25 Nisan 2016 Pazartesi

ANTRENMAN'DAN SONRA NE YEMELİYİZ?








Bilinen, yıllarca uygulanan bazı ‘’doğruların’’askıya alma zamanı geldi. Antrenmandan sonra beslenme hakkındaki bazı kuralları yeniden gözden geçirme, hatta  çok acil değiştirmeliyiz!

Kasların toparlanması ve büyümesi, protein ve karbonhidratların doğru yayılması için vücudun insüline ihtiyacı vardır. Nişasta içerikli gıdaların buna katkıları fazladır, bundan dolayı patates, pilav, makarna her sporcunun menüsünde mevcuttur. Fakat çok ilginçtir - gün boyunca insülin yükselmesine bir tek antrenman sonralarında izin vermememiz gerekir.

Kasların kasılmaları glikozun kas hücrelerine ulaşmasına yarımcı olmaktadır. Bu süreç insülininin yaptıklarına tıpa tıp benzemektedir. Kısacası, antrenmanın kendisi maddelerin yayılmasına yeterli olmakla beraber, insülin yükseltmesine gerek kalmıyor.

Böylece bundan sonra, antrenmandan sonra sadece bir meyve, örneğin muz veya kuru üzüm  tüketilirse, çok daha  etkili olacaktır. Ayrıca, hızlı karbonhidratların antrenmandan sonra tüketilmesi kasların yıkım sürecini durdurmaktadır.


                                                                                                Ertan Hatipoğlu

22 Nisan 2016 Cuma

İLK MARATON FİNİŞİNDEN SONRA...








Ülkemiz maşallah, maraton ve yarı maraton yarışmaları  açısından çok bereketlidir. Ayni şeyi iştirakçiler için söylenemez, ama yine de her yıl yeni koşucular ilk yarı veya tam maratonunu denemektedir. Koşu şöyle veya böyle biter, ama asıl önemli yarışın finiş çizgisinden sonrasıdır.

Finişten sonra jok ile devam edemezseniz de, yürümeye gayrette bulunmalısınız. Hareket kalbinizin kaslarına oksijen ile dolu taze kan pompalamaya başlayacaktır. Yarıştan en az yarım saat sonraya kadar oturmamaya çalışmalı, madalya törenini ile ilgilenmeli veya dinlenme çadırınızda su, muz, elma tüketmelisiniz.

Eve döndüğünüzde 10 dakika ayaklarınızı soğuk, buzlu suda tutarsanız, kaslarda oluşmaya çalışan il
tihapları durdurmuş olursunuz. Günün devamında birkaç kez 30 dakikalık yürüyüşe çıkmalı, arada dinlenme ve ayaklarınızı uzatarak, rahat ettirmelisiniz. 3 saat ara ile az yemek yemelisiniz. 50% protein ve yağ, 50% ise karbonhidrat oranına dikkat edilmeli. Beyin hücre yenilenmesi için bol zerdeçal çayı içilir. Sık su içmeyi de ihmal etmeyin! İdrarınız açık sarı renk olmalıdır.
Ertesi gün mutlaka masaj yapmalı veya yaptırmalısınız. Masajdan sonra ağrılar devam ediyor ise, mutlaka doktor uzmana başvurmalısınız! Antrenmanınızı unutmamalı, yürüyüş ile başlamalı, jok-yürüyüş karışımı ile devam etmeli, sonunda yürüyüş ile bitirmelisiniz. Toplam 45 dakika.

Beş gün sonra, normal koşu antrenmanına dönebilir, koşu mesafe ve yoğunluğunu basamaklı bir şekilde artırmalısınız. Eski temponuz ve konforuna yaklaşık 10 gün sonra kavuşabilir, ama az yüklemeli antrenmanları unutmamalısınız. Onları küçümsememeli, büyük taşları tutan, onların altını dolduran çakıllar olduklarını unutmamalısınız. Kısa mesafe 5-8 km. yarışlara  3-4, daha uzun mesafe yarışlara ise 6-7 hafta sonra girebilir, başarılı olabilirsiniz. Yarış takviminizi çok önceden, sezon başı uzman biri ile yapmalı, iyi bir müsabaka ritmine kavuşmalısınız!


                                                                                                Ertan Hatipoğlu

18 Nisan 2016 Pazartesi

ASLINDA, HERŞEY YOLUNDA GİDİYOR...












Euro 2016 yaklaşırken gözler ister istemez milli futbolcularımıza odaklanmaktadır. Onların sağlık ve form durumları, psikolojik kurulumları, kısacası her şeyleri bizi yakından ilgilendirmektedir. Formda, diri bir takımın turnuva  ortam ve olanaklarında neler yapabilecek defalarca vurgulanmış, bir yılın içinde özellikle 3. kez forma girmek ne kadar zor, ama asla imkansız olmadığını altı kalın çizilmişti. Süper Lig’in erken bitirme fırsatı olmamasına karşın, hem zirve ve Avrupa Ligi bölgesi, hemde  son 3 takımın bir an önce bell olması, millilerimizin kafaları bir tek o 12 Haziran tarihe odaklanması, herkes için daha iyi olacaktır. TFF ve Fatih Hoca’nın ekibi bu gerçeğin farkında ve  sporculara ne gerekiyorsa, yapılmaktadır.

Aday kadroda yer alan ve şu an biraz formsuz gözüken Serdar Aziz, Gökhan Gönül, Mehmet Topal, Caner Etkin, Alper Potuk, Ozan Tufan, Selçuk İnan, Olcay Şahan, Cenk Tosun, Arda Turan gibi futbolcularımız, aslında normal süreçlerini yaşamaktalar. Onlar fazla antrenman kesmeden, Haziran ayına hazırlanmaktalar. Bu yıl bazıları için 2., bazıları için 3. Form zirvesi olacaktır. Şimdi formda olsalar, Haziran-Temmuza kadar nasıl koruyacaklar? İmkansız…Sportif form geçici bir süreç olduğu ve yaklaşık 6-8 hafta sürdükten sonra, kaçınılmaz olarak kaybolmaktadır. Kısacası, endişe ve pesimizme yer yok, her şey planlı gelişmektedir.

Burak Yılmaz olayı biraz farklıdır, ama orada da işler planlı, güzel gitmektedir. Uzun sakatlıklardan sonra, Burak bu yıl bir tek zirve planlamış gözükmekte, gittikçe kalkacaktır ve o zirve Euro 2016 tarihlerinde olacaktır. Nitekim, Çin’den gelen en-son haberler onu göstermektedir.

Hakan Çalhanoğlu ise bu sezon 3. kez sportif forma girmesi gerekecektir. Avrupa Ligi’nde takımı Villarreal’e yenilmesi, aslında Milli takımız için bir şanstı. Hakan kalan zamanı çok iyi değerlendirme fırsatı bulmuş, hiç kuşkusuz bu yaz herkese klasını tam da yerinde gösterecektir.

Nuri Şahin uzun tendon sakatlıklardan kurtulduktan sonra, takımının 2016 yılı Bundesliga hariç bir çok maç oynadı. Bazı maçlarda yedek, zaman, zaman  oyundan çıksa da, hem yeterince antrenman yapma fırsatı buldu, hem de şimdi oynayarak Euro 2016 zirve yapma şansı vardır. Forma girmesi için tüm olanaklar önünde, olgun yaşlara giren futbolcumuz bu fırsatı kaçırmayacak, diye düşünülmektedir.

Volkan Şen ne yapacak, diye sanki soruları duymaktayız?
Volkan 1. yarı olsun, şu an olsun çok formda gözükmektedir. Tabi ki, böyle devam edemez! En-kısa zamanda ‘’saklanıp’’ bataryalarını  şarj edip, Hırvatistan maçında kasırga gibi esmesini bekliyoruz. Onun işi en-kolay gözükmekte, yeter ki, o 3-4 hafta mikrohazırlık dönemi fırsatı bulsun.


Bu sefer olacak, hemde çok iyi olacak!

                                                                                                                  Ertan Hatipoğlu



16 Nisan 2016 Cumartesi

ANTRENMANDAN ÖNCE ASLA YEMEYİN!













Bir çok gıda ürünleri sporculara faydalıdır, ama onlar antrenmandan önce tüketirse, önemli kas ve organların çalışması zedelenir, antrenman verimi alınamaz. İşte antrenman öncesi ‘’sabıkalılar’’ listesi:

Hindistan Cevizi ve Avokado 
Prensip olarak, antrenmandan önce yararlı yağlardan uzak durulmalı. Meyve yağ da olsa antrenmandan önce çok sakıncalıdır. Mide’de fazla kaldıkları ve zor öğütülür olmaları, onları  diğer organlardan ‘’kan emici’’ kılar. Kendi işlerini yürütmek namına emilen kan kaslarda sık sık kramplara yol açar.

Suda yumurta
Yumurtalar protein deposudur, ama vücuda gereken enerjiyi vermezler. Ayrıca midede fazla kalır, öğütme süreçleri uzundur. Antrenman sırasında ağırlık ve rahatsızlık verirler.

Çiğ sebzeler
Antrenman sonrası için süper bir fikir, ama antrenman öncesi brokoli, lahana, biber, hıyar, havuç, kereviz, hardal yeşilliği ve karnabahar gibi çiğ sebzelerin tükenmesi karın şişmesi ve gaz getirirler ki, antrenman sırasında en –son arzulanan durumdur…

Süt ürünleri
Diyet olarak, özellikle ‘’light’’olanlar süper bir fikir gelebilir,ama antrenmandan önce uzak durulmalıdır. Reflekslerin azalması, mide ekşimesi ve geğirmek gibi sakıncaları kesindir.

Acı baharatlı gıdalar
Prensip olarak bu tür gıdalar daha fazla kalori yakılmasına yardımcı olurlar, ama bunları antrenmandan önce asla yenmemeli. Sadece mide asitleri üretmekle kalmayıp, kalp ritmini hızlandırırlar.

Kavrulmuş kuru yemiş
Genelde çok tuzlu olduklarından, vücudun su balansını bozarlar ve kaliteli antrenman yapılamaz.

Enerji içecekler
Bir çoğunda, maalesef fazla şeker ve daha kötüsü yapay renklendiriciler bulunduğu için, bağırsaklarda yararlı bakterileri öldürdüklerinden, tüketilen gıda ürünlerin  sindirim ve emilimi ciddi zarara uğrar.

Çok uzak durun!



                                                                                                Ertan Hatipoğlu

13 Nisan 2016 Çarşamba

ESNETME, ISINMA, KAHVALTI: KOŞUDAN ÖNCE Mİ SONRA MI?









Bu tür sorular, özellikle koşuya yeni başlayanların kafalarını kurcalamakta. İlerleyenlerin de hataları yok değildir…Tüm bunları netleşmemiz için, sıra ile başlayalım!

Koşudan önce hiç bir zaman esnetme, gerdirme yapılmaz - kaslar sıcak olmadığından hazır değiller ve problem yaratacak küçük, mikro sakatlıklar oluşabilir. Uzun koşunuz varsa, koşudan önce sadece hafif jimnastik, ayak bilek çevirmeler ile vücudunuzu ‘’Hazır ol!’’duruma getirebilirsiniz. Yerle teması sağlayan ayak bilek bölgesinde tüm bağı ve eklemleri göreve  çağırmış olursunuz.Toplam 3-4 dakika…

Deneme, interval antrenmanınız varsa, aktivite 15 dakika jok ile başlar, kaslar ısınır.Sonrası- esnetme, gerdirmeler, dinamik ve statik jimnastik ile, ısınma bölüm bitmektedir.

Uzun koşudan ve diğer antrenmanlardan sonra, esnetme, gerdirmeler neredeyse mecburidir. Kaslar sıcak olduklarından her tür jimnastik ve esnetici hareketlere uygundur. Böylece, toparlanma süreçlere de erken start verilir…

Kahvaltıya gelince, hafif , dinlendirici koşunuz varsa, aç karnına da koşabilirsiniz. Ama, antrenmanınız orta ve çok yüklemeli olacak ise, mutlaka en-azından müsli tipi hafif bir kahvaltı edip, antrenmana gitmelisiniz. Kahvaltınız normal ise, 2 saat ara bırakmalısınız. Gece koşanlar için, akşam yemekten önce koşmalarını tavsiye etmekteyiz. Yemekten sonraya kalırsa, uyku düzeni  ve toparlanma süreçleri olumsuz etkilenir.

Koşu ile gelen mutluluk tamamen sizde kalsın!

Ertan Hatipoğlu



                                               


11 Nisan 2016 Pazartesi

TAMAMINA ERDİREMEMEK







Voleybol, özellikle kadın tarafı ülkemizin en-popüler spor branşı. Hiç kuşkusuz-en-başarılısı…Yine de üzüntü vermesi sevincinden fazla sayılır. İşte, en-son Denizbank CEV Şampiyonlar ligi Final Four aşamasında yine o çok beklenen kupayı kaldıramadık!

Baştan başlayalım…80 milyon ülkemizin en-yetenekli kızları voleybol oynarken, yetenek seçimi açısından en-konforlu sporumuz sayılır. Altı kişiden oluşan takımlarımızda zaten fazlası yabancı, üstelik kulüplerimizin sayesinde dünyanın en-iyileridir. Antrenörler, maşallah hepsi yabancı ülkelerin en- seçkinleridir. Salon ve olanaklarımız, Lig’imiz zaten ayrı bir Dünya rekoru! Medya ilgisi desen-o da oldukça iyi seviyede.
Peki, nedir bizi sık sık, özellikle önemli anlarda, tamamına erdiremeyen sebep? Sadece ikisi söylenebilir, daha doğrusu ikisi bizim uzmanlık alanımıza takılmaktadır.

Birincisi, bizim takımların form zirvesi iyi ayarlanamıyor. Kendi Ligimizde gereksiz öyle forma girdiklerini görmekteyiz ki… Türkiye şampiyonu olmak, Şampiyonlar Lig’in şampiyonluktan daha mı önemli? İyi Lig’in olmasının bazı dezavantajları da var, demektir. Fazla kan kaybediliyor… Final maçından sonra Vakıfbank antrenörü Guidetti’nin sözleri : ‘’5-6 kez oynasak sonuç farklı olurdu, ama bugün Pomi kazandı!’’çok şeyler aslında anlatıyor. Hayır Hocam, öyle bir hazırlayacaksın ki, bugün biz galip gelelim!
Guidetti’nin diğer sözleri:’’Piccinini son 5-6 yılda hiç görmediğim kadar iyi oynadı!’’ yine her şeyi doğrular niteliktedir. Hocam, sen de örneğin Naz Akyol kızımızı öyle hazırlayıp oynatacaktın!

İkincisi, biz küçük ayrıntılara, örneğin saat, iklim ve yükseklik adaptasyonlara önem vermediğimiz gibi, arkamıza alıp lehimize bir türlü çevirmeye öğrenemedik. Bu tür uzmanlara danışmadık, öyle ‘’savaşlara’’gittik ve üzüldük…

Neticede, büyük yıldızları Gamova ve pasör Startseva’sız çıkmaya zorunda kalan bir Dinamo’yu yendik, ama ev sahibi Pomi’ye boyun eğdik, hemde 3:0 gibi kesin bir hüsran ile!
Hiç yakışık olmadı…




                                                                                                Ertan Hatipoğlu

En okunanlar