7 Kasım 2013 Perşembe

SAKATLIKLARDAN UZAK


                                               



          Futbolda sakatlıklar hiç kuşkusuz, takımların kaderini belirleyecek kadar önemlidir. Sezon boyunca, teknik ve daha sonra sağlık ekiplerin fazla mesai harcadıkları, bir gerçektir.Sakatlanmayan futbolcu yoktur, ama mühim olan, onları asgariye indirmektir. Bugünün ekonomik koşullarına baktığımızda, dönen mevlalar, sakatlıklar yüzünden, bir çok takımızın reel başarısı ile örtüşmediğini görmekteyiz.

   Gelen darbeler dışında neler yapılabilir, ona göz atalım! Sezon başında, zeminler kuru ve sert’iken futbolcuların en-sakatlanan bölgesi hamstring kas grubunda yer alan 3 kaslar’dır. Bunlara yol açan sporcuların fazladan süratlenmesidir. Sebepleri ise,farklıdır; kas-sinir sistemin yorgunluğu, aceleci, yoğun antrenmanlar, ön ve arka kasların zıtlıkları ve s.İlk yapılacak takımın esneklik, stretching niteliklerini ilerletmektir.Bunun için, zengin jimnastik kültüründen faydalanmanız gerekecektir. Antrenman başı ve sonrası 15’ sreching'i hiç esirgememelisiniz!
   İkincisi, acilen hamstring kas gruplarını kuvvetlendirecek hareketler ile takımınızı tanıştırmalısınız.Burada dikkat edilecek husus; bodybuilding hareketlerden uzak kalmak!Kasları ‘’şişirdikleri’’için çok çabuk bir şekilde hamstrig’te çekmelere, hatta kopmalara yol açmaktadırlar.
   Antrenman planında genelde, az yüklemeli antrenmanlara, telaş ve aceleden dolayı fazla yer vermiyorsanız, vazgeçin! O tür antrenmanların değerini bilin!
   Toparlanma açısından, hiç olmazsa haftada 2 kez masaj uygun bulmaktayız. Bel ve hamstring'lere yeterli, diye düşünmekteyiz. Bel, malum vücudun merkezi’dir ve tüm zararlı maddeler oraya birikip,aşağı doğru hamstring'lere gitmekteler.O bölgelerde masaj, kuşkusuz sizi problemlerden uzak tutacaktır.

   Sezonun ilerleyen aşamalarında, yağmurlar başlayınca, en-çok sakatlanan ayak bileği eklem  ve bağılarıdır. Zeminler iyice ağırlaşınca kasıklar ve dizlerden sesler gelmeye başlar…Kasıkları yıl boyu esnetip, güçlendirmelisiniz!Atletizm’den engel branşı menşeyi bazı hareketler ile kasıklarınızı ‘’kaskolu’’ yapabilirsiniz. O bölgede sakatlanmış herhangi engelci gördünüz mü? Bunun nedeni hem esnetici, hem de kuvvetlendirici hareketlerdir!

  Gelen muhtemel darbelere karşı da yapılacaklar var; tüm bacak eklemlerde esnekliği artırmak ve çeviklik çalışması zaman-zaman da olsa,yapılmalıdır. Ayrıca, kemikleri güçlendirecek fazladan calcium, bağıları esnekleştirecek ve sağlamlaştıracak kıkırdak kökenli destek gıda ürünleri tavsiyemizdir. Kaslarınız fazla gergin ise, kas yumuşatıcılar, kuşkusuz iyi gelecektir.

Ak dona gök yamalık vurulmaz, derler... 

                                                                                          Ertan Hatipoğlu

ÇAMUR'DAN OLSUN, AMA FORM'DA OLSUN


                                   






    Futbolda Şampiyonlar Ligi uzun ve meşakkatli bir yol olduğuna şahit olmaktayız.Bu uzun yolda mücadele eden 2, hatta 3 ayrı sınıfın takımları var olduğu gözlerimizden kaçmıyor.

   Birileri Temmuz ayında 1, geçerlerse, Ağustos’da daha 1 rakiple ön eleme oynamak zorundalar.Bu erken takvim, takımların antrenman planlanması açısından, yapılması gereken bazı değişiklikleri beraberinde getirmekte.Ayrıca, hedef ve stratejileri kadar, takımın sportif formu da, gruplara kalırsa, değişmek zorunda.Takım kalamaz ise, erken formundan dolayı, kendi liginde ödemek zorunda epey faiz ortaya çıkmakta.

   Bütün bunlar varken, ülkemizde maalesef, Şampiyonlar ve Avrupa Ligi oynayacak bazı takımlarımız, plan ve hedeflerinde, yıllardan beri gelen klişe hazırlıklıklar ve stratejilerle başarılı olmaya çalışıyorlar.Süper lig maçları Mayıs ayı ortalarında bitmelerine rağmen, bahsedilen takımların yeni sezona hazırlıkları Haziran sonu bulduklarını görüyoruz!Hem sadece 1 ay gibi az zaman kalıyor, hem de futbolculara, bu endüstriyel futbol ortamında,’’kocaman’’ 45 gün,’’aktif’’ de olsa, izin veriliyor.Sonra gel, onları 3 haftada ‘’kaldır’’!Böylece, takımlarımız Avrupa'da ve Süper Liginde gereken neticeyi alamıyorlar.

  Yapılması gerekenler şunlar: yeni sezona hazırlık en-geç 10 haziranda başlamalı ki, takım rahat hazırlık yapsın ve gereken forma zamanında girsin!Malum, acele hazırlıkta, sakatlıklar da çoğalmaktadır.Hazırlık temeli ne kadar derin ise, sportif formun kalitesi ve uzunluğu artar.Takım form grafiğini maksimal değerleri zorlarsa, yani 8 hafta, o zamanın içinde gereken vazifelerini başarı ile çözer…Önden ve arkadan daha 2-er hafta ‘’idareli’’ ilave edersek, olur ‘’kocaman’’ 3 ay! 3 ay takımınız formda, ona yan bakan, kafası eğik stadı terk ediyor, siz ise, yedek kulübenizden fazla çıkmaya gerek duymuyorsunuz!Hazırlıkta yüksek rakım kamp kozunu da kullanırsanız, diyerek, bir çoğunuzun tatlı hayallerden uzaklaştırmaktayız…O tür hazırlıkta uymanız gereken bir çok kuralcıklar var, çünkü…

   Diğer ‘’baron’’ takımların işi çok daha kolay.Rakipçikleri ön elemelerle uğraşırken, onlar sadece hazırlık maçları oynarlar, rahat hazırlanırlar.Takımları fazla futbolcu ile forma girerler ve o 2-3 ayın içinde, karşılarına kim gelirse süpürüp, yenerler, gruplardan erken çıkarlar.Liglerinde de, rahat ara ile liderler…İşte size Bayern, Barca ve PSG! Onlar şimdi bol bol antioksidanlar tüketiyorlar.Formdalar çünkü...Bu durumda organizma her tür hastalığa daha açıktır, malum.Formda olmanın tek kötü tarafı...

Bize dönersek, şu anda SüperLig'de ve özelikle Avrupa Liginde oynayan 2 takımızın kaç tane futbolcusu formda gözüküyor?Kaç futbolcu sportif formun işaretlerinden bir tanesi olan, ‘’ruyasız uyku’’uyuyorum, diyebilmekte?Büyük çoğunluk ‘’çabuk uyuyorum’’ veya ‘’hafif uyuyorum’’der…Daha basiti, kaç tanesi her antrenman ve maçta dengeli, yüksek performans gösteriyor?

Form’da olanlar anlar, arkadaş!

                                                                           Ertan Hatipoğlu

5 Kasım 2013 Salı

KISA DEPAR


                                                                



              Futbolda sıyrılmak, rakibini eksiltmek çok önemlidir. Rakibine sayı üstünlüğünü sık sık gerçekleştirmek hiç kuşkusuz ki, takımına skor avantajı da sağlayacaktır. Sık sık duyarız ‘’deparı iyi, sıyrılabiliyor!’’diye…

Futbolcuların  özellikle kısa depar problemi, üstünde durulması gereken bir konudur. Anatomik olarak baktığımızda, depar’da aktif çalışan iki kas grubu vardır: kalça (gluteuslar) ve ön baldır kasları (quadricepsler). Bu iki kas grubunu yıl boyunca, kesintisiz çalıştırılmalı, güçlerini artırmalısınız! Büyük futbolcuların o bölgelerini şöyle aklınıza getirirseniz, ne kadar gelişmiş, uzun şortları gizlese de, görebilirsiniz…Onlar, o bölgelerin nasıl bir silah olduklarını bilirler ve bıkmadan usanmadan çalışırlar.

Klişeleşmiş ağırlık çalışmalar dışında, futbolcularımızın özellikle kısa deparını arttıracak bir başka PLİOMETRİK denilen çalışamaya sözü getirmek istiyoruz. Bazıları ona elastik , diğerleri ise reaktif kuvvet çalışması derler…Eksantrik antrenmanı diyenlerin sayısı da az değildir. Kısacası, bu bir darbe metodu ve onun aracı ise, derinlik denilen sıçramalardır. 70-li yıllarında rus antrenman bilimci Verhoshanski tarafından keşfedilmiş ve atletizm’de yıllarca ‘’hit’’ ve ’’schlager’’olmaktan çıkmış, adeta ‘’evergreen’’ olmuştur…
Kasalar'ın yüksekliği yatay veya bir seride sayısı fazla sıçrama yapacaksanız 90 cm. olarak tavsiyemizdir. Dikey veya az sayıda atlayacaksanız en-verimli yükseklik 120 cm. olarak  uygun buluyoruz.Tek ayak sıçramalar için daha alçak kasalar kullanmalısınız.

Bu tür antrenmanlar sizi oldukça çabuk farklı kılacak, fakat uymanız gereken bazı kuralları vardır. Bir kere, bu tür çalışmalar sadece ve sadece elit, antrenmanlı, vücudu hazır futbolcular içindir! Alt yapılarda buna alternatif, başka metotlar vardır…Bir birim antrenmanda sürat ve ağırlık çalışmadan sonra, bazen , sadece derinlik sıçramalar yapılır. Hazırlık döneminde, haftada 2, lig trafiği başladığında ise, 2 haftada 1 yapılması gerekir. Milli maçlar aralarında 2 antrenmanı sıkıştırabilir, fakat aralarında 48 saat ara olmasına dikkat etmelisiniz! Derin darbeyi en-son, maça 5 gün kala uygulamamalı, kas-sinir sistemine etkisi fazla olduğundan, 5 gün prensibini unutmamalısınız!

Metodun çok kazandıracağı aşikardır, ama fazla kuralı olduğunu farkındayız, ne demişler: ‘’Gülü seven, dikenlerine katlanır!’’Son olarak, futboldan sıdkı’nız sıyrılacağına, çalışıp
yıldızlaşmak var, diyoruz...



                                                                                                       Ertan Hatipoğlu

4 Kasım 2013 Pazartesi

''SERİ'' FUTBOLCULAR


                                               



    Futbolda sık duyarız: ‘’Seri değil’’, ‘’daha seri olması gerekir!’’ diye...Bir de, hayran bakışlar sonrası: ‘’Bu futbolcu çok seri!’’ söylenir.Bunlar hiç kuşkusuz, her spor dalında arzulanan bir niteliği işaret ederler - SÜRAT!

Bakalım ‘’seri’’olmak, süratli olmak anlamına geliyor mu? Sürat niteliğin iki oluşumu vardır: adım frekansı(sıklığı) ve adım uzunluğu.Adım frekansı saniyede/adım sayısı ile ölçülür(s/ad.) ve yüksek değerler genelde Allah vergisidir...Gelişmeye çocuk yaşlarda müsaittir, ergenlik dönemi geldiğinde, fule sıklığı oluşumun ilerlemesi zorlaşır.Bundan dolayı, alt yapıda çalışan antrenör arkadaşlara büyük görevler düşmekte...9-12 yaş gruplarda frekans çalışmalarına ortalama haftada 2 kez başvurmaları, tavsiyemizdir! ‘’Antrenman merdivenleri’’bildiğimiz çalışma türü, o yaş gruba uygun bulunmaktadır. Hafif yokuş aşağı koşu ve koşu dirilleri, bu konuda gereken ilerlemeye katkısı fazla olur.

   Diğer oluşum fule uzunluğu, ağırlıklı ergenlik dönemi ile birlikte gelişmeye başlar ve sporcunun neredeyse, sportif hayatının sonuna kadar artmaya müsaittir.Kas kütlesi, göreceli güç  ve kalça ekleminde esneklik arttıkça, koşu adım uzunluğu gelişir.Sürat ise, adım sıklığı sabit kalma koşulu ile, artar.Her türlü dirençli, yokuşlu koşular ve sıçramalar faydalıdır.Ağırlıklar ile hareketler ve tabi ki, uzun streching’ler adım büyüklüğünü artırır. Futbolcular kassal fleksiyon güçlerini geliştirerek aktivitelerinde oluşan dirençleri daha süratli yaparak, daha fazla güç üretmiş olurlar.Örneğin, 75 kg. bir ağırlığı 1m. yukarı kaldırırsak, yaptığımız iş  75 kg/m(75 kg. x 1 m.= 75 kg./m) olacaktır.Bu işi 1 saniyede yaparsak biz 1 beygir gücü (75 kg./m. bölü 1 san.) iş yapmış oluruz.Fakat, 0.1 saniyede gerçekleştirirsek, o zaman (75 kg/m bölü 0.1 san.) 10 beygir gücü iş üretiriz!İşte bundan dolayı, futbolcularımız her hazırlık aşamasında buna yönelik antrenmanlar yapmaları gerekir!

   Sürat hiç kuşkusuz, bir çok branşta neticeyi değiştirebilen bir niteliktir.Ama sadece ‘’serilik’’ anlaşılan işin yarısı olup, genç yaşlarda çok şefkatli, üstünde durulması gereken bir sürat oluşumudur.

                                                                                                                  Ertan Hatipoğlu

3 Kasım 2013 Pazar

ALİ'LER VE VELİ'LER


                                                         



             Ülkemiz sporunda  malum, iki tip antrenör vardır.Başarılı grup maalesef, azınlıktadır…Onlara ‘’Ali''ler diyebiliriz!’’Ali’’ler kendi işini tam yapar, iki elini taşın altına sokar, çalıştıkları yerlerde kalıcı eserler bırakırlar. Kulüplerinde her zaman maddi, manevi aldıklarından çok verirler…Takımını şampiyon, İran'da örneğin kalplerde sevgiler bırakıp, dönerler…’’2.lig takım çalıştırsın, da görelim!’’den sonra, takımını 1. Lige çıkarıp, teslim ederler! Hiç tereddütsüz her yardım çağrısına, koşar, gereğini yaparlar. Kompleksiz ve kafalarını meşgul edecek her önemsiz şeyi hemen ‘’delete’’ ederler. Böylece, işine çok daha sağlam bağlanırlar. Telefonları başarılardan sonra kapalı, hüsranlardan sonra ise, açıktır.’’Kendimi  yenersem herkesi yenerim!’  hayat felsefeleri olmuştur.
10 yılda bir de olsa, Avrupa kupası kaldırırlar, Dünya rekoru ile herkesi öperler!
Kompleksli seçilmişler önlerine çıkmazsa, işlerine daha rahat bakarlar, ama…

