6 Mart 2014 Perşembe

SALONDA DEV CÜCE'LER

                                             


         Cuma gününden itibaren atletizm tanrıları  Polonya’nın Sopot kentinde  ERGO Arena’da üç gün  bu dünyanın en-iyi atletlerini belirlemeye çalışırken, milyonlarca seyirciye o inanılmaz ziyafeti sunacaklar.

   İAAF politikası olarak uygulanan yüksek barajlar bir taraftan yarışları daha konsantreli yaparken, diğer taraftan, aynen Tenis ve Formula 1 gibi, sadece bir elin parmakları kadar kahramanlar saymak zorunda kalmaktayız…
   Yarışa iştirak eden ülkelere baktığımızda,nüfusuna ve topraklarına yakışmayacak şekilde az atletle gelen ülkeler göze batmakta.

   Bir Avustralya mesela, Dünya atletizm şampiyonasına sadece 3 atletle katılma ‘’zahmetinde’’bulunmuş! Son yılların en-büyük yıldızlarından Sally Pearson’u izleme heyecanı ‘’kanguruların’’ülkesini az da olsa affeder diye, düşünmekteyiz.
Sadece 2 yıl sonra Olimpiyat düzenleyecek Brezilya 5 sporcu ile Sopot’a gitmesi, tüm atletizm severleri üzerken, bir tek Fabiana Murer’in sırıkta iddialı olması,’’sambacılara’’ yakıştıramadık.
   Meksika gibi büyük ülkenin sadece bir sporcu, uzun'cu Luis Rivera’yı gönderebilmesi, gerçekten bir çok insanı hayrete düşürmektedir. Futbolda olduğu gibi, daha fazla ‘’sombrero’’ hem piste, hem de tribünde görmek fena mı olurdu?
   Ya, Arjantin'e ne demeli? Onlar da sadece bir atlet,  gülleci German Lauro ile, son sıralardan el kaldırmaktalar. 
   Tek sporculu başka, dev bir ülke daha var- Hindistan! Tamam, nedeni belli, çok sayıda sporcusu cezalı, ama uzay’a gitmiş, Dünya’ya yazılım ve teknoloji satan bu dev ülkeye hiç yakışmamış…
   Norveç nüfus olarak belki yukarıdaki ülkelerin sadece bir şehri olabilir, ama ekonomisi ve özellikle atletizmde gelenekleri ile, önde giden bir ülkedir. Ne yazıktır ki, onlar da Sopot’a sadece bir atlet, devşirme sprinterleri Ezinne Okparebo’yu gönderebiliyorlar! Anlaşılan, kafalarını kar tepeciklerine fazla gömmüşler...
   Olimpiyat yılı veya hemen sonrası olsun, anlayabiliriz, ama dört yıllık dönemin tam ortasında, tam fazla sporcu ile girmek varken bu kıtlık…

   Bize gelince, malum,  sadece üç atlet gönderebiliyoruz. Dokuz yıllık eski federasyondan kalan mirasımız bu; üç atlet, ikisi Kenya asıllı, sonradan türk olmuş sporcular. Anlıyoruz, her sporcunun kendisine imkan sunan, gelişimini temin eden ülkeden yarışması normaldir. Ülkeye faydaları ise, güya lokomotif rolü üstleniyorlarmış!?
  Türk atletizmi bu filmi izledi artık, ''Haticeyi'' hep birlikte görüyoruz!
   
   


                                                                                                            Ertan Hatipoğlu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En okunanlar