13 Şubat 2014 Perşembe

KAS GERİLİMİ





    Son bir kaç yılda teorik olarak,  alışagelmemiş kas yüklemelerinden sonra oluşan gerilimler veya ağrıların sebepleri kasların içinde oluşan küçük pürüzlerdir, diye kesinleşmiş durumdadır. Zedelenmeler hem kaslarda hem de bağ dokularda oluşmaktadır.

   Şimdiye kadar, kas ağırıların sebebi laktık asit birikimden kaynaklandığı  sanılan teori çöpe gitmek üzeredir. Peki küçük sakatlıklar nasıl oluşur?
Yükleme neticesinde, kas dokuları dayanamayıp mekanik kopmalar oluşur.Hazır olmayan kas sakatlıklara daha eğimlidir.Küçük kopmalar beraberinde  her yara gibi, intihaplanmayı da getirmektedirler.  Kas ağrı sensörleri aktif duruma geçmesi için zaman geçer ve biz bundan dolayı ağrıları sonradan hissederiz. Kas intihaplandıktan sonra çok sayıda kimyasal süreçler başlar. Kimyasal atıklar kasın beslenme yollarını tıkar, eş zamanlı toparlanma enzimler devreye girmektedir. Toparlanma sürecinde beyaz al yuvarlar kirleticileri ve atıkları temizlerler.

   Glikojen vücudun yakıtıdır.Karbonhidratlı glikojen bir büyük molekül olup, bir çok glikoz molekülü barındırmaktadır.Kas ve sinir sistemin, belirttiğimiz gibi, temel yakıtıdır.Vücut yakıt deposunun doluluk oranına göre tepki gösterip, hareket eder. Glikojen eksikliğinde metabolizması yavaşlar…Bu durumda protein ve yağlara kendi glikojenini üretme niyetine yönelir.

   Demek ki, organizma için yüksek glikojen seviyesi tutmak çok önemlidir.O küçük kopmalar ve kas zedelenmelerin onarılması için de gereklidir.Glikojensiz vücut katabolik rejime girer, yavaş daha zor toparlanma sürecine…

‘’Metabolik pencere’’diye bir deyimi duyanların sayısı az değidir.Yüklemeden sonraki 50 dakikalık sürece, yükselen metabolizmadan dolayı, vücut gıda maddelerini daha iyi ve çabuk sindirmeye hazır durumdadır. Sindirerek glikojen deposu dolmakta ve tükenen yakıt yerine gelmektedir. İşte o zaman dilimi toparlanma ve kas ağrıların giderilmesi için çok önemli, daima kullanmalı, ihmal edilmemelidir.

Glikojen yakıtı gıdalardan temin edilir.Bunun iki yolu vardır; birincisi direkt karbonhidrat tüketerek, daha sonra glikojene çevirip ve ikincisi- karbonhidrat olmayan gıdalar ile, glikoneogenezis süreci yardımıyla, arzulanan glikojene ulaşmaktır.

İkinci yol yedek olması gerekir!

                                                                                                Ertan Hatipoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En okunanlar