Gelelim diğer, çoğunlukta olan gruba, yani ‘’Veli’’lere! Onlar daima sebep, mazeret üretirler, evlerinde boy aynası yoktur…Hemen-hemen her gece  ‘’Ali’’leri kötü rüyalarda görürler, arkalarından konuşmak onların milli sporu, gıdaları olmuştur. Kulüplerin kapılarını ‘’yarı fiyatına çalışırım!’’diye, günlerce aşındırırlar! İçeri girdiklerinde, işinden fazla, etrafında ne kadar ‘’Ali’’ varsa, hepsini ‘’temizleme’’ ile zamanını geçirirler.Onlar için kupa, rekor bir hayaldir, hep ‘’Ali’’lerin başarılarına tesadüf, geçici, hatta hileli diye, kendilerini inandırırlar. Sık sık, özellikle ‘’Ali’’lerin başarılarından sonra,’’bu da geçer, bu da geçer...’’şarkısı ile, teselli olmaya, unutmaya çalışırlar. Twitter'dan''Ali''leri gizli takip ederler...
    Kompleksli seçilmişler ‘’Veli’’lerle uğraşmazlar!

Konuyu ne zaman açsak, nedense şu şarkı bizi alıp götürmektedir:

‘’Ali yazar,Veli bozar
Kup suyunu çeker azar azar
Üzülmüşüm neye yarar
Keskin sirke kendine zarar’’

                                                                                                      Ertan Hatipoğlu




2 Kasım 2013 Cumartesi

AFACAN ''ÇOCUK''LAR

                                                 
                                               



           Son zamanlarda, İAAF başı git-gide ağrımaya,hatta bazen, tepesi atmaya kadar gittiğini görüyoruz.Genelde, atletizm ‘’babanın’’ torunları ile problemleri olduğunu,hatta bazen problemlerini CAS çözdüğünü şahit olmaktayız.Çoğu zaman baba,kendi üslubunun dozunu sertleştirir,torunu ise, cezasını çekerdi…

Son bir –iki olayda fakat,babanın derdi çocukları ile gözüküyor!Çocukları ise, öyle kolay lokma cinsinden gözükmüyorlar.İşte ,birincisi Belçika; İAAF belçikalı atlet Nafissatou Thiam’ın 3.02.2013 tarihinde Gent kentinde kırdığı Dünya salon pentatlon rekorunu tanımıyor!Gerekçe olarak,yarıştan sonra eksik doping kontrol…Daha doğrusu,yarışta kontrol yok,ama Belçika federasyonu,harekete geçip,kontrolü 15 saat sonra sporcunun evinden(!?)alması.Bu rekor Belçika federasyonu için çok önemli,zira çok kaliteli ve uzun yıllar kalacak gibi gözüküyor,ikincisi, Thiam artık büyüdüğü için,gençler kategorisinde yarışamayacaktır.
İAAF baba ise,rekoru tanıması için,en-önemli şartlarından birisi,yani doping kontrolün nizami yapılmadığını,yarın öbür gün,başka bir atletin kontrolü akşam diskoda,alınırsa ne yapacağını,öne sürerek,nizamın çok önemli olduğunu vurguluyor.Bu konuda nihai kararını kasım ayı ortasında yılın son toplantısında vereceğini söylüyor.Büyük ihtimal rekor tanınmayacak ve o zaman işte,Belçika federasyonu CAS-a baş vuracaklarını beyan ediyorlar.Bakalım bu sefer baba,kendi ‘’şehzadesine’’ bildiğimiz,tamamen kendine ait , tehditkar üslubunu kullanacak  mı…

Babanın başı ,yıllarca şımarttırılmış,başka bir ‘’şehzade’’sinle ağrımaya devam ediyor.Jamaica federasyonu bir kaç hafta önce, kendi ‘’hero’’sunu bariz,somut yakalanmış yasaklı madde olmasına rağmen, ‘’istemeyerek yapmış’’ diyerek,afetti!Bu hareket Monacolu ‘’arkadaşları’’ oldukça fazla sinirlendirmiş gözüküyor,zira 2-3 haftanın içinde adalı sporcuların ne kadar ‘’kaka’’olduklarını öğrendik…Düne kadar övgüler yağdıran baba,şimdi bariz tırnaklarını göstermiş,hatta harekete geçmiş gözüküyor!

Babanın torunlarıyla problemlerine alıştık,kuşak farkı filan,ama oğullarıyla kavgalarına alışmak zorunda kalırsak ki,bu yönetim formatı ile, kaçınılmaz,ilerleyen yıllarda geç kalınmış bir PERESTROYKA’YA şahit olacağız!

                                                                                       Ertan Hatipoğlu

                                     

1 Kasım 2013 Cuma

FUTBOL SÖRFÜ

                                               


                                               

 Sezon içi haftalarda takımını uygun bir şekilde maça ‘’sokmak’’ çok önemlidir! Maça doğru giden o 5-6 gün, ritim ve şekil olarak, bize göre, adeta bir sörfçüyü tarif eder…Maçtan önce, antrenman yüklemeleri, normal olarak azalıyor, ama azalma düz bir şekilde değil, dalgalı olmalıdır! Antrenman içerikleri maç motifli kısa ve yoğun, ayni zamanda futbolcuların genel ve özel işlevliğini belli seviyede tutan ve toparlayan olmalıdır.

  Takımı maça sokarken, durumu, çok mühimdir.Bize göre, maç haftasında tespit edilen ve ona göre, haftayı şekillendirecek durumlar şöyle:

1    ---  Takım çok antrenmanlı, kondisyonu yüksek ise, maç günü sabahı ‘’kamçılayıcı’’antrenman yapılmasını şiddetle tavsiyemizdir!
2      --- Takımın durumu iyi, kendini hazır hissediyorsa, son 1-2 gün dinlenme yerine kısa, stresi giderecek antrenmanlar yapılmalı!
3     --- Takım objektif veya subjektif nedenler ile, antrenmanlı değil ise, maç sabahı antrenmana kesinlikle karşıyız!
4     --- Takım çok yorgun ise, maçtan önce 2 gün istirahat, son gün ise ‘’kamçılayıcı’’antrenman uygulanır!


   Milli maçlar aralarında 3 gün aralar vermek yerine, takımın zaaf yerlerini uygun antrenmanlar ile kapatmaya yönelik çalışılmalı. Genelde, burada elit takımlar kondisyon ağırlıklı antrenmanlara başvurur ve futbolcularını önündeki maç raylarına ‘’oturtmaya’’çalışırlar.

   Takımı maçtan ‘’çıkartmak’’da benzeri meziyet gerekir. Burada, önemli olan futbolcuların toparlanma süreçleri mümkün oldukça çabuk başlatmak! Maçtan sonra 15 dakika bir yavaş koşu, bu konuda çok yardımcı olacaktır. Yanında 10 dakikalık gerdirme, pastanın çileği olur! Maçtan sonraki sabah toplam 1 saatlik kompensatör (toparlayıcı) antrenman ile, yapmayan takımlardan daha fazla ve çabuk toparlamış, detay farkı atmış olursunuz…Sonra mı?

   Sonra, tam tamlama dalgasını yakalayıp, sörf keyfi yaparsınız, önünüzdeki maçlarda  yan çizgiden sesinizi fazla kaybetmeyip, basın toplantısında daha gür konuşursunuz!


                                                                                                                         Ertan Hatipoğlu


En okunanlar