Bir sporcu sportif formun zirvesinde 6-8 haftadan fazla
kalması zor, o süreden sonra düşmesi kaçınılmazdır. Antrenman bilimi kitaplarında
öyle yazar…Bizim de, uzun yıllar elit sporda gözlemlerimiz o yöndedir.
Beşiktaş takımı bu sezon ön eleme maçlarından dolayı erken
forma girmek zorunda kalmış, ağustos ayında forma girmişti. Feyenoord ve Arsenal
maçlarında gösterdikleri performans bunu doğrulayacak bir gerçekti. Ligin ilk 6
haftası sonunda lider olması ve en-son ‘’Partizan’’ zaferi takımın hala formda
olduğunu göstermektedir. Evet formdadır, ama bu durum daha ne kadar sürecek?
İşte, milyonlarca kendi ve rakip taraftarın
kafalarını kurcalayan soru!
Avrupa’ya baktığımızda, en-iyi takımlar yeni forma girdi
sayılır ve önüne gelene 5-7 gol attıklarını görmekteyiz. Bu durum neredeyse
aralık sonuna kadar devam eder ve sonra 2. Yarı hazırlıklar için kampa
girerler. Daha sonra özellikle mart sonundan başlayan yeni bir form dalgası ile, mayıs ayın gerekirse sonuna kadar
Şampiyonlar, Avrupa ligi finallerine kadar gereken vazifeleri yerine getirmeye
çalışırlar.
Beşiktaş’ın bu yılki
çözmesi gereken problemi ön eleme sürecinden dolayı erken forma
girmesi ve özellikle kasım ve aralık ayındaki kaçınılmaz form düşmesidir.
Avrupa’da onun gibi ön elemelerden gelip de hala iyi performans gösteren
Ludogorets, Legia ve Steaua gibi takımlar, Beşiktaş’ın iyi yolda olduğunu,
modern metotlar ile antrene edildiğini göstermektedir.
Fakat, takvime baktığımızda ekim ayın sonuna geldiğimizi ve
yavaş, yavaş Beşiktaş takımın formdan düşmesi gerektiğini, en-azından bilim
bunu ‘’emrediyor’’, diye düşünmememiz imkansızdır.
Bu durumda ne yapmalı?
Birincisi, rotasyona hazırlanmış futbolcuları varsa, onları
yavaş yavaş oynatmalı. Bir Uğur
Boral mesela uzun zaman forma için adeta ‘’ağlamaktadır’’… Burada asıl problem
o futbolcular formda göreve
hazırlar mı? Fenerbahçe Soma turnuvasında o yedek futbolcuların süper performanslarını gördük, ama önemli olan şimdiki durumları olacaktır.
İkincisi, sakatlıklarından dolayı şu ana kadar hiç forma girememiş futbolculara gereğini yapıp, sağlıklı, formda daha verimli takımda görmektir. Bir Sosa örneğin, takıma katkı olarak yapacak çok şeyleri vardır.
Üçüncüsü, formları düşmekte olan as futbolculara özellikle milli aralarda ve özellikle kuvvet niteliklerini takviye edip, gereken çalışmaları yapılmasıdır. Kart cezalılara ''kısa dönem'' takviye antrenmanları da çok yararlı olacaktır. Böylece, onların form durumlarını 2-3 hafta fazladan uzatmış, takıma katkılarını fazlaştırma şansı yakalanmış olur.
Dördüncü, takımın bazı antrenmanlarını değişik, genelde doğa ortamlarda yaptırıp, psikolojik tarafından da katkı yapılmış olacaktır.
İkincisi, sakatlıklarından dolayı şu ana kadar hiç forma girememiş futbolculara gereğini yapıp, sağlıklı, formda daha verimli takımda görmektir. Bir Sosa örneğin, takıma katkı olarak yapacak çok şeyleri vardır.
Üçüncüsü, formları düşmekte olan as futbolculara özellikle milli aralarda ve özellikle kuvvet niteliklerini takviye edip, gereken çalışmaları yapılmasıdır. Kart cezalılara ''kısa dönem'' takviye antrenmanları da çok yararlı olacaktır. Böylece, onların form durumlarını 2-3 hafta fazladan uzatmış, takıma katkılarını fazlaştırma şansı yakalanmış olur.
Dördüncü, takımın bazı antrenmanlarını değişik, genelde doğa ortamlarda yaptırıp, psikolojik tarafından da katkı yapılmış olacaktır.
Kısacası, Bilic ve ekibin asıl sınavı kasım ve aralık ayında olup, silindirin altından tavşan çıkarabilecekler mi, hepimizin merak konusudur...
Ertan
Hatipoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder