17 Eylül 2014 Çarşamba

AĞIR ÇEKİM FUTBOL

Ağır çekim futbol

Ertan Hatipoğlu

Ligde 2. hafta tamamlanırken, herkesin gözüne ağır, yavaş oynanan futbol çarpmakta. Sanki 1950 yıllarına o siyah-beyaz çekimlerde oynanan futbola geri dönmüş, çabuk ataklara, tek ayak paslara karşı alerjimiz olmuştu. O kadar net bir manzara oluştu ki, başta Şansal Büyüka kendi programında Mustafa Hoca’ya defalarca sordu, sordu…
Yavaş oynanan futbolun işlevsel, biyokimyasal ve taktiksel nedenleri vardır.
İşlevsel nedeni; takımın anaerobik eşik kapasitesinin düşük olmasıdır. Anaerobik kapasite kısa süreli, oksijensiz, maksimal ve supramaksimal fiziksel çalışmalarda kasların işe adapte olabilme kapasitesidir. Başka deyişle, süratte devamlılık niteliğinin düşük seviyelerde olması.
Düşük olması takım çalıştırıcılarının yaptıkları iki temel hatadan kaynaklanmaktadır. Birincisi genel dayanıklılık, yani aerobik (oksijenli) çalışmaların sadece hazlık başı yapılması ve o çalışmalarda 3 temel yükleme seviyesini tam bilmeden, yanlış antrenmanlardan oluşmaktadır. Ayrıca bu niteliğin küçümsenmesi, yüksek seviyesinin değeri bilinmemektedir. Aerobik seviyesi düşük takımın anaerobik değerleri yüksek olamaz! Bu iki oluşum birbirine bağlı, et ve tırnak gibidir.
İkinci sebep, süratte devamlılık niteliğinin çalışma prensipleri ve metodolojik hatalardır. Bundan dolayı, takımların bu konuda istikrarsız oynaması gözlenmektedir.
Biyokimya bölümüne gelince… Futbolcularımızın kan değerlerinin bazı oluşumlarının düşük olması problemin diğer tarafıdır. Basur, kan sızması (kaybı), parazit, yanlış beslenme gibi nedenlerden dolayı Hemoglobin seviyesi yetersiz olup, kaslara gereken oksijen gidememektedir. Bu gibi sebepleri tespit edip, bir an önce özellikle Hemoglobin seviyesini yükseltme trendine girmesi gerekir.
Yoksa, 2. yarılarda ve özellikle yüksek rakımlı deplasmanlarda zor anlar yaşanır. Bu konu o kadar önemli olmuş ki, dünyanın önde giden takımlarının hocaları, artık her hafta maçlardan önce takımın kan manzarasını masasının üstünde istiyor, takımı Hemoglobin seviyesine göre şekillendiriliyor.
Taktiksel neden olarak… Daha atletik takıma karşı çabuk oynarsan dezavantaj olur, kaybetme ihtimalin artar. Bundan dolayı yavaş yavaş atağı kalkar, topa daha fazla sahip olmayı tercih edersiniz. İzlanda maçı bunun bariz örneğidir. Basket takımımızın ABD karşısında oynadığı taktiği de örnek olarak verebiliriz.

Son olarak, tribündeki seyircinin az olması takımlarımızın performansını olumsuz etkilemektedir. Seyirci bir ‘’köfte porsiyonun garnitürüdür’’… Garnitür önemli ama köftelerin kalitesi ve özellikle pişmesi daha önemlidir!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

En okunanlar