17 Temmuz 2014 Perşembe

SÜPER LİG EKİPLERİN YENİ SEZON HAZIRLIKLARI ÜZERE( 2. BÖLÜM)




Birinci bölümde karnelerimizi dağıttıktan sonra, diğer ekiplerin kamp planlamasına geçelim. Burada manzara daha değişik olsa da, yine yüksek irtifa ‘’silahını’’ kullanmak istemeyen veya kullanamayan takımlar görüyoruz.

İSTANBUL BAŞAKŞEHİR’İN tamamı deniz seviyesinde yapılacak hazırlık planları şaşkınlık yaratırken, MERSİN İDMANYURDU takımın sadece 14 günlük Bolu kampı bizi gülümsetmektedir.
GAZİANTEP takımın kamp planlarını incelerken başka bir detaya rast geldik. Avusturya’daki kampı(4-28.08),  süre olarak doğru planlanmış, fakat zamanlamasını yanlış bulduk! Bu zamanlama ile ligin 1. maçında bir problem gözükmüyor, ama 2. ve 3. maçlarında ciddi sıkıntılar yaşanır, bizden söylenmesi!
O günlerde futbolcular reaklimatizasyon( deniz seviyesine uyum) sürecinde olacaklarından, performansları zedelenmiş olacaktır!
GENÇLERBİRLİĞİ takımı iyi bir planlama yapmış, sadece Slovenya kampından dönüş tarihini( 16.08) 3-4 gün geri alırlarsa 1. Lig maçına daha rahat çıkacaklar, diye düşünmekteyiz.
Ayni tavsiyemiz ligin yeni takımı BALIKESİRSPOR’A olacaktır. 2. Bolu kampının dönüş tarihi (17.08) oldukça taşmış, 1. Lig maçında problemler yaşayacaklardır. Ayrıca, iki kamp arası süreyi de (30.7-5.08) en-az bir gün kısa tutsalar, daha doğru olurdu.
ESKİŞEHİRSPOR 31 .08 tarihine kadar kendi tesislerinde, daha sonra Avusturya’da 2  süresi belirtilmemiş kamp yapacaklarını öne sürmekteler. Onlara da dönüş tarihine dikkat etmelerini, tavsiye etmekteyiz.
TORKU KONYASPOR belki yaşadığı 1000m. rakımına güveniyor olabilir,ama sadece 1 haftalık Davraz kampları bizi hayretlere düşürdü. Konya takımın acilen konunun uzman danışmanı gerekli, yoksa puan kaybına maruz kalabilirler! 
KAYSERİ ERCİYESSPOR ayni Konya gibi, yaklaşık 1000m. rakımda ikametgah ediyor, ama görülen o ki, hazırlık plan açısından çok fazla mesafe katedilmiş. Geçen yıl sıkıntıları yaşamak istemiyor, ellerinden gelen her antrenman metodu doğru devreye sokup, başarılı olmak arzusu var, hiç kuşkusuz...
Bir başka tebrikleri hakeden takım  KARDEMİR KARABÜKSPOR’DUR. 19 günlük Davraz kampı ile hem sure, hem de dönüş zamanlaması olarak çok iyi bulduk!

SİVASSPOR takımında teknik director probleminden dolayı belirsizlik hakim, umarız bir an önce çözülür ve futbolcular kamp planlarını görürler.

Yanlış anlaşılmasın, biz sadece takımlarımızın hazırlıkta yapılan planlanma hatalarını bulup, onların yapılmaması, düzeltebilecekleri de, arzu ederlerse düzeltmeleri için uğraş vermekteyiz. Yüksek irtifa kampının mecburiyeti yoktur! Bu metot ‘’silahını’’ sadece arzu edenler kullanabilir.

Bilmek şartı
ile...

                                                                                                            Ertan Hatipoğlu


16 Temmuz 2014 Çarşamba

SÜPER LİG EKİPLERİN YENİ SEZON HAZIRLIKLARI ÜZERE




Spor toto Süper lig takımları bu sezon Dünya şampiyonası nedeniyle maçlarına biraz geç başlayacaklar. Bu foruma katılmamış ülke olarak, aslında takımlarımıza hazırlık için fazla zaman yaratıldı, özellikle yüksek rakımlı hazırlık prensiplerini daha rahat uygulamaları için çok iyi fırsattı, ama maalesef bu olanak hovardaca harcanmış olduğunu görmekteyiz.

Özellikle ‘’üç büyükler’’ ile tabir ettiğimiz takımlar yüksek irtifa ‘’silahını’’ kullanmamaya veya inanmadıklarına hayretle izlemekteyiz. Diğer taraftan özellikle Anadolu takımları, mütevazi kadroları le o ‘’silaha’’ sıkıca sarılmış durumdalar. Prensiplerinde ufak tefek zamanlama hataları da olsa, onların ilerleme arayışlarını alkışlamamak mümkün değildir.

İşte şampiyon Fenerbahçe! Dünyanın tek yüksek rakımlı kampın sahibi olan takım, ne hikmetse, geçen yıl gibi tesislerinde toplam 12 gün kalacak! Daha sonra Avrupa ve İstanbulun ‘’0’’ rakamında geçirecektir. Bunun anlamı şu; Ben yüksek rakım avantajlarını kullanmak istemiyorum ve inanmıyorum da…! Kusura bakmasınlar, ama teknik kadroya bakarsak ortaya çıkan manzara bu!

İşte Galatasaray! 12 gün Avusturya kampı, bizi çok gülümsetiyor, bu sürede yarardan çok zarar var, zira vücut uyumu için yaklaşık bir haftaya ihtiyaç duymaktadır. Kaliteli antrenmana kaldı 4-5 gün ki, bunun faydasını hesaplamaya bile gerek duymuyoruz.

İşte Beşiktaş! 12 günlük Almanya kampından sonra Deniz seviyesinde maçlar, maçlar… Belki bunun sebebi erken ön eleme maçlarıdır, ama o zaman neden hazırlıklar  daha erken başlamadı, diye sorulur.
Kasımpaşa ve Bursaspor takımları aynen üç büyükler gibi ‘’peşin satmakta’’. Sadece 11 günlük Avusturya (Kasımpaşa) ve Kartepe (Bursaspor) kampı ile açık açık ‘’ben de yüksek irtifanın nimetlerinden faydalanmak istemiyorum!’’ demekteler.

Yukarıda tüm bu takımlara seslenmek,onları uyarmak vazifemizdir,diye düşünmekteyiz. İyi, güzel, zahmetsiz, ama ileride hakem, fikstür, şans faktörlerini bahane edip, hazırlık boşluklarınızı kapatmaya çalışmayın!

Olumsuz manzaradan, alkışı hak eden tarafa geçelim! İşte size Trabzonspor ve Akhisarspor takımların hazırlık planları! 3-4 Bayram günleri dışında hep yüksek irtifada olacaklar. O ara da iyi düşünülmüş, zira vücut gereksiz deniz seviyesine adapte olmadan, yine yukarı çıkılıyor ve hazırlıklarına devam ediliyor. Burada sadece iki takıma 2. kamplarından dönüş günü (14.08) 1-2 gün erkene alınmasını tavsiye etmekteyiz. Birinci Lig maçlarına ‘’zımba’’ gibi girmeleri açısından…
Ve işte, planlaması, strateji ve kamp yerlerini tespit edip de, maksimum fayda sağlayabilecek takımı açıklamamıza sırası geldi. Her şeyi ile alkışı hakeden ÇAYKUR RİZE takımıdır! Erzurum'a gidişleri, kalış süresi, Bayram araları ve Avusturya kampı , dönüş tarihleri ( 12.08)...

Bravo Mehmet hoca!

                                                                                                            Ertan Hatipoğlu

Not: Diğer takımlar analizleri devam edecek

15 Temmuz 2014 Salı

TANRILAR ATLETİZM'DEN UZAKLAŞMIŞ

       
 

Şu Dünya atletizme baktığımızda gülelim mi, ağlayalım mı, karar veremiyoruz. Bir taraftan dopinge karşı verilen amansız savaş sporcuları paranoyak yaparken, öbür taraftan parası olan, ülkesi ‘’torpilli’’ise, en zor durumlardan kendini en-az zararla kurtarıyor, anacım…

İşte, size son yılın Jamaica'nın yakalanan atletleri- Veronica Campbell-Brown, Asafa Powell ve Sherone Simpson. İşte, amerikalı Tyson Gay!

Veronica diyoretik bir madde ile yakalanınca, ‘’kremden geçti’’ deyip, İAAF değil, ama CAS-a yutturdu. Neticede, ayni madde ile yakalanan onlarca sporcu 2 yıl ‘’dinlendirilirken’’, ''bizim'' Veronica 6 ayda yeniden yarışmaya başladı…

Diğer yakalanan sporcu örneklerinde, durum daha da ilginç hal almış; Sporcular antrenör, kondisyoner, fizyoterapist, köşedeki  ilaç satan sarı çizmeli Mehmet ağa’nın üzerine suçu atıp, yine 2 yıl yerine, sadece 6 ay ceza ile kurtuluyorlardı. Neymiş, efendim? USADA-ya yardımcı olmuşlar, karıncaların yer altı yaşamlarına katkıları varmış…Kurtarmak için bahaneler çok! Şimdi tüm bu sporcular yüzleri kızarmadan, yarışlara giriyor, madur rolünü oynamaya devam ediyorlar.

Bu iş çok kolaymış- suçu başkasına at, cezadan kurtul! Sonra başka antrenörle çalışmaya, kariyerini devam ettir… Nasıl olsa hoca çok…Cesetlerin üstünden bas-geç!

Tüm bu komedilere izin veren o zihniyet artık anlamalı ki, oturduğu dal çoktan kesilmiş durumda.  Primo Nebiolo zamanında atletizm sponsordan geçilmiyorken, şimdi  yalvarır duruma gelmiş bulunmaktalar. İşte Diamond Lig; Samsung firması yıllık 3 mln. Paund verirken, durumu görünce ayrıldı ve şimdi tüm  Monaco’lu çabalara rağmen 2 yıl boyunca yarışın sponsoru bulunamadı! 
 

Nasıl bulunsun? Her branşta ilk 1-2 hariç,  erkek dereceler bayan derecelerine iyice yaklaşmış hale gelmişler! Seyirci U. Bolt olmadığı yarışlarda kolayca parmak ile sayılır durumda. TV yayın hakları futboldakini katlamış, bir çok ülkede atletizm severler izleyemez haldeler.

Zaten izlenecek bir şey kaldı mı?


                                                                                                            Ertan Hatipoğlu


13 Temmuz 2014 Pazar

VE FUTBOL PALANDÖKEN'İ KEŞFETTİ




Elit sporda, özellikle fonksiyonel olanların, yüksek irtifa antrenmanların faydalarını çoktan keşfetmiş durumda, fakat ne hikmetse takım sporların neredeyse tamamında hala tartışmalar devam etmektedir. Normaldir; Karar verenler hala bu tür hazırlık kamplarda yapılan antrenmanların sporcu fonksiyonelliğine, toparlanmasına 2, hatta 3 misli faydası olduğunu belirlemekte zorluk çekerken, spor fizyoloji bilgileri buna müsaade etmiyor.

Tabi, arzulanan faydalara ancak ve ancak doğru yüksek rakım antrenman prensipleri  uygulanır, bir takım ince noktalara dikkat edilirse ulaşılır. Öyle ‘’pata-küte’’ girilirse, hüsran yaşanır, bizden söylenmesi…

Yıllarca Dünya futbolu dağ kamplarını sıcak yaz gecelerden kaçış, serinleme, akşamları dolu uyumak için kullanılıyor, biraz da serin ortamda daha kaliteli antrenman yapalım düşünceleri ağır basıyordu. Genelde orta ve alçak rakamlı yurdumuzun ve Avrupa’nın dağları tercih ediliyor, en-çok 2 haftalığına çıkılıyordu. Yarardan fazlası-zarar; O sürede vücut  yeni şartlara adapte olmuş, kaliteli antrenman yapılacağına, deniz seviyesine dönmek, organizmayı hırpalamadan başka bir şey değil. Kısacası, futbol ve diğer takım sporları yüksek rakım silahını uzun zaman devreye sokup, kullanamadılar.

Son yıllarda bu durum değişti. Avrupanın bazı takımları atletlerin gittikleri yüksek denilen, yani 2000-2400 m. kamp yerlerine gitmeye başladılar.Üstelik 2 hafta değil, en az 20 gün kalmaya, sıkı antrenman ve hazırlık maçları yapmaya özen gösterdiler.

İşte size güzel bir örnek- Akhisar futbol takımı ve genç hocası Mustafa Reşit Akçay! 8.07-8.08 tarihlerde tam bir ay Palandöken yaylalarında ‘’yürek yiyecek!’’.Üstelik, futbolcuları adapte olduktan sonra, 22-25.07 tarihlerde Çaykur Rize  ve Marsilya takımları ile birer hazırlık maçları yapacaklar. 2000m. ve üstünde bir rakımda…

Mustafa hocamızın kamp tarihlerini,maçları ve antrenmanlarını incelerken son derecede önemli bir detaya rast geldik. Takımın dönüş tarihi ligin başlama tarihinden  yaklaşık 20 küsur gün bırakılmış ki, bu ara futbolcuların Deniz seviyesine adapte olacakları bir süredir! Süper bir bir strateji ve planlama tekniği!
 Ufak tefek ayrıntılarda hata yapılmaz ise, bu sene, özellikle ilk yarıda Akhisar mütevazi kadrosuna rağmen tüm takımları üzecek, bizden söylenmesi!

Mustafa hocamızı geçen yıl bir hasından dolayı çok eleştirdik, ama görüyorsunuz adam dersini iyi çalışıp, karşımıza yepyeni bilgilerle donanmış olarak, alnı ak çıkıyor.
Bize de başarılar dilemek ve alkışlamaktan başka bir şey  düşmüyor!


                                                                                                            Ertan Hatipoğlu

28 Haziran 2014 Cumartesi

AVRUPA 8 YIL DAHA BEKLEMELİ

                                


Dünya medyası biraz acele Avrupa takımların cenazesini kaldırmış durumda. World Cup’un ilk aşama maçlarında, İngiltere, İspanya ve İtalya gibi şanlı takımlar elenince, Portekiz ve Rusya gibi iddialılar boynu bükük ayrılınca, özellikle Avrupa medyası sebeplerini araştırırken, eleştiri dozunu kaçırmış oldu.

Oysa ki, kendi liglerinden gelen yorgunluk ve sakatlıklar çok önemli faktörlerdir. Devam edenler Almanya ve Fransa’da bile tam bir tazelik daha göremedik. 

Peki kimler taze? Hollanda ligi nisan ayı sonunda bitti. Orada oynayan 10 futbolcusu hem daha az gergin sezon, hem de Dünya şampiyonası maçların başlamasına kadar yeterli zamanı vardı. Diğer futbolcuları şampiyonu ve gerginliği azalmış liglerden geldikleri için şanslı sayılırlar…
Chili, Colombiya, Costa Rica,Meksika gibi takımlar belli ki, bu şampiyonaya çok önem vermişler, ferdi olarak, önde gelen Avrupa liglerinde oynayan futbolcuları olsa da, bir yolunu bulup, hazır olan takımlarına monte edebilmişler.

Ferdi bakarsak, Messi, Neymar, Mesut, Robben, Van Persie gibi ‘’kalkabilen’’futbolcuların sebeplerin arkasınnda  liglerinde ya erken biten gerginlik, ya da kulüp menfaatlerini hiçe sayarak, Dünya kupasına, milli takıma hazırlanmak var.

''Bir an önce bitsin- tatile çıkalım!'' düşüncesi kafasında taşımayan, futbola susamış Avrupalı takımlar görmek istiyorsak daha 8 yıl, yani Katar 2022 beklememiz gerekecek. Sadece  teknik, spor-bilim açısından, gerçek World Cup ancak 8 yıl sonra, iki sezon ortasında, takımların taze olacak bir döneme denk gelindiğinde, görebileceğiz.

Futbol dışında  böyle alayı sunabilecek başka bir tutku var mı?


                                                                                                            Ertan Hatipoğlu


26 Haziran 2014 Perşembe

NEYMAR'A ÖZERKLİK




Neymar’ın  Barcelona'da ilk sezonu tam bir fiyasko ile sonlandı. Hem takımı elleri boş, hem de kendisi Messi, İniesta ve Xavi gibi futbolcuların gölgesinde kaldı. Onlar da parlak oynamayınca, tüm kupalar Madrid’e gitti. Mayıs ayı geldiğinde Neymar’ın kafası git-gide Dünya şampiyonasına gitmeye başlamış, kendi evinde herkese göstermek arzusu tavan yapmıştı. O kadar ki, İspanya şampiyonunu belirleyen maça uzun pazarlıklar sonunda ülkesinden gelmiş, ‘’uyku arasında’’ oynamış, geri gitmişti…Tüm Brezilya gözlerini ona odaklamış, beklentiler içindeydi.

Baraj maçlarında 4 gol, Hırvatistan ve Kamerun maçlarında özellikle büyük katkısı, fiilen Brezilya’yı bir üst tura yükselttiler. Neymar'a baş rol, senaryo yazarlığı ise Filippe Scolari’ye verilmişti…

E, beklentiler daha yüksek, şaşaa daha fazla bekleniyordu. Kağıt üzerinde büyük isimler savunmada gözüküyor, hücumda ise  ‘’çorbaya fazla su katılmıştı’’. Neymar’a fazla katkıların olmadığını gören Scolari, yıldızına hemen özerklik vermiş, onu serbest oynatmaya başladı.

Defansta vazifeleri olmayan Neymar, hücumda her şeyi mükemmel oluyor, Arjantin’in Messi’si gibi her an her yerde bitiveriyor…Defansa katkısı olmayan Neymar yüzünden yenilen goller de yok değil. Fakat Skolari tercihini yapmış, özellikle Chili’ye karşı öğrencisinden hayatının maçını beklemektedir.

Skolari her şeyden önce ince bir psikolog, tam bir strateji uzmanıdır. Neymar kararı birinci testi geçmiş, ikinci test savunması iyi olan Chili’ye karşı daha zorlu geçeceği farkında. Yenilenmiş Neymar, hiç kuşkusuz, Barca’dakinden çok daha yukarılarda, güven vermektedir. Demek ki, bu delikanlıya serbestlik iyi geliyor. 
Takımını kupaya ulaştırırsa ayni rolü Barcelona'da isteyecek, haberiniz olsun!



                                                                                                Ertan Hatipoğlu

En okunanlar