Lig daha bitmeden Bilic ve ekibinin gönderilmesi, hatta yerine kimler aday oldukları,
yazılmaya, çizilmeye, yüksek sesle olmasa, konuşulmaya başlandı. Teknik adam
için tüm güzellikler unutuldu, ‘’derbi kazanamıyor!’’, ‘’şampiyon yapamıyor!’’
diye sitem edilmektedir.
Fakat kimse,
acaba Bilic kalmak istiyor mu, dile getirmiyor. Hep bir taraftan tartılıp
ölçülürken, bir de öbür taraftan bakalım!
Bir kere, Bilic
takımın başına getirilirken, belli maddi sıkıntılar yüzünden, kadronun toplam
genetik futbol potansiyeli ezeli rakiplerinki ile, az da olsa, aşağıda kaldı.
Bilic ve ekibi sık sık eşik üstü yüklemelere başvurmaya zorunda
kaldılar...Neticede, fazla sakatlıklar, özellikle önemli maçlardan önce,
Bilic’i istediği kadroyu çıkarmaya mani olmuştu. ‘’Talimatlı’’ lig faktörü
futbolcuları asabileştirdi, kırmızı ve sarı kartlar takımın belini kırıyor,
özellikle derbiler kaybediliyordu. Burada tek hata, yönetimin bir sakatlıklar
önleyici uzman almaması kabullenebilir.Slaven Bilic'i domestik ligin bu yılki ''kurallarına'' göre değerlendirmek son derece sakıncalı ve yanlıştır. Onu, Avrupa Ligi'ne göre ele almamız gerekir. Orada da ön eleme oynamasa, daha ileriye gidebilme ihtimali olduğu aşikardır.
İkincisi, kendi
stadın olmayışı, her maçı net taraftar baskısı ile oynamaktan mahrum kalmak,
herhalde Bilic’in suçu değildir. Şöyle 45.000 kişinin, ‘’Çarşı’’ gibi Dünyan’ın
en- etkili taraftarın önünde oynamak başka, deplasmana gider gibi, Ankara
vilayet sınırlarında bir çayırda oynamak, bambaşka olması gerek. Şimdi ‘’Vodafone Arena’’ olmak üzereyken Hoca göndermek, bir kere insanlığa sığmaz!
Üçüncüsü, bu
Lig’te şampiyon çoktan belli, sadece yayıncı kuruluş çıkarları yüzünden, daha
heyecanlı olsun, diye son maçlara kadar uzadı. Seneye de şartlar pek
değişmeyecek gibi gün gibi ortada... Böyle şartlarda hiç soran oldu mu Bilic
kalmak istiyor mu, Lucescu gelir mi, diye? Şenol Hoca neden Beşiktaş’a gelsin? 2. veya 3. olsun, diye mi? Lucescu yıllar önce bu Lig’ten ayrılırken sözlerini, daha doğrusu
benzetmesini unutunuz mu? Şenol Hoca Bursa’da daha iyi, mutlu değil mi?
Bu tür durumları
herkes bilir; İşine son vermek için, mevcut hocanın bir güzel alternatiflerini
sunmak gerekir. Daha sonra, o
alternatiflerin boş olduğu, başka alternatifler sunulur. Sonunda hiç hesapta
olmayan başka Teknik Direktör alınır ve macera başlar... Takımın ‘’tüm
ürünlerine’’ dolu vurur, FEDA döneminin en-kötü dönemine geri dönülür.
Kısacası,
Beşiktaş takımın önünde son derece önemli bir seçim var. Ya kalp kıracak,
macerayı seçecekler, yada kalp onarıp, yola devam edecekler!
Ertan Hatipoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder