Şampiyonlar
Liginde yarı final maçları, özellikle Manchester City takımı için son derece iyi
bir fırsattı. Tüm dünyaya göstermek, finale çıkarak, yumruklarını sallamak için
tam zamanıydı. Arap sermayesi ile doyurulmuş takım gerçekten herkese
gösterdi… Her iki maçta, neredeyse gol pozisyonu yaratmadan tarihe geçtiler.
Heyecanını yitirmiş, emekli takım olarak…Tek isabetli şutları kendi kalesine
girerken, maçın kaderini de belirlemişti. Böylece, finale çıkan, gezinmeye,
seyahate çıkan bir başka cepleri dolu, kral takım olmuştu. Real Madrid için bu
konuda çok şeyler yazıldı, çizildi, teferruatlara girmeyeceğiz…
Halbuki UEFA-lı milyarderler her fırsatta Şampiyonlar Ligi
pastanın çileği olduğundan bahsederler, ballandıra, ballandıra yorulmadan, her
fırsatta anlatırlar. Yok turnuva en-iyilerinmiş, en-parlaklarınmış,
en-zenginlerinmiş, en, en, en…
Evet, o kadar zenginler ki, koşmaya, mücadele etmeye
bile üşenmekteler. Sağ olsunlar,
paralarını güle, güle harcasınlar, ama biz onları izlerken sıkılmaktan bıktık.
Kısacası, biz artık Leicester’i izlemek istiyoruz.
Chelsea-Tottenham maçın kavgaları ve 12 kartı da hiç fena değildi…Biz Liverpool’ün onursal savasına, son
topa kadar mücadelesinin hastasıyız.
Ertan Hatipoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder