Dünya spor tarihi
3. Evresine girmişken, futbol endüstrisinde de taşlar oturmaya, bununla
beraber, özellikle dünyada önde giden zengin kulüplerin transfer simsarları yeni
madenler keşfetmeye devam etmektedir. En son tespitleri bizim futbolumuzu
kapsadığından, sessiz kalamazdık...
Avrupalı
uyanık simsarlar ülkemizin
futbolunda ‘’beyaz karnı’’ yakalamış gözükmektedir. Bir futbolcunun, performans
açısından dünya zirvesi 9-10 olarak kabul edersek, bizim futbolcularımızın
zirveleri taş çatlasın 5-6 kalmaktadır. 80 milyonluk ülkemizin en-kabiliyetli
çocuklarına rağmen... Biz çok sayıda yetenekli futbolcumuzu 5-6 seviyesinin bir
tık ötesine yıllarca götüremiyoruz. Yıllarca derken, yaklaşık 10 yıldan beri,
yani Dünya spor tarihinin 3. Evresi, ‘’WADA dönemi’’ denilen periyodun
başladığı yıllara denk gelmektedir. Bu yeni dönemde, sistem, kural, kısacası
hemen-hemen her şey değişirken, bizim futbolumuz sınıfta kalmış durumda. Eski
silahlar kullanamaz, bir çok asker de neredeyse pasif beklemededir...
İşte bu durumu
gören yabancı simsarlar, Süper Lig’imizin genç ve ucuz , herkesin hayretle
karşılayacak şekilde, futbolcularımızı transfer etmeye başladılar. Geçen yıl
Salih Uçan’a Roma takımı talip olurken, bir çok futbol sever şaşırmış, bazıları
ise uzun zaman inanmamışlardı. Şimdi ise, ünlü Manchester United takımı, Fenerbahçe’nin genç file bekçisi Mert Günok’u renklerine katmak
istemeleri, bizim futbol çevrelerinde ‘’inanmıyorum!’’, ‘’pes artık!’’ gibi
ünlemlerle karşılanmıştır. Oysa ki, adamlar hesabını yapmış, 4-5 seviyedeki
kaleciyi alıp, 1-2 yılda 9, hatta 10-a kadar tırmandıracaklar! Yolu ve metotları
bildikleri, ellerinde kaliteli ‘’kumaş’' olduğu için...
Aslında bu süreç
daha Arda Turan’dan başlamıştı. Diego Simeone gibi ‘’kartal gözlü’’sü, Arda’nın
çok ‘’bakir’’ yönlerini görmüş, futbolcumuzu 1-2 yıl içerinde 5-6-dan almış,
8-9 seviyesine getirmiş durumda.
Bu konuda Avrupa
‘’start’’ vermiş, ilerleyen aylarda daha çok ''tuhaf'' transfer haberlere hazır
olmalıyız.
Biraz geriye
gidersek, Dünya spor tarihinin 2. Evresi(2.Dünya savaşı- 2000-li yılların başı)
futbolumuz olarak, dünya sistemine evrenin sonlarına doğru adapte olduğumuzu
görmekteyiz. Tam o yıllarda Galatasaray UEFA şampiyonu, Milli takımımız da
Dünya 3. olmuşlardı. Dikkat edilirse, bir çok futbolcumuz o dönemde Avrupa’ya
transfer olmuş, ama zaten 8-9 olan seviyelerini daha yukarı çekememiş, bir çoğu
ise gerilemişti...Bunun sebebi, futbolcularımızın o sistemi bilmeleri ve zaten
ferdi genetik potansiyeline ulaşmış olduklarıdır. Örnekler gerekiyorsa- Hakan
Şükür, Emre Belözoğlu, Okan Buruk, Fatih Akyel, Ümit Davala, Hakan Ünsal,
Tolunay Kafkas, Arif Erdem, Rüştü Recber, İlhan Mansız...
Burada Nihat
Kahveci örneği tezimizle ters düşmektedir, ama 23 yaşında çok genç Real
Sociadad’da transfer olması, onun orada kendini göstermekte, seviyesini 9-a
çıkarmasına neden olmuştur.
Tam sistemi,
her şeyi oturtmuşken, yavaş-yavaş her şey değişmiş, taşlar yeniden oynamaya
başlamıştı.Ve çilemiz de...Sadece futbolda değil, tüm sporumuz
karanlık içine girdi, tünelin ucu bir türlü gözükmüyor.Süper Lig’imize bakarsak,
neredeyse sadece yabancı bağlantıları olanlar performanslarını rahat
sergilemekteler.İşte Wesley Sneijder, işte Alman aksanlı Beşiktaş takımı!
Futbol
Federasyonu yeni Dünya spor
sisteminin ayrıntılarını öğrenmek için, herhalde 2. Evrede olduğu gibi yaklaşık
50 yıl beklemeyecek, bir an önce bu konuda gereğini yapacaktır. Yoksa, çok
sıkıntılar çekeriz...
Ertan
Hatipoğlu