Yalın ayak ile koşulması hala bazı Afrika ülkelerinde
yaygın, gelişmişlerde ise, kısmi olarak görebilmekteyiz.Bugün uçağa atlayıp Addis
Ababa’ya gitseniz, daha havalimanından çıktığınız anda, karşınızda yüzlerce yalın
ayak koşucusu görürsünüz.Fazla değil, 1-2 kilometre ilerlediğinizde
‘’Varanero’’dedikleri doğal antrenman ‘’merkezinde’’yalın ayaklı koşucuların
yanında ayakkabılılarını da fark edersiniz.

Yakın geçmişte yalın ayak koşarak damgasını vuran büyük
atletler Abebe Bekila, Tegla Laroupe ve Zola Buud aklımıza ilk gelen isimlerdir.Biz
ayakkabılı koşusuna karşı değil, sadece başlangıç aşamasında doğru teknik
açısından yalın ayak koşu okulundan geçilmesinden yanayız.
Bir de, yalın ayak kar aylarında koşanları var ya, işte bunlar çok enteresan ve güçlü, her şeyden önce kendilerini yenebilen şahıslardır!Karların düşmesi ile, bunlar gittikçe daha aktüel, gören insanların da kafalarını karıştıran kişiler olurlar.Peşinen söyleyelim, doktorlar bile karda yalın ayak koşusu hakkında ikiye bölünmüş durumdalar.Kar üstünde yalın ayak koşmanız için herşeyden başka, olaya basamaklı yaklaşmanız gerekir.Yaz aylarından başlayıp yavaşça daha serin güz havalarda adapte olmalısınız.Daha sonra, karlı havalarda 5-6 dakikalık koşularla başlayıp, sabırla ilerlemeniz gerekecek.Her koşudan sonra hijyen kuralları, yıkama ve kurutma gibi gerekimleri unutmamalısınız.Tüm kuralları ile, her hava koşullarında koşabilenler hayatlarında hiç bir hastalık evlerine uğramamış, ''doktor'' kelimesini unutmuş insanlardır.
Rus fizyolojisinin babası Pavlov der ki, ’’İnsan organizması
en-yüksek seviyede kendini düzenleyebilen bir yeteneği vardır.Kendini
düzenlerken, tutturur, toparlar, hatta geliştirir!’’
Ertan
Hatipoğlu
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder