psikoloji ve fizyolojiden insanoğlunun büyük miktarda saklı güçleri olduğunu bilmekteyiz. Ama saklı güçleri sadece fazla istemekle ortaya çıkartamazsınız. Maç esnasında çıkan o benzersiz duygusal gerilim, beklediğinizden çok ötelerde bir performans getirebilir. Sahaya çıkarken çok fazla potansiyeliniz olduğunu unutmayın!
Kendinize ve takımınıza güven, her maçtan önce önemlidir. Motivasyon olarak  kendinizin değil, takımınız, kulübünüz ve ülkenizin maneviyatı ön planda tutmanız gerekir. Güven duygusu maç günü sizi gereksiz gerginliklerden ve sinir enerji kayıplardan uzak tutacaktır. Maça kalan saatlere kadar sağduyu ve serinkanlı analizler sizi gereksiz duygu bombardımanlardan koruyacaktır.
Kendinize güvenmenin bir sınırı var, hiçbir zaman rakibi küçümsemek gibi bir duruma izin vermeyin! Rakip tempoyu yine yükselttiği anlarda, “Kendimi iyi hissediyorum, dayanırım!” diye içinizden geçirin veya yüksek sesle tekrar edin.
Maç haftasında kesinlikle hayat tarzınızı ve günlük yaptıklarınızı değiştirmeyin! Yediklerinizden, içtiklerinizden asla vazgeçmeyin. Fazladan ziyade az yemeniz daha iyidir. Her zamanki istirahatinizden fazlasını yapmayın, maç öncesi masaja alışık değilseniz, aklınızdan bile geçirmeyin! Maçtan önceki gece her zamankinden erken yatmayın zira 1-2 saat yarınki maçı düşünerek gereksiz psikolojik yükleneceksiniz. Maç günü fazla gerginliğe izin vermeyin, bu sadece önceden “Yanmanıza”yol açacaktır. Gerilim ve duygu seli hissettiğinizde maç sabahı hafif bir ter antrenmanı yapmanız, tavsiyemizdir.
Maçlar üç güne dağıldığından, hiç bir zaman sizden önce oynanan rakip maçlarını izlemeyin! Bu sizi gereksiz gerebilir… Zaten büyük futbolcular rakiplerinden çok kendi durumları ilgilendirir. Bırakın sizin yerinize teknik kadro izlesin!
Satranç, tavla ve ''okey'' oynarken, hocalarınızın size yenilmeleri ile gelen moral ve mutluluk anlarını fotograflayın, çekin.. Moralinizi bozacak hiç birşeye izin vermeyin! Tam tersi, güzel haberleri abartmayı unutmayın.
Hiç bir zaman stada geç veya çok erken gelmeyin. 70 dakika en uygun diye düşünmekteyiz. Isınmanız aynı antrenmanlarda gibi olmalı, başka yıldız futbolcuların ısınmasını taklit etmeyin, yeni egzersizler yapmayın! Her zaman eşofmanlı ısının ve ancak milli marşa çıkmadan önce çıkarın. Hiçbir futbolcu sıcak kaslardan zarar görmemiştir. Isınmada maksimal şut, depar atmayın, onları maça saklayın. Rakibinizi ısınmada değil, maçta korkutun!

Asla rakibinizi zayıf düşünmeyin, tam aksi acımasız mücadeleye hazır olun. Maçtan sonraki günlerde, özellikle kaybetmişseniz fazla antrenmanlara dalmayın, telafi yolu başkadır…

5 Eylül 2014 Cuma

KARTAL'IN PROBLEMİ 2





Geçen sezon birinci yazımızda, Beşiktaş'ın  antrenman-eğitim probleminden bahsetmiştik. Bu sezon gereken tedbirler alınmış, özellikle Ahmet Cebi’nin gelmesiyle takımda kontrol mekanizması artmış, neticeler  alınmaya başlamış durumda.
Yine geçen yazımızda Bilic ve ekibinin çok modern ve çağdaş antrenman sistemi, futbolcuların gelişmesine yönelik her tür metot ve araçlar kullandığını vurgulamıştık. Neticede, bir yıl kadar sürede şöyle panoramik, rakiplerle kıyaslayıp baktığımızda, Beşiktaş futbolcuların aldıkları mesafe epey fazladır. Bunun sebebi Bilic’in ekibinde bu konuda uzmanlaşmış son derece bilgili unsurların olmasıdır. Tabi, felsefe, strateji ve amaç da çok önemlidir.
 
Antrenman-eğitim açıkları hallettikten sonra, sıra yapısal probleme gelmektedir. Burada problem  hemen-hemen her türk takımlarımızda gibidir-alt yapıdan birinci takımı besleyecek futbolcular gelememektedir! Alt yapıda gerekenleri yapacak bir ekip, bir sistem yoktur. Özellikle, genç futbolcuların gelişimini, fiziksel ve teknik niteliklerini  birinci takıma taşıyacak bir kadro yıllarca görememekteyiz. Neticede, takım her yıl transferler ile beslenmektedir.

Yapılacaklar çok basit!

Öyle çok uzaklara gidilmesi gerekmez; Bilic’in yukarıda kurduğu ekibin benzerlerini daha alt  yaş gruplara da kurulması gerekir! Tabi ki, aynısını kurulmaz, ama felsefe ve yapı olarak benzerlerini kurmak çok maliyetli olmaması gerek. Futbolcuların daha o takıma ayak attıkları andan fiziksel, teknik, sağlık,
gelişim, haritalarını çıkaracak, modern metot ve antrenmanlarla onları ilerletecek bir yapı. Kontrol mekanizması ve ana KARTAL şefkatı ile…

Dünyada sayılı takımların arasına katılmak, bir Dünya takımı olmak için çok az kaldı.

Haydi Başkan!



                                                                                                Ertan Hatipoğlu

4 Eylül 2014 Perşembe

MİLLİ ARA!

Milli ara!

Ertan Hatipoğlu

Dünya Kupası’na gidemememize rağmen, sanki gitmişiz gibi yapıp, Süper Ligimiz’i geç başlattık. Daha ilk maçlarımızı henüz oynadık ki, “Milli ara”mız kapımızı çaldı. “Olsun, her işte bir hayır vardır” diyelim ve duruma bir bakalım.
Aslında bakarsak, bu iki haftalık ara bazı takımlarımıza çok iyi gelebilir. F.Bahçe takımı, geç başlayan ve sadece 12 günlük Topuk Yaylası kamp macerasını toparlayabilir, Trabzonspor ise takıma yeni gelmiş futbolcularını takım yapma yolunda epey yol alma şansı bulabilir.
Beşiktaş bataryalarını şarj edip, sakat futbolcularını iyileştirir.
G.Saray yeni transferlerini monte zamanı bulup, Şampiyonlar Ligi’ne kadar formunu ilerletir. Bursaspor sezon başı hazırlık hatalarının izlerini unutturup, kendine yakışan bir duruma gelebilir.
Kısacası, hemen hemen her takım bu arayı kullanıp daha iyi duruma gelmeyi düşünmektedir kuşkusuz…Bu arayı aynen sıcak havada hakem su molası vermiş gibi algıladık.
Tüm yukarıdaki anlattıklarımızın tam tersini yapacak, daha doğrusu her şeyini yapmış, ligin devamını bekleyen bir G.Antepspor takımı var!
Çok akıllıca bir hazırlık planlamasından dolayı, takım bu günlerde reaklimatizasyon durumda ve doğal olarak antrenman yüklemelerini minimuma indirmek zorunda. Yani, takım iki haftalık arayı bu süreci atlatmayı planlamış ve 2. Lig maçında yine o coşkulu durumuna kavuşmayı düşünmektedir. Bu bilim ve zekâya şapka indirilir!
Üst düzey sporda öyledir, adımlarını 5-6 hamle ileriyi düşünerek atanlar, amaçlarına ulaşır, diğerleri ise, hep ‘’doldurmaca’’ yaparlar.

Böyle, diğer “’Milli ara”ya kadar…

1 Eylül 2014 Pazartesi

DEMBA BA GERÇEKLERİ

Demba Ba gerçekleri

Sezon başı hazırlık kampına zamanında katılmadı. Patellar tendondaki sakatlığının kronik olması için sık sık tekrar etmesi gerek. İki haftalık arada hem tedavi hem de hazırlık boşluklarını doldurur.

ERTAN HATİPOĞLU
Demba Ba’nın transferi ve daha ilk maçlardaki performansı tüm Beşiktaşlı taraftarları havalara uçururken, rakip takımların gözünü korkuttu. Arsenal ile Londra’daki maçtan sonra dizlerinde oluşan problemden dolayı Mersin kadrosuna alınmayınca birçok şey yazıldı çizildi, daha fazlası kulaklara fısıldandı.
Peki, işin aslı ne! Olaya daha baştan gidersek, Ba transferi geç yapıldığından, 25 Haziran’daki takımın sezon başı hazırlıklarına katılamadı, acelesi olmayan Chelsea’nin antrenmanlarına 2-3 hafta daha geç başladı. Bundan dolayı bir kere Demba’nın  Beşiktaş takımının hedeflerine ve rakiplerine göre, antrenman eksiği vardı. Kısacası golcü forvet Feyenord değil de Arsenal gibi kritik, bıçak sırtında maça fiziksel olarak tam hazır değildi. Futbolda darbe dışı sakatlıkların nedenlerine bakarsak, “kas- sinir yorgunluğu” ve “yetersiz hazırlık” maddelerinin ön sıralarda olduklarını rahatça görebiliriz.
Gelelim Demba’nın sakatlığına! Kulüp Doktoru Ertuğrul Karanlık teşhis olarak “Yan bağlarda gevşeme” diyor. Ayrıca Mersin maçından bir gün önce düz koşuda herhangi bir problem olmadığını vurguluyor. Tedbir amaçlı, kötü zemini de düşünerek kadroya alınmamasını rapor ettiğini söylüyor.
Eğer teşhis doğru ise, iki haftalık milli arayı düşünürsek, özellikle diz üstü kaslarını güçlendirerek, genel durumunu da ilerleterek, ligin 2. maçında Ba’yı çok rahat şekilde Beşiktaş’ın forvet bölgesinde görebiliriz. Ayrıca anlatılan durumda takımın teknik ve sağlık kadrosunun bu kararından dolayı tebriklerimizi sunmaktayız.
Demba Ba’nın sakatlık profilini incelerken, göze çarpan şey; 2009-20010 sezonunda ‘’Patellar tendon’’ problemi ve oynayamadığı o kocaman 3 ay! O yıl Hoffenheim takımında mart ayı sakatlanmış, hazirana kadar tedavi görmüştü… İşte bu sakatlığı bilen bilmeyenleri  “kronik” dedirtmeye sevk etmiş olabilir, diye düşünmekteyiz. Bir kere kronik olması için sık sık tekrar etmesi gerekir. Araştırmalarımıza rağmen sporcuda tekrarını bulamadık! Demek ki, iddialar boş, sadece Süper Ligimiz’in marka değerini yükselten futbolcunun moralini bozmaya yöneliktir.
Patellar tendon uyluk önü kasları ile birlikte çalışır ve bacağı düzleştirme görevi vardır. Patella (diz kapağı) uyluk ile kaval kemiğine tendonlar ile tutulur ve kirişler oluşur. Patela ile kaval kemiği arasındaki tendona Patellar tendon denilir. O yerde kısmi veya tam yırtıklar olabilir. Kısmi ise fonksiyon kaybı yoktur ama ağrı hissedilir. Cerrahiye gerek yoktur, 3 haftada geçer.
Toparlamamız gerekiyorsa, Beşiktaş teknik ve sağlık ekibi çok akıllıca yıldız futbolcuyu Mersin’in kötü zemininde oynatmadı, korudu ve iki haftalık arada hem tedavi hem de hazırlık boşluklarını doldurma fırsatı bulacaklardır.

Kimsenin kuşkusu olmasın ki, Bilic ve teknik ekibi, Demba Ba gibi dünya yıldızını daha da ileriye götürecekler. 
Zaman gerekli…
 

En okunanlar