7 Nisan 2016 Perşembe
4 Nisan 2016 Pazartesi
EVDEKİ HESAP...
Hollanda Futbol Federasyon Başkanı Michael Van Praag kendi
ve Belçika adına yaptıkları
10mln.$ cıvarında adaylık
masraflarını FİFA-dan geri talep
ettiklerini açıkladı. 2018 yılında yapılacak Dünya Şampiyonası ve Rusya’nın
kazandığı organizasyondan söz
konusu…Özellikle eski başkan Sepp Blatter’in cuma günkü sözlerinden sonra, yani
Hollanda ve Belçika’nın hiç şansı zaten olmadığını söylemesi, Van Praag’ı daha
da kanatlanmıştır.
FİFA kurulların korumpe olmaları, Rusya seçiminden Katar
olayını düşünürsek, Hollandalı futbol şefin hiç de haksız olmadığı
düşünülmektedir. Belçika ile birlikte boşuna adaylık yarışına girilmiş, oldukça
fazla masraf yapılmıştır.Masrafları şimdi geri istemekte, FİFA-dan talep
edilmektedir.
Bu gelişme bize, Türkiye olarak, ister istemez 2020
Olimpiyat adaylık maceramızı hatırlattı. 2013 Arjantin’de yapılan oylamada İstanbul Tokyo’ya finalde
kaybetmiş, sebepleri, tabi okkalı tokatlar yedikten sonra, saçma sapan yerlere yüklenmişti. Neticede, bir çok spora hizmet eden, ülkeye katkıları olan antrenör zarar görmüş, görmeye de devam etmektedir…Teselli ikramiyeleri olarak o tokatların taa vatanımızdan duyulması kalmıştır! Ve, yiyenin de yok olması...
Oysa ki, daha sonra, özellikle İAAF eski başkan ve çetesi bir
çok rüşvet olayına karışmış, 97 IOC oy veren üyeden 20-den fazla atletizm
kökenli olduğunu hatıralarda canlanmıştır… İşte o 20 cıvarında oy veren seçimin
kaderini değiştirmiş, akıllara acaba kimlerden emir aldıkları soruları gelmiyor
değildir. Kısacası, Dünya atletizm mafyasına yenik düşmüştük!
Neticede, biz bu seçimi kaybetmiş, yaptıklarımız yukarıdan
bahsedilen masraftan çok fazla masraf etmiştik. Şimdi İAAF-ın eski Başkan ve
güdümündeki IOC oy kullanan üyelerin nasıl hareket ettikleri açık…
Biz de Hollanda ve Belçika gibi, hakkımızı aramak, bu tür
sahtekarlıkları ortadan kaldırmasında
rol oynamaya hazır mıyız?
Ertan Hatipoğlu
16 Mart 2016 Çarşamba
YOLUNU KAYBEDEN KRALİÇE…
Dünya atletizm salon şampiyonası cuma sabahı 4.00 Türkiye
saati ile, Portland’ta başlayacaktır. Milyonlarca atletizm sever belki de
tarihte en-çelişkili, kafalarda soru işaretleri ile dolu, ama en önemlisi eksik
bir müsabaka izleyecekler. Eksik derken, sebepler birden fazladır…
Birincisi, Dünya salon şampiyonası Rus sporculardan yoksun
yapılacaktır. Bu sefer ‘’soğuk savaşında’’ gibi boykot değil, İAAF çoktan göstermesi gereken kararlılık ve
prensiplerini, şimdi aklına gelmesinden dolayı uyguladığı men cezasıdır.
Kısacası, yıllarca yapılan doping ile savaş öyle duruma
geldi ki, gelenek ve başarı ile dolu Rusya'nın tüm atletleri ayni kefene konuldu.
İnsan var-problem var, insan yok-problem
yok prensibi tıkır, tıkır uygulandı! Yani, Rus atletleri var-doping var,
Rus atletlerden kurtulduk-doping bittiğine getirildi.Yeni Monaco'lu memurların ''yumurtladıkları'' bundan ibaret...Keşke başarı olsalar, ama görülen o ki, ''Kraliçe'' daha zarar görecektir..
İkincisi, Rio Olimpiyatlara az bir sure kalmasından,
özellikle fonksiyonel branşlarda, tek uçlu hazırlık yapmalarından dolayı, bir
çok yıldız yarışa gelmeyecektir. Talihsiz sakatlıklar her zaman olmakta, ama bu
sefer Ashton Eaton ve Jessica Ennis gibi yıldızların başına gelenler herkesi üzdü. Özellikle Eaton
bu kış çok formda, inanılması zor işlere hazırdı. Aslında, Portland’da bunu
yapacak başka amerikalı atletler de yok, yok…Oralarda herkesin aklında şu
prensip vardır: ‘’Sıradan şeyler coşku yaratmaz!’’ Bundan dolayı, showlar
garantidir!
Bunlardan başka, muhteşem, led ışıkları ile bir salon, ilk
defa sırık atlamada kadın ve erkeklerin paralel yarışması, uzun, üç adım ve
gülle atmada 5. haktan sonra, sadece ilk 4 atletin 6. kullanma gibi, yeni
uygulamalar coşkuyu artıracak hamlelerdir.
‘’Kraliçe’’ yolunu kaybetmiş, uzun yıllardan beri
çırpınmaktadır. Her şeye rağmen, ‘’beyaz atlı Prens’’ gelir, masallarda
gibi, hikaye mutlu biter diye, milyonlar dua etmektedir.
Ertan
Hatipoğlu
12 Mart 2016 Cumartesi
NEVZAT DEMİR TESİSLERİNDE TRUVA ATI
Ali Şen ağabeyimiz ‘’Dünya’da en pahalı şey
tecrübedir’’derken, ne kadar haklı olduğu her fırsatta görülmektedir. Tecrübeli
hocalar uçaktan bile belli olurken, akıllılar ise, bilmedikleri, ama son derece
önemli konularda yardımcı olacak ekibe sahipler.
Beşiktaş futbol takımı, özellikle son 5 yılda çok fazla
sakatlanan futbolcular ile başı hep dertte. Kötü antrenman sahasına
bağlayanlar, eski futbolcuların ne sahalarda çalıştıkları ve yine sakatlanmadan
sezonları kapattıklarını, hatırlatmak gerekir. Ama yine de, sezon başına denk
gelecek şeklinde antrenman saha zemini değişti, her takımı belini büken
sakatlıklardan kurtulduk zannedildi. Oysa ki, çözüm çok daha basit, hatta o
kadar ki, elit sporun içinde olanların bir çoğunu ikna etmek deveye hendek
atlatmak kadar zordur.
Nevzat Demir tesisleri son derece modern, dünyada bir çok
takımların sadece hayal edebilecek bir antrenman tesisi. İçinde barındırılan
kondisyon merkezi kısacası harikadır. Harikadır, ama içinde bulunan 3 adet
çalışma makinesı, özellikle sürat içeren elit sporun tam anlamıyla ‘’Truva
atı’’ dır. Merkezde bulunan ve
dolayısıyla sık kullanılan LEG CURL (BACAK BÜKME)MAKİNESI futbolcuların tam
anlamıyla uzak, ama çok uzak durmaları gereken bir alettir! Bu makine body,
fitness gibi uğraş verenler için faydalıdır, ama sık sık deparlar atan
futbolcular için son derece tehlikeli, resmen arka uyluk (Hamstring) kaslarının
spazm, çekme ve hatta kopmaya sebep olur. Nedeni ise, o alette çalışan
futbolcunun arka adale kasları ‘’kısalır’’, top şeklinde olurken, oralara fazla
laktik asit birikir ve sakatlıklara sebep olunur. Hamstring kaslarını güçlü
tutmanın başka yollar, hareketler var. Bu makine değil! İnce gerçeği tecrübeli,
konunun tam uzmanları bilir, onları çalıştıkları kondisyon salonlarında böyle
makina görünmesi imkansızdır.
Beşiktaş takımında
acilen, sakatlıklı önleyici 1-2 uzmana ihtiyaç vardır, ama alınıncaya
kadar Nevzat Demir’den o ‘’Truva atı’’nın atılması gerekir!
Ertan
Hatipoğlu
10 Mart 2016 Perşembe
SHARAPOVA VE DİĞERLERİNİ KURTARACAK DETAY
Maria Sharapova Dünya tenisinde ekol olmuş bir sporcu.
Milyonlarca hayrana sahip, sporun en-güzel çiçeklerinden biridir. Başına böyle bir felaket gelmesi, çok
sayıda insanı üzerken, ayni zamanda tenis sporunun prestijini sarsmıştır.
WADA yasaklar madde listesine 01.01. 2016 tarihinden itibaren meldonium maddesini almasını
eylül ayında ilk defa yayınlamış, bilgilendirme yapmıştı. Spor dünyası bu
kararı kabaca, net olarak ekim ve kasım aylarında algılamış, kullananlar
tedbirlerini almıştı.
Almış, ama bilim adamların, laboratuvar hocaların öne
sürdükleri bir detay dikkatli gözlerden kaçamazdı. Meldonium maddesi vücutta 4
aya kadar kalma ve tespit edilir olması akıllara şu soruyu getirmektedir: Ocak ayında bu
madde ile yakalanan sporcular ekim, kasım aylarında, yani WADA duyurusundan
sonra kullandıkları ilacı kesseler bile, ocak ayında çıkma ihtimali var mı?
VAR!
Demek, ocak aylarında testlerde ayni madde ile yakalan
sporcuların aslında hepsi masum olma ihtimalleri vardır! Onlar WADA talimatına
uymuş, ama vücut 4 ay sonra attığı
için, böyle bir vukuata maruz kalmış, aslında doping ihlali yapmamış sporculardır.
Sporcuların avukatları ilk önce, kendi federasyonlarına
sunacakları savunmalarda işte, bu detayı öne sürerek, müşterilerini en-az zarar
ile kurtarmaya bakacak, görevlerini yapacaktır. Öbür taraftan, IOC ve WADA bir
kereye mahsus olmak üzere, ‘’ocak
ayı-meldonium’’ hadiselerine af çıkarması gündeme gelirse kimse şaşırmaz, değil
mi?
Ertan
Hatipoğlu
8 Mart 2016 Salı
ASTIM MASALLARI
Dünya antidoping ajansı (WADA) yıllık 30 mln.$ bağış geliri deklare etmektedir. Bağış kaynakları IOC üyesi olan ülkelerden gelir. Kimi daha az, kimi fazla, her ülke gönlünden kopanı vermekte. USA yıllık 2, Rusya, Fransa, Almanya-1, Çin – 0,5 mln. $ verirken, Türkiye ise 250.000 bağış yapmaktadır. Tüm bunlar sporcuların sağlıklarını koruyan kurumun işini daha iyi yapmak için verilmektedir. Verilmektedir, ama bakalım pratikte ne oluyor?
Özellikle bir çok branşta elit sporcular sahte ‘’hasta’’ raporu alıp, kendi uluslararası federasyonunun sağlık kuruluna sunmaktalar. Bunların arasında en-çok astımlılar yer alıyor. Şimdi sıkı durun-Londra 2012 Olimpiyadın toplam 2100 madalyasının 15% astımlılar kazanmış! Bu bir şaka, boş laf değil, çok pahalı, milyarlara varan bir gerçektir. İşte, sabahtan akşama kadar konuşulan, tartışılan doping ve yapılan savaşın neticesi budur…
Özetleyelim - sporcu sahte raporunu sunup, yıl boyunca ilaçlarını almakta, diğer ‘’hasta’’ olmayan sporculara karşı avantaj sağlamaktadır. Her şeye rağmen gaflanıp, başka şeyden yakalanırsa, bahanesi hazırdır, üstelik…Profesyonel sporun en-son trendi, WADA uyguladığı sıkı takip ve kurallarını pas geçmenin en-kolay yolu bu!
Aslında, ünlü astımlıların tarihine bakılırsa, 1972 yılı Münih Olimpiyat’ında 7 kez yüzme şampiyonu olan Mark Spitz’e rastlanmaktadır. NBA yıldızlarından Dennis Rodman, Dominique Wilkins ve Isaiah Thomas da ayni ''hastalığı'' yıllarca öne sürdüler.
Bisiklette durum çok daha vahim olup, her yıl Tour De France katılanların yarısı UKİ-ye belgelerini sunmaktadır. Bunların arasında tabi ki, Chris Froome’nın taa kendisidir! Jan Ullrich ve Miquel İndurain tanıdık, astımlı olan diğer şampiyonlardır.
Atletizm’de Jackie Joyner-Kersse ve Paula Radcliffe bilinen en-ünlü hastalardır. Tenis’te Justin Hennen ve Novak Djokovic da ayni belgeleri kullandılar ve kullanmaya devam ediyorlar.
WADA ve IOC tüm bu manzarayı sadece takip ederek, daha doğrusu ölü taklidi yapmakla yetinmekteler. Akıllılar düşününceye kadar, deliler kudururmuş, demişler...
Ertan Hatipoğlu
3 Mart 2016 Perşembe
NAİM’İN DEPARLARI
Naim Süleymanoğlu ülkemizin en-başarılı, Dünyada sözü geçen nadir sporcularımızdan biridir. Herkesin ona saygı duyması, ‘’Cep Herkülü’’ gibi yakıştırmalar yapması, her zaman, özellikle Dünya medyasının ona hayranlığını göstermektedir. Mütevazi kişiliği ile fazla konuşmaz, uzak kalmayı tercih eder, ama konuşunca da etkisi uzaklara kadar gider...
İşte, ülkemizin en-son sportif tespiti, yine ses getirecek türdendir. ‘’Bir ülkenin olimpiyatlarda iş yapacak kendi sporcusunu yetiştiremiyorsa, spor oralarda bitmiş demektir!’’ sözleri, ne kadar acı, ama ayni zamanda doğru oldukları herkesçe bilinen bir gerçektir. Ama Naim gibi bir Dünya ekolün söylemesi, boyutu ve işlevi açısından farklı olacağı, kuşku kaldırmaz bir gerçektir.
Yaklaşık 30 yıl önce, genç Naim’in Avustralya'dan Anavatanına kaçması, buradan da tüm Dünya’ya Bulgaristan’daki bize, Türklere uygulanan asimilasyon politikasını, işkenceleri anlatması akıllara gelmektedir... Çok çaba göstermelerine rağmen, hiç bir politikacı veya şahıs sesini bu kadar net ve yüksek duyuramamış, Dünya’ya anlatamamıştı. Bir Naim Süleymanoğlu bunu başarmış, Jivkov rejimi için çanlar tehlikeli çalmaya başlamıştı. Özgür Dünya Bulgaristan’daki olaylara el atmış, Türkleri daha büyük zülümlerden korumuştu. Naim sadece sporcu görevini değil, Milli kimlik koruma görevini de yerine getirmiş, milyonlarca hayır duası almıştı.
Büyük sporcular böyle; Az konuşurlar, ama konuşunca sesleri uzaklara kadar gitmektedir. Cep Herkül'ün son sportif deparı bize ister istemez Çin atasözünü hatırlattı: ‘’Bir ülkede küçük insanların gölgeleri büyüyor ise, orada Güneş batıyor demektir’’
Ertan Hatipoğlu
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
En okunanlar
-
Yaz yaklaşırken birçok insan fiziksel olarak iyi görünmek ister. Büyük oranı bunu ...
-
Elit sporda buz banyosu (Ice Bath), Cryoterapy veya soğuk tedavi(Coldterapy) olarak bilinir. Özellikle uzun koşulardan ...
-
Bu tür sorular, özellikle koşuya yeni başlayanların kafalarını kurcalamakta. İlerleyenlerin de hataları yok değildir…Tüm ...
-
Özellikle 2. yarı hazırlık kamplarında futbol hocaların başvurdukları bir antrenman türüdür. Avrupa kulüplerinde son gün...
-
Her şey Copa America’dan hemen önce başladı. Mayıs ayı sonu Brezilya Milli takımı Teknik ...
-
DOPİNG kelimesi sporda son zamanlarda en-kullanılan, moda olan kelimedir. Sporda derken, futbol ...
-
Biz problemleri sadece antrenman-eğitim açısından tespit etmeye gayret göstermekteyiz. Orası en-önemli, neticeleri d...
-
Koşucular arasında, özellikle sıcak havalarda ‘’canın su istemese de, iç!’’ yazılmayan kural vardır. Bu gib...
-
Fenerbahçe takımın şampiyon hocası Ersun Yanal antrenman bilimin nimetlerini uygulamaya devam ederken, futbolda d...