Şu Dünya atletizme baktığımızda gülelim mi, ağlayalım mı,
karar veremiyoruz. Bir taraftan dopinge karşı verilen amansız savaş sporcuları
paranoyak yaparken, öbür taraftan parası olan, ülkesi ‘’torpilli’’ise, en zor
durumlardan kendini en-az zararla kurtarıyor, anacım…
İşte, size son yılın Jamaica'nın yakalanan atletleri- Veronica
Campbell-Brown, Asafa Powell ve Sherone Simpson. İşte, amerikalı Tyson Gay!
Veronica diyoretik bir madde ile yakalanınca, ‘’kremden
geçti’’ deyip, İAAF değil, ama CAS-a yutturdu. Neticede, ayni madde ile
yakalanan onlarca sporcu 2 yıl ‘’dinlendirilirken’’, ''bizim'' Veronica 6 ayda
yeniden yarışmaya başladı…
Diğer yakalanan sporcu örneklerinde, durum daha da ilginç hal
almış; Sporcular antrenör, kondisyoner, fizyoterapist, köşedeki ilaç satan sarı çizmeli Mehmet ağa’nın
üzerine suçu atıp, yine 2 yıl yerine, sadece 6 ay ceza ile kurtuluyorlardı.
Neymiş, efendim? USADA-ya yardımcı olmuşlar, karıncaların yer altı yaşamlarına
katkıları varmış…Kurtarmak için bahaneler çok! Şimdi tüm bu sporcular yüzleri
kızarmadan, yarışlara giriyor, madur rolünü oynamaya devam ediyorlar.
Bu iş çok kolaymış- suçu başkasına at, cezadan kurtul! Sonra
başka antrenörle çalışmaya, kariyerini devam ettir… Nasıl olsa hoca çok…Cesetlerin üstünden bas-geç!
Tüm bu komedilere izin veren o zihniyet artık anlamalı ki,
oturduğu dal çoktan kesilmiş durumda.
Primo Nebiolo zamanında atletizm sponsordan geçilmiyorken, şimdi yalvarır duruma gelmiş bulunmaktalar. İşte
Diamond Lig; Samsung firması yıllık 3 mln. Paund verirken, durumu görünce
ayrıldı ve şimdi tüm Monaco’lu
çabalara rağmen 2 yıl boyunca yarışın
sponsoru bulunamadı!
Nasıl bulunsun? Her branşta ilk 1-2 hariç, erkek dereceler bayan derecelerine
iyice yaklaşmış hale gelmişler! Seyirci U. Bolt olmadığı yarışlarda kolayca parmak ile
sayılır durumda. TV yayın hakları futboldakini katlamış, bir çok ülkede atletizm severler izleyemez haldeler.
Zaten izlenecek bir şey kaldı mı?
Ertan
Hatipoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder