28 Kasım 2019 Perşembe

FENERBAHÇE TAKIMIN ATLETİK NİTELİKLERİ


                        







Global haber spor muhabiri Yağız Sabuncuoğlu takibi sonucunda ulaştığı antrenman veriler, bir çok şey anlatmaktadır. Bir birim antrenmanda oluşan rakamlar, futbolcuların maksimal sürat (km/saat), süratte devamlılık (20 km. hızda en-fazla mesafe) ve dayanıklılık (en-uzun mesafe) nitelikleri gösteren rakamlara ulaşılmış. Tabi, doğal olarak sıralanması da ortada...

Bakalım verilerin arkasında neler yatar, neleri bize anlatmak istenilir.

Birinci veriler maksimal sürat niteliğin durumunu anlatmaktadır. Yani, bir futbolcunun 1 saniyede kaç metre katletmesi kapasitesini. Kilometre saatte olarak...Burada en-süratli İSLA gözükürken, diğer niteliklerde sıralanmaya girememesi, onun neden yeterince ataklara katkı yapamaması, ayrıca sık sakatlanmasını açık göstermektedir. İsla ilk önce genel dayanıklılığını, oradan süratte devamlığını geliştirmesi gerekir. Ayrıca, süratli olduğu için, bazı kas grupların esnekliği ve kuvvetini arttırması gerekir.



RODRİQUES süratte 2. olurken, devamında 3. olup, sadece 230m. bunu sürdürebilmesi, onun neden dayanıklılık verilerde sıramaya giremediğini net göstermektedir. Futbolcu aerobik kapasitesini acil yükseltirse, süratte devamlılık gelişir, toparlanma kapasitesi artar.

HASAN ALİ tüm verilerde dengeli gözükürken, sürati temsil eden kas gruplarını geliştirirse, daha süratli koşar. Ayrıca, 452m. süratte devamlılık olarak kayıt ettiği rakam, eşik yakını (600m), yani aerobik - anaerobik sınırına iyice sokulabilir. Tabi sezon başı Topuk yaylasında daha uzun kalıp, daha hacimli koşular yaparsa...



ZAJC istikrarlı tablo çizerken, mevkisine göre özellikle, daha uzun koşmalı ve komik olan 187m. sürat devamlı koşu mesafesini çok daha yukarılara çıkartması gerekiyor.Daha süratli koşması için yaklaşık 5-6 kg kas kütlesi alması gerekecek.

OZAN TUFAN süratte devamlılıkta 2. olmasına rağmen, çok daha fazla uzun koşması, aerobik niteliklerini geliştirmesi gerekir. Süratte biraz geri kalması büyük ihtimal önemli kas grubunda   zafiyet olmasıdır. Tespit edip, kapatması gerekir...




DİRAR çok tuhaf olmakla beraber, mevkisine bakılırsa, oldukça fazla çalışması gerekir. Süratte sıralamaya girememesi ayrı bir problem...

Basit merdiven çıkarken zorlanıyor denilen RAMİ, 6059 metre ile herkesi geçmiş, ama diğer niteliklerde yok olması, onun yeni antrenmanlara başladığını gösteriyor. 2. yarı daha iyi olacak gibi...

TOLGA CİĞERCİ
sadece ‘’akciğerde’’ boy göstermesi, mevkisine göre, süratte devamlıkta potada olması gerekiyor. Hem aerobik, hemde anaerobik çalışması ve onların bağlarını çözmesi gerekir.

Tüm analizler sadece bir birim antrenman üzere yapıldığını unutmamak şartı ile, ayni ölçümlerin haftalık olmasa da, aylık yapılıp, karşılaştırma yapılırsa, futbolcuların nitelikleri kontrol altına alınır. Zaaf, kuvvetli yerleri net ortaya çıkar, neler yapılması gerek, pusula gibi yönleri gösterir.

Her şey TÜRK futbolu için!


Ertan Hatipoğlu

15 Kasım 2019 Cuma

DENİZCİ PERFORMANS TESTİ













     Denizci komando ve askerlerin performansı çok önemlidir. Özellikle Akdeniz’de oluşan son politik kriz ülkemizi ister istemez çıkarlarını korumaya zorlayacaktır. Denizciler fitnes ve spora fazladan yatkın insanlar olmasına rağmen, hiç bir zaman seviyelerini yükseltmeye hayır demezler.
Dünya’da bir çok fiziksel test ve çalışma sistemleri vardır, ama genel kanı US Navy Seal Fitness eski de olsa, en-iyi olduğudur.

Test şu hareketleri içerir:

-2 dakikalık Şınav
-2 dakikalık karın kasları, Mekik
-Barfiks-maksimum sayı
-2.5 km. koşu
-500m. yüzme

Test Şınavlar ile başlarken, geçer not alınması için asgari 50 sayı, 2 dakika içerisinde yapılmalıdır. İdeal sayı 75 olurken, genelde burada bir çok denizci başarılı olmaktadır.

2 dakika dinlenmeden sonra mekiklere geçilir.Mekikler yere oturarak, bacaklar dizlerden bükülü, ayaklar partner tarafından tutulmaktadır. 50 sayı yapan geçer not alır, ama burada dinlenme yatarak değil, ayakta olması şarttır.

Barfikste, zaman sınırlanması yok, ama en-az 10 sayı yapan devam edebilir. Aşağı pozisyonda kollar düz, yukarıda ise çene barın üzerinde olmalı.

Koşuda mesafe 10.5 dakikada geçenler devam ederler. 9 dakika civarında süper sayılır…

En son yüzmede 12.5 dakika altında iyi sayılırken, kendine saygı duyan her denizci 11 dakikanın altında yüzmelidir.

Test yapım sürede hava koşulları önem taşımaktadır. Kötü havalarda her istasyon performansında az bir düşüş normaldir. Test yılda 4-5 kez yapılması gerekirken, diğer zamanda istasyonlarda ayrı, ayrı performans yükseltme çalışmalarda ter dökülmesi gerekir.

Barışta daha fazla ter, savaşta daha az kan, der askeri deyim…

Ertan Hatipoğlu

7 Kasım 2019 Perşembe

SPOR POLİTİKASI














 Ülkemizde, genelde işler kötüye gitmeye başlayınca, özellikle vitrinde önde olan  sporlarda başarısızlıklar gelince, tartışmalar, sebepleri aranmaya başlanır. Çoğunlukla ferdi, aşağılanmaya kadar giden suçlamalar, kısır döngü klişe cümleler, reçeteler...

İşte futbolumuzdaki, özellikle kulüplerin Avrupa hezimetleri, işte basketboldaki milli hüsranlar, işte voleybolda erkeklerin ‘’kısırlığı’’, kadınların şişirilmiş ‘’zaferleri’’.

Oysa ki, bitmeyen tartışmalara, teşhisleri uzun, uzun belirlemeye gerek yok. Tedavi reçeteler zaten tüm Dünya’da ayni, Amerika’yı yeniden keşfetmeye ne gerek var?

Bir ülkenin herhangi spor dalında başarılar 4 faktöre bağlıdır:

1.Yetenek seçimi
2.Antrenman - eğitim süreci
3.Ülkede o spora bakışı
4.Materyal ve finans faktörleri 

Önem sıralanması da aynen böyle! Sadece bazı sporlar ve ülkelerde 3. ve 4. faktörler yer değiştirmektedir. Çok nadir...

İşte, şu 4 etkene bakıp, herhangi sporun neresi eksik, nerelere daha çalışılması gerekir çok net anlaşılmaktadır. Ona göre strateji ve spor politikası belirlenir. Ona göre hamleler planlanır, harekete geçirilir.

Futbolda 15 yıl önce, kulüplerin statları atletizm pistlerinden ‘’kurtulurken’’, bunu savunanlar seyircinin oyuna daha yakın oluşu neticeyi değiştiriyor diye, vurgulamaktaydılar!? Türkiye’de hemen-hemen tün statlar mevcut atletizm pistlerini kaldırdı, seyirci oyuna daha yakın oldu. Oldu da ne oldu? Olan atletizme, oralarda çalışma imkanı bulan zaten kısıtlı sayıda sporcularımıza oldu. Futbolda, eski Ali Sami Yen stadında GS Avrupa şampiyona olmuş, daha sonra, grupları bile geçememişti. Diğer takımları hiç konuşmayalım. Sadece Fenerbahçe, kendi stadında atletizm pistini yok ederken, Dereağzı'nda tartan pistlisini yaparak olayı telafi etmişti. Atletizm’de başarıların bir sebebi de buralarda yatıyor. 

Şimdi yüksek sesle sorulması gereken soru şu: Statları moderne ettiniz, atletizm pistlerini yok ettiniz, ellerinize, başarı olarak ne geçti? Bu örnekte bariz bir şekilde 4. faktöre(en-son!) önem verilmiş, verilirken de başka bir spora zararı dokunmuş. Bir kuşla-iki taş...

O yıllarda 1.faktöre Avrupa benzeri önem verilse, şimdi Milli takımımızın elemanları Almanya, Fransa, Belçika’da yetişen çocuklardan oluşmazdı. 2. faktörün derinliğine ulaşabilinse, kulüplerimiz Avrupa'da ne zaferlere imza atarlardı...

Voleybol erkeklerin çok güçlü ligine rağmen, neden yıllarca Avrupa ‘’cücesi’’ oldukları çok açıkken bir hamle yapılamaması, kadınların onca olanaklara rağmen neden Rio 2016 Olimpiyat’ına gidemedikleri, kendi evinde 15 yıl sonra yine Avrupa 2. olmalarını ‘’olağanüstü başarı’’(!?) gördüklerini çok manidardır.

Basketbol erkeklerin kendi evimizde bir 2. dışında her organizasyondan hayal kırıklığı ile erken elenmesine alışmış durumdayız. 

Güreşte çok başarılı sonuçlar almamıza rağmen, genelde bu sonuçlar Olimpiyat dışı organizasyonlarda oldukları göze çarpmaktadır. Nedenleri bildiklerine göre, Musa Aydın Başkanımıza inanıyor, rotayı düzelteceğine inanmak istiyoruz.

Jimnastikte belli ki, dersler iyi çalışılmış, son derece sevindirici başarılar gelmişti. Tokyo 2020 daha net olayı gösterecek...Umarız, güreş gibi olmasın...

Kuşlar sonbaharda sayılırmış, derler...


Ertan Hatipoğlu

9 Ekim 2019 Çarşamba

QUO VADİS, DOMİNE? NEREYE GİDİYORSUN, LORD?


                


Doha 2019 atletizm sporunda bilmeceleri çözeceğine, onları daha fazla arttırdı. Dünya şampiyonası ‘’burnundan kıl aldırmayanların atletizmi’’tartışmasız zaferi ile sonuçlandı. Yani, Amerikan üstünlüğü ile...Hem ne üstünlük!

Tabi, bu zaferin arkasında bir çok neden vardır, ama en-önemlisine bakmak gerekir.

‘’Burnundan kıl aldırmayanların’’atletizminde 2 kez doping ile yakalanınca, ömür boyu ceza alınmaz. Diğer ülkelerin sporcuları gibi...Burada ilk önce ‘’sağlam’’avukatlarla, mahkemelerini, daha sonra madalyalarını kazanıyorsun. Justin Gatlin gibi, Helsinki, Londra’da altın, Doha’da gümüş... Bayrakları da ilave edersek, adam resmen madalya zengini olmuş!

‘’Burnundan kıl aldırmayanların’’atletizminde 3 kaçırılmış test yapar, ellerini sallaya, sallaya yırtarsın.Birileri, nasıl olusa denetim tarihlerini karıştıracak veya görmemiş olacaktır..1001 masallar gibi, herkes memnun, kimsenin itirazı yok, kimse CAS-a gitmeyi bile düşünmüyor. Christian Coleman 2 altını götürüyor, ''ben kural ihlali yapmadım!''deyip, burnundan kıl aldırmıyor. Sadece, onun 3 ihlal yapan ve cezasını çekmiş, çeken yüzlerce atlet var...

‘’Burnundan kıl aldırmayanların’’atletizminde bir antrenör sporcularını testosteron müptelası, ilaç ticareti, numune manipülasyonu yapması ve komik 4 yıllık ceza alması normaldir. Oralarda normal olması ile birlikte, hiç bir talebesi zarar görmemesi başka bir komedidir...Alberto Salazar o ilaçları çiftliğinde tavuklarını beslenmesi için kullanmıştır. Sonuç olarak, Doha’da talebeleri, her şeye rağmen damgasını vurup, herkese kızıp, gittiler. Tokyo 2020 hazırlanmak için...Bazı ülkelerin sporcuları ceza almış hocasına selam verdikleri için durdurulurken, cezalar havada uçuşurken, ''dokunulmazların'' etrafa kızmasına sessiz kalınmaktadır.

Herkes susuyor, ‘’dopinge sıfır toleransın’’ temiz Lord susuyor...Nasıl susmasın ki, Sir Mo Farah’ın ‘’kirli çamaşırları’’ her an ortaya çıkma ihtimali varken, ayrıca Oregon Project sponsoru NİKE ile uzun yıllardan beri münasebeti bilinirken...Nike  büyük hocanın arkasında tam durmuşken...
Şimdi herkes Salazar’ın CAS serüvenini dikkatle beklerken, cezası sıfırlanmış veya minik bir şey gelirse, şaşıranlar sadece su altı sporları ile ilgilenenler olacaktır.

‘’Burnundan kıl aldırmayanların‘’atletizminde bayrakta diskalifiye olmak geçmişte kaldı. Şimdi birisi bayılıp yere düşmesi, cinayete kurban gitmesi gerekir ki, o takım DQ olsun. 4x100m. yarışında tüm stat, artı milyonlar TV atletizm sever, artı 2 takım itiraz ettiklerine göre, gördüler, sadece yeni Monakolu memurlar göremediler. Öyledir yeni Monakolular, bazen görmezler...

Monakolu memurlar dedik, ama atletizm tarihinde en-fahiş kararı aldıklarını yazamadan geçilmez. Çölde ne kadar deve varsa, hepsini gömdüler! 110m. engellide, 5 bitiren sporcuya, engellenmiş diye, sayısız itirazlar sonucu bronz madalya verdiler. Ama derecesi ayni kaldı. Benim oğlan, 7 yaşında sonuçları neren görmüş ise, bana ‘’Baba, 3-cülerin dereceleri neden o kadar farklı?’’ diye, sormaz mı..

Doha’da daha bir çok olay oldu, hepsini yazmaya kalkışsak, uzun olur. Atletizm sporu ağır yaralı, tedavi olması gerekir ve işin ilginç tarafı, buna sebep sadece Ruslar değil.

Hristiyan efsanelerine göre Havari Peter, İmparator Neron zulmünden kurtulmak için Roma’dan kaçarken yolda İsa Peygamber’le karşılaşır ve ona ‘’Quo hadis?’’, yani ‘’Nereye gidiyorsun?’’diye, sorar. İsa ‘’Roma’ya, yeni baştan çarmıha gerilmeye gidiyorum çünkü sen benim kurtaracağım insanları bırakıp, kaçıyorsun’’ der.

Büyüksün
Henryk Sienkiewicz!



Ertan Hatipoğlu

7 Ekim 2019 Pazartesi

SPORDA KALP PROBLEMLERİNİ YOKETMEK


                




Son yıllarda, özellikle dayanıklılık içeren sporlarda, genç sporcular kalp krizi geçiren sayısı artmaktadır. Endişeye yer var mı ve bir sonraki yarışmadan ne beklenmeli, sonraki yazılanlar okunursa, daha net anlaşılır.

İstatistiklere göre, sporcular arasında kalp krizi geçiren oran 100.000 kişiden 1 dir. Sadece yükleme esnasında değil, dinlenme sırasında da kalp problemleri yaşayanlar vardır.

Ani kalp krizi sinir kaynaklı veya kan damarların tıkanması sonucu meydana gelmektedir. Kalp atışların durmasının sebepleri tam olarak bilinmemekle birlikte, gerçekleşme anların da bilmecesi sürdürmektir. Kalbe giden damarların tıkanması en-sık sebep olarak gözükmektedir.

Tıkanma her zaman sebep olmadığı açıktır. 35 yaşın altında sporcularda kalp krizin sebepsiz geldiği bir gerçektir. İhtimal olarak kalıtsal olabilir, kalbin duvarları fazla incelmekte, ayrıca, kalbin sol tarafı fazla büyüdükçe, ihtimaller artmaktadır.

Tüm bunlardan dolayı sporcu ve yardımcı ekip çok dikkatle o yöndeki ip uçlara bakmalı, hazırlıksız yakalanmamalı.Sporcunun geçmişi iyi araştırmalı, zira kalp krizi geçirenlerin 30% geçmişte problemleri olanlardır.

İşte bazı ip uçları:
- Göğüste daralma
- Antrenman sırasında ani hava, nefes yetmezliği
- Antrenmanda ağrı, rahatsızlık
- Antrenmanda bayılma
- Kalp’de aritmik atışlar ve ani atış hızlanması
- Ani baş dönmesi, kızarma

Bu belirtilerden sadece biri bile tanıdık geliyorsa, doktora gidilmeli, paylaşmalıdır. Orada gereken sorular sorulduktan sonra, testler ve çalışma şeklinin değiştirilmesi yönde tavsiyeler alınabilir.

Bazen ne kadar da dikkat edilse, kalp krizi gelebilir. Bazen ise, sporcu kendini  fazladan panikletir ve başına problem alabilir. Tüm bunlar sporculara, baş dönmeler, göğüs sıkışıklıklar olup olmadığını soruları sormak, anlamsız kılmamaktadır.Aile kalıtsal geçmiş çok önem taşımaktadır.

Daha az ölüm vakaları için, bilim adamlar her yarışta hazır bulunması gereken elektrik şok üreten Defiblatör bulunmasını tavsiye etmekteler. Böylece, kalbi hemen oracıkta doğru ritme geri dönmesini sağlanabilir. Aletin olduğu yarışlarda ölüm vakaları kesin azalmaktadır.




Bazı ülkelerde bu konuda çok çabuk tedbirler alınmış. Japonya’da mesela, maraton yarışlarda bisikletli sağlık ekip, sırtında Defiblatör ile, yarış boyu sporcuların arasında ani vakalara karşı tetikte bulunmaktadır. İstatistiklere göre, vakaların 93% öyle, yeniden hayata dönermiş. 

Oran ciddi ve gerekenler yapılmalıdır!

Ertan Hatipoğlu

24 Eylül 2019 Salı

SPORDA YÜKSELTİ ANTRENMANLARI Ertan HATİPOĞLU(konferans)





Atletizmde antrenör, atletizm dersleri öğretim görevlisi olarak yıllarca çalışan, hocamız Ertan Hatipoğlu 8 Mayıs 2019 günü saat 10.45’te başlayan konferansını özetliyoruz.

Atletizm, fakat özellikle uzun mesafe koşularında uzman, sporcuları çeşitli kerelerde Avrupa Şampiyonluğu ve çeşitli birinciliklere ulaştıran bir antrenör, atletizm koçu. Ve en önemlisi Elvan Abeylegesse’yi ülkemize kazandıran, onu yetiştiren, Dünya rekortmeni yapan çalıştırıcı...





Atletizmdeki yüzlerce çalışma ve araştırma konularından biri olan Yüksek İrtifa Antrenmanlarının farklı yönlerini bizlere aktaran Hatipoğlu, yükselti yanında oradaki egzersizlerin neler olması gerektiğini açıkladı. Bunun yetmeyeceğini, aynı zamanda bu antrenmanlardan ne zaman dönüleceğini ve yarışmalara ne zaman katılmak gerektiğini çok çarpıcı bilgiler eşliğinde aktardı
  
Yüksek irtifa antrenmanları konusunda bir tek Fenerbahçe Spor Kulübünün tesis bulunuyor. Dünyada hiçbir kulübün böyle bir tesisi yok. Maalesef, bu imkanı yıllarca, sezon başı sadece 10-12 gün kullanmaktadır.

1974 yılında Belmeken(Bulgaristan) kampı keşfedildi. Bunu o zamanın Doğu Almanya’sı keşfetti.Kamp yeri olarak seçilirken sadece yükselti değil, mikro iklim, rüzgarlar gibi faktörler çok önemlidir.Yer olarak kuytu, yıllık yağış miktarı az olan yerler seçilir. Her yüksek yerde kamp yeri yapılmaz.Yüksek rakım 1700 metreden başlar. Orta yükseklikler olarak Aladağlar kullanılabilir (1350 m). Ama Erzurum kovalanan hedeflere daha uygundur. 

Diyelim ki, Erzurum’a bir yükselti antrenmanı yapmak için gidildi, önce aklimatizasyon (=Uyum) sağlamak gereklidir. Çıkıldıktan sonra birinci gün sabah sert bir antrenman yaptırılır. Yine birinci gün ikinci antrenman ise, orta şiddetlerde olmalıdır.Vücut daha uyuma geçmeden 2 antrenman yapılır ve cebe koyulur.

Yüksek irtifa kampında 5. güne kadar hafif antrenman, bol yürüyüş ve alçak genel kuvvet çalışılır. Daha sonra, uyum göstergeleri, Nabız, uyku gibi veriler düzelince, ciddi yüklemeli antrenmanlara başlanılabilir.Tabi, tam tamlanma prensiplerini çiğnemeden…



Fotoğraf: Ertan Hatipoğlu konferansından bir kare.

Sert, çok yüklemeli bir antrenman nedir? Örneğin bir 5000 metreci iseniz, 5 x 1000 m - 95%, 3 dakika aralarla, çok iyi sayılır. Buna benzer internal antrenmanları haftada 2 -3 yapılırsa ki, kolay değil, özellikle spesiyal dayanıklılık artış gösterir. Sabah yatakta, kalkmadan Nabız verileri hem durum, hem de uyum süreçleri hakkında bilgi verir. Sabah yatakta yüksek Nabız ya uyum gerçekleşmediğini, ya da antrenman yüklemeleri fazla olduklarını işaret eder. 

Yüksek rakımdan deniz seviyesi civarına inildiğinde, reaklimatizasyon (yine uyum) sürecine girilir. 1.-5.güne kadar sporcular çok iyi hissederken, işlevsel olmayan branşlarda 1., işlevseller ise özellikle 3. gün en-yüksek performans gösterirler. 5.-6.güne kadar, seviye, yaş ve cinsine göre değişir, bu devam eder. Futbol takımları işte bu günlerde 2 hazırlık maçı planlamalı, daha sonraki 7.-18. günlerde moralini bozmamalıdır. Tabi, sporcularını 2 sürece, yani uyum ve yüklemelere maruz bırakmamalıdır. Çünkü faizi daha sonra ağırdır…

6,7.-16-18. günler arası yine hafif antrenman, teknik çalışmalar, genel kuvvet çalışılır.Daha sonraki günlerde yine ‘’gaza basılır’’ yüklemeler basamaklı olarak, yükselmelidir.

Yüksek rakım kampından kaliteli ve uzun yarar alınması için en-az 18 gün kalınması gerekir. Daha az kalımlarda, özellikle futbol takımların o 10-12 günü, yarardan fazla zarar getirmektedir. Vücut boşuna 2 değişik rakım uyumuna sokulmaktadır.

Yükselti antrenmanın 2,5 ay civarında performansa pozitif etkisi bulunur. Ama her şey doğru yapılırsa...

Bu arada biyolojik pasaport konusunda bilinmeyenleri de anlatan hocamız, artık teknoloji sayesinde kullanılan ilaç, streoid ve başka preparatların çok hızla analiz edilebildiğini açıkladı. Kandaki hemoglobin miktarlarının, hatta genç alyuvar oranlarının bile biyolojik pasaport kontrollerinde önem kazandığını bildirdi. 

Bu konuda daha net bilgileri verecek olursak, retiküler oran şeklinde bilinen bu oran (Genç alyuvar oranı) 2,0 ise normal, fakat 0,2-0,3 ise anormal karşılanmaktadır.Hemen yüksek Hemoglobin oranın nereden geldiği sorgulanır ve savunma istenir. Tabi, ondan sonra ciddi suçlamalar, cezalar başlar. 

Konferans bitiminde çeşitli sorular yöneltildi. Konuşmacıya TEMA Vakfı Plaketini, bu etkinliği izlemeye gelen Gençlik ve Spor Bakanlığı Eğitim Uzmanı Tülay Turhan verdi.




Fotoğraf: Ertan Hatipoğlu’na plaket takdimi…



Prof.Dr. Yavuz Taşkıran





3 Eylül 2019 Salı

COLEMAN KOMEDİSİ










Bazı şeyler hayatta hiç mi değişmez? Bazı kişi, kuruluş ve ülkelerin dokunmazlığı mı var? Sporda imtiyaz ve çifte standart kadar çirkin, zarar veren kaç velet sayılabilir? İşte, USADA yaptıklarına yeni, tazecik bir vaka daha, 23 yaşındaki 100m. dünya lideri, 60m. dünya rekortmeni Christian Coleman olayı! Atletizm içinde olanların korkudan fısıldayarak konuştukları, medya tarafından ‘’fransız’’olmaktan, sadece olup bitenleri yazdıkları, uzun yıllar konuşulacak bir karara, bir çifte standarda, bir küstahlığa daha imza attılar.

WADA denetim elemanları sporcunun 1 yılın içinde 3 kaçırılmış, yarış dışı doping testi bulunduğunu İAAF Doping Kontrol Komisyonuna bildirir. Komisyon, USA Atletizm Federasyona sporcusu Coleman’ın 6.06.2018, 16.01.2019 ve 26.04.2019 tarihlerinde 3 kaçırılmış testi bulunduğundan savunmasını istemesini istemiş. Zaten, her kaçırılmış testen sonra, İAAF Doping Komisyonu bunu ayrı, ayrı istemektedir. Monako’da bu ayrı testlerin savunması ve tabi ki, tarihleri mevcuttur. Bu ayrıntıya dikkat edelim!

Yaklaşık 2 hafta önce, olay patladığında bu işin sonu ne olacak diye, tüm dünya merak etmekteydi. Atletizm içinde, özellikle tecrübeli olanlar, USADA bu işi nasıl ‘’yırtacak’’, nasıl genç sporcusunu kurtaracak, diye kafa yormaktaydı. Bir çok kişi, testlerden 1 tanesini geçersiz sayılacak, WADA görevlilerinin üstüne suçu atılacak, diye düşünmekteydi. Yanlış adrese gitmişler misalinden...Hatta, bazı ülkelerde bu konuda bahisler bile oynanmıştı.

Ve işte, sonuç! Coleman suçsuz, 1 yılın içinde sadece 2 kaçırılmış testi varmış!? 3. testin tarihi karışmış, 6.06.2018 değil de, 1.04.2018 imiş!? Yani, şakalar günü 1. Nisan! Şakacık, tabi...
WADA görevlileri yanlış tarih vermişler, ayrı ayrı savunma istenirken, tarihlere dikkat edilmemiş veya daha kötüsü, istenmemiş?! Nereden bakarsan bak, skandalın ağababası, küstahlığın daniskası.İşte, böyle sığ yöntemle, USADA kendi ‘’ER RYAN’I’’ kurtarıyor, tüm dünyayı hiçe sayıyordu.

Böylece, Amerikalı sporcuya tedbir kararı kalkarken, ellerini sallaya sallaya hem 3 hafta sonraki Dünya şampiyonasına, hem de seneye Tokyo Olimpiyadında yarışabilecek, şanlı bayrağını göklere dikme fırsatı bulacaktır. Öyle ya, Amerikan halkını morali niye ‘’o küçük teferruat’’ yüzünden bozulsun, imaj zedelensin? 

Tabi, olayı tam yansıtmak gerekirse, WADA ve İAAF temyize gitme hakları vardır, ama bunu yapacaklar mı, tahmin etmek dünyanın en-kolay işidir, tabiatı ile...Bu konuyu, bahis şirketleri hızlı tren küçücük garı geçer gibi, geçecekler.

Özellikle, Berlin duvarı yıkıldıktan sonra, dünya sporunda dengeler gittikçe artan tempo ile, değişime uğradı, nizam bozuldu. Spor artık belli güçlerin ellerinde, onlar da ‘’dediğim dedik, çaldığım düdük’’tutumları ile, sporu bitirme aşamasına girdiler, bile...

Yazıklar olsun!

Ertan Hatipoğlu

En okunanlar