Brezilya’da olmamamızın bir de başka, hayırlı tarafları var.
Havalimanı işçileri grevlerinden dolayı millilerimizin bavulları kaybolacak diye, korkmayacağız. Futbolcularımız otelin önünde hırsızlığa uğramamaları için
dua etmeyeceğiz. Copacabana
plajında kafalarına düşebilecek
herhangi bir sörfçü olmasın diye, titremeyeceğiz. Antrenmanlarımız grup
rakiplerimizin casus helikopterler ile takip edildiğinde, onları yanıltmak için stat
yerine havuza gittiğimizde, talihsiz olay yaşayacağız diye, de ödümüz
patlamayacak. Çeteler ve polis arasında çıkan çatışmalardan dolayı, arada kalıp, kör kurşuna kurban gitmesinler diye, korku dolu gecelere maruz kalmayacağız.
Allah korusun, Japon bir hakem hakkımızdan gelebilirdi...
Allah korusun, Japon bir hakem hakkımızdan gelebilirdi...
Şimdi en-çok Çeşme’nin herhangi bir diskosunda içki içip,
dayak yiyebilirler. Onları da yoğun lobiler yapıp, basında manşet olmayarak, bizi üzmeyeceklerdir. Yeni yabancılar statüsünden doğan, özellikle
büyüklerin yerli futbolcu savaşlarını doya, doya okuyacağız. UEFA-ya türk
başkan, diye bolca hayal edecek vaktimiz olacaktır. Son baharda millilerimizin modern gladyatör bedenine kavuşup, rakiplerini sırayla
yere sermek için zamanımız olacaktır.
Onca olaylardan sonra, Brezilya’ya gidemiyoruz, ama
gördüğünüz gibi, her işte bir hayır vardır.
Ertan Hatipoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